Yattara gibi iki oyuncunun arasından yapılan çabuk geçişe Danimarkalılar ne diyor.
Abone olHasan Şaş gibi topu ters ayağa alma hamlesi ise Almanlar ne diyor? İşte futbolun dili...
Yattara gibi iki oyuncunun arasından yapılan çabuk geçişe Danimarkalılar, Hz. Musa geçişi diyorlarmış. Hasan Şaş gibi topu ters ayağa alma hamlesi ise Almanlara göre çiftçi hareketi imiş. Yeryüzünün en sevilen oyunu futbol, kendine özgü kuralları ve dev endüstrisinin yanına şimdi de kendi dilini ekliyor: Futbolca...
Okan Koç, bu yetenekli ama verimsiz halini Portekiz'de sürdürse imiş, ona kumda oynaması söylenecekmiş. Samsunspor eğer Süper Lig'de değil de Fransa Ligue 1'de son sırada olsa imiş ligin kırmızı feneri diyeceklermiş onlara.
Farklı ülkelerin dillerinde başka ülkelerde karşılığı olmayan bir çok futbol terimi var. İngiliz the Guardian gazetesi, bir kampanya ile bu terimleri bir araya toplamış ve ortaya nefis bir futbolca sözlüğü çıkmış.
Topu rakibin üstünden atıp etrafından dolaşarak geçmeye Brezilyalılar, chapÈu (şapka) diyorlarmış. Aynı terim, İspanyolca ve Fransızca'da da var, ve sombrero olarak geçiyor.
Playstation oyunlarında The Marseille Turn (Marsilya dönüşü) olarak geçen, topu sürerken üstünde 360 derece dönme hareketine İngilizce'de drag-back, yani zorlama bir çeviriyle geri sürükleme deniyor. Bu hareketin diğer isimleri Zidane dönüşü, Maradona dönüşü, ya da eski bilgisayar oyunlarında karşılaşabileceğimiz Rocastle 360.. Bu hareketin en bilinen sahibi Zinedine Zidane'sa klişesine, la rouletta (rulet) ismini takmış. Rulet ismi İspanyolca'da da aynı şekilde (ruleta) olarak kullanılıyor.
***
Futbolca sözlüğüne en çok katkı yapanlar, şüphesiz Brezilyalılar... Zaten, dünyaya yeni hareketler sunma konusunda onların üstüne yok. Tabii çok büyük yetenekleri olduğu halde, verimsiz olanları sevmiyorlar, ve onlara -Brinca-na-areia- kumda oynuyor, diyorlar. Golcülere itibar yüksek tabii, savaş terminolojisindeki anlamıyla, Artilherio (topçu) diye tabir ediyorlar gol krallarını...
Bacak arasından golü atmaya Canas (kamış), yemeye ise -muhtemelen yumurtlamak anlamına da gelen-, Frango (tavuk) isimin takmışlar. Hayvanların deyimler üzerine etkisi yoğun, zira sağdan atıp soldan geçmeye drible de vaca (inek driplingi), uçarak yapılan kafa vuruşuna peixinho (küçük balık) diyorlar.
***
Brezilya'nın Portekiz'e olan etkisi, Akdeniz kıyılarından İspanya'ya da ulaşmış ki, İspanyollar, topu durdurup yön değiştirmeye cola de vaca (inek kuyruğu), bu çalımları arka arkaya yapmaya ise gambeteando (karideslik) diyorlar. Uzaktan sert bir şut, onlara göre büyük bir salatalığa benziyor! (pepinazo). Bizim kambura yatmak diye tabir ettiğimiz harekete ise süper bir karşılıkları var: Yatağı yapmak! (hacer la cama).
Bu arada Servet Çetin tipinde yapılı defans oyuncularına verdikleri isim de muhteşem: Dolap(!) (armario)
***
İngilizlerin, icat ettikleri oyunun terminolojisine katkıları da muazzam tabii... Çekler direğe çarpıp giren gole İngiliz adam (Anglican) diyorlar. Almanların Wembleytor deyimi de tabii, 1966 Dünya Kupası'nda Hurst'ün çizgiyi geçip geçmediği halen tartışılan golüne bir gönderme. Onlar, topun çizgiyi geçmediğini düşünüyorlar, ve bu deyimi de hakemlerin yanlış gol kararları için kullanıyorlar. Almanlar, hafta arası oynanan maçları da Englische Woche (İngiliz haftası) diye tabir ediyorlar.
Alman Ligi'nin adı olarak bildiğimiz Bundesliga, Çekler için bambaşka bir anlam ifade ediyor. Onlar aslan yelesi tipindeki saça diyorlar Bundesliga... Saçın önleri ve yanları son derece kısa bırakılır, ensede saç uzun bırakılırdı. Hani Prekazi gibi...
