Türkiye ekonomisinin 2022 için bir önceki tahminde yüzde 2 olan büyüme oranının savaşın etkisiyle yüzde 1,4’e çekildi.
Abone olDünya Bankası Avrupa ve Orta Asya (ECA) Bölgesi Ekonomilerine yönelik güncelleme raporunda, bölge ekonomisinde 2022’de yüzde 4,1 oranında küçülme beklendiği ve bu oranın Covid-19 salgınından daha büyük bir etki anlamına geldiği kaydedildi.
Dünya gazetesinin haberine göre Türkiye ekonomisinin 2022 için bir önceki tahminde yüzde 2 olan büyüme oranının savaşın etkisiyle yüzde 1,4’e çekildiği belirtilen raporda, Türkiye’nin faiz indirimlerinin talebi desteklemekle birlikte makro-finansal istikrarsızlığı artırdığı vurgulanan raporda, bu olguların Ukrayna-Rusya savaşının da etkisiyle enerji ve gıda enflasyonuyla birlikte yoksullara zarar vereceği ve salgın sonrası istihdam artışıyla desteklenecek yoksulluktan kurtulma çabalarını engelleyeceği vurgulandı.
"Artan enerji ve gıda fiyatları en fazla yoksul kesimi etkileyecek"
Dünya Bankası ECA raporunda, Türkiye’nin savaşın etkisi ve kendi dinamikleri nedeniyle, 2021’deki yüzde 11’lik büyümeyi koruyamayacağı ve 2022’de yüzde 1,4 oranında büyüyeceği tahmini yapıldı. Türkiye’nin Eylül ayında başlayan faiz indirimlerinin talebi artırmakla birlikte makro finansal istikrarsızlığı artırdığı, Ukrayna-Rusya savaşının etkileriyle birlikte bu sonucun doğduğu vurgulanan raporda, “Artan enerji ve gıda fiyatları en fazla yoksul kesimi etkileyecek. İstihdam artışıyla (beklenen) pandemi sonrası yoksulluktan kurtulma çabalarını tehlikeye atacak” denildi.
Dünya Bankası, 2023 büyümesini özellikle makro finansal etkiler nedeniyle yüzde 3,2, 2024 büyümesini yüzde 4,0 olarak tahmin etti. Enflasyon için, küresel mal fiyatlarının yüksek kalması ve para politikası duruşunun değişmediği varsayımı altında 2022 sonunda yüzde 61’lik seviye oluşacağı tahmini yapılan raporda, aynı varsayım altında cari işlemler açığının GSYH’nin yüzde 6,4, genel devlet açığının yüzde 5,2 olacağı tahmini yapıldı.
Olumlu tarafta ise Türkiye’nin ihracatının olası iç talep ve yatırım düşüşünün yarattığı negatif etkiye karşı iyileştirici bir rol oynayacağı vurgulandı. Türkiye’nin, uluslararası likidite durumuyla ilgili kırılganlığının da sürdüğü belirtildi.