***
Belki de tüm bu uluslar arası deyimler içinde en ilginci, bir Danimarka icadı: Moses (Hz. Musa). İki rakip defans oyuncusunun arasından geçerek ceza sahasına girmek anlamına geliyor ve Hz. Musa'nin denizi ortadan ikiye ayırmasına gönderme yapılıyor. Bu orijinal deyimin sahibi Laudrup ırkdaşlarının bir başka ilginç deyimi de optimist bakış (optimistblikket)... Kalenin çok çok uzağından geçen bir şut sırasında vuruşu yapan oyuncunun topun izlediği yolu konsantre olmuş bir biçimde seyrederken yüzünde oluşan ifadeye diyorlar bunu...
***
Zarif Fransızların kendilerine özgü zarif futbol deyimleri var tabii... Ayakları çapraz yapmak suretiyle verilen pasa (Ünal Karaman'ın yıllar önce bir Beşiktaş maçında yaptığı nefis bir harekettir) Le Foulard (fular) diyorlar. Arkadaki topu topukla önünde almak hareketine de çok şık bir tabir bulmuşlar: aile de pigeon (güvercin kanadı). İki çeşit de köprü hareketleri var: Le grand pont (büyük köprü), sağdan atıp soldan geçme hareketi; Le petit pont (küçük köprü) ise bacak arası çalımı...
Almanlar, bizim şeref sayısı dediğimiz gole skor makyajı (ergebniskosmetik) diyorlar. İtalyanlarsa uzatma dakikalarını Zona Cesarini (Cesarini dakikaları) diye ifade etmişler. (1931'de Renato Cesarini'nin Macaristan'a attığı son dakika golüne yapılan bir gönderme).
Milletlerin büyük bir hızla birbirine yaklaştığı ve dünyanın ivmelenerek globalleştiği 21'inci yüzyıl şartlarında, bize bugün yabancı gelen bu deyim ve terimleri, çok yakında kullanıyor olacağımıza eminim. Hatta Türklerin yakın gelecekte Hz.Musa geçişi, fular ya da güvercin kanadı deme ihtimalini; Almanların, Çeklerin, Togoluların da muz orta veya doldur boşalt anlayışından bahsetmesi düzeyinde muhtemel olarak değerlendiriyorum. Umarız yine -sadece- öğreten onlar, -sadece- öğrenen biz olmayız.
Not: Bu yazıda the Guardian Gazetesi'nde Paul Doyle imzası ile yayımlanan haberden faydalandık. Yazıya mülhem konuşmalar, 2 hafta önce gündeme getirmeye çalıştığım onsayt teriminden hareketle, okur dostlarımızla beyin fırtınaları gerçekleştirdiğimiz www.meleke.com ortamında oldu. Birçok dilde teyid gereken çeviriyi sitede winters takma adı ile yazan Aachen'lı Erdem Koç yaptı. Bu yazının her bir harfinde emeği olan okur dostuma teşekkürü bir borç biliyor, bir terminoloji kaydı oluşması bakımından yazıda kullanmadığımız diğer deyim ve terimleri alta ekliyorum.
ALMANYA
Aufzugsmannschaft ya da Fahrstuhlmannschaft: Asansör takım
Anschlusstreffer (Bağlantı golü): Farkı bire indiren gol
Angstgegner: Korkulan, çekinilen, ters gelen rakip.
Bauernspitz (Çiftci burnu): Burun vurmak.
Blutgraetsche: Çift dalmak.
Kerze (Kandil): Hollanda'da roket olarak adlandırılan, defanstan topu çıkarma amacıyla yapılan, kontrolsüz vuruş.
Notbremse(Acil durum freni): Gole giden rakibi durduran bilinçli faul.
Tunneln (Tünel açmak): Rakibin bacak arasından topu atarak rakibi geçmek.
FRANSA
Le saut de grenouille( Kurbağa zıplayışı): Topu iki ayak arasında sıkıştırıp rakibin ayaklarının üstünden atlamak.
İTALYA
Catenaccio (Kapı sürgüsü): İtalyanların defansif futbol anlayışı
Cucchiaio(Kaşık): Kaleciyi bir köşeye yatırıp topun altına yavaşça dokunarak atılan penaltı.
Il Fantasista: Forvet arkasında oynayan kreatif futbolcu.
Melina: Zaman geçirmek icin defansta top çevirmeye verilen isim.
PORTEKİZ/BREZİLYA
Ganhar de virada: Mağlup durumdayken öne geçerek galip gelmek.
Jogador triatlo (Triatlon oyuncusu): Çok çalışkan futbolcu.
İSPANYA
Chalaca: Aşırtma gol.
Chumpigol: Baraj ın aras ından atılan frikik golü.
Gol olimpico: Kornerden gol atmak.
Palomita: Uçarak kafa vurmak.
Veronica: Marsilya dönüşünün İspanyolca karşılığı. Bazı matadorların aynı 360 derecelik dönüşü boğa güreşi sırasında yapmasına bir gönderme.
ÇEK CUM.
Ceska ulicka (Çek geçidi) : Defansın arasına atılan ters pas.
DANİMARKA
Pong: Eski bir atari oyunundan gelen, defansta zaman geçirmek için yapılan paslaşmalar.
HOLLANDA
Panna (kapı): Bacak arası.
Vuurlpijl(roket): Defanstan topu bilinçsiz çıkarma amaçlı dikilen top.
Kaynak:Milliyet