Dün iki anne öldü...
Sinsi sinsi bir iç savaş yaşanıyor ülkemizde…
''Cennet annelerin ayakları altındadır’’ diyenler, anneleri peş peşe cennete uğurluyorlar…
''Bütün kadınlar çiçektir’’ diyenler, o çiçekleri gözlerini kırpmadan paramparça ediyorlar…
''Ağlarsa anam ağlar, gerisi yalan ağlar’’ diyenler, ana katili oluyorlar…
''Ana gibi yar, Bağdat gibi diyar olmaz’’ diyenler, evlatlarının annelerini katlediyorlar…
Anneler her türlü ölüme mahkum ediliyor...
Baba boşanmak isteyen karısını çocuklarının gözü önünde hunharca öldürüyor.
Kader kurbanı çocuklar; annelerinin bıçaklanmış kanayan bedenine şuursuzca bakakalıyorlar...
Anneleri can çekişirken, kan damlıyor çocukların gözlerinden. En büyük acıyla tanışıyorlar.
Acıyla yıkanıyorlar...
Annecikleri son nefesini verirken,onlar da, hayatlarının en acı dönüm noktasını yaşıyorlar...
Annelerinin göz yaşlarına dayanamayan çocuklar, ölümüyle sınanıyorlar…
Belki de bebekliğinde, üstüne titrenilen, gece uyurken nefesi dinlenilen ve yine belki de, kavga ederken etkilenmemesi için sus pus olunan çocuklar, bir gün geliyor, onların gözleri önünde baba anneyi acımasızca öldürüyor.
Babaları annelerine şiddet uygularken korkudan ağlayan/sızlayan ve paramparça olan çocuk ruhu, babanın son öldürücü darbesinden sonra, nasıl yaşar(lar), merak ettiniz mi?
Ülkemizde, babası tarafından annesi öldürülen çocuklar günbegün artıyor…
Ve ben…ve biz…bu çocukların hangi ruh haliyle hayata devam ettiklerini hiç bilmiyoruz…
Arkasında baba gücü/kuvveti ve anne şefkati /sevgisi olmadan yaşamak zorunda kalan bu çocuklar, hayatlarına nasıl devam ediyor düşündünüz mü?
Düşünüp kahroldunuz mu!
Toplumun bu yaralı kesimi ileride karşımıza nasıl çıkacak bir haberiz…
İktidar döneminde %1400 artan kadın cinayetleri, dalga dalga topluma yayılmış şiddet, insan hayatına değer vermeyen devlet politikası, linç kültürünü destekleyen bir devlet, kadın şiddetine başka şiddetler de ekleyerek önüne geleni ezerek/yutarak yoluna devam eden tsunami…
Kadınlar ölüyor…
Anneler ölüyor…
Ve çocuklar ölüyor…
Sinsi sinsi bir iç savaş yaşanıyor ülkemizde…
Çocukları ölen anne/anneler oracıkta ölüveriyor…
Sorarım size, evladı ölen anne nasıl yaşar?
Sorarım size, evladı dövülerek öldürülen anne nasıl yaşar?
Nasıl hayatına devam eder?
Hep; evlatlarının ölüm anını düşünerek yaşarlar.
''Acaba ne kadar acı çekti ölürken'' sorusunu sora sora, bu dünyada milyon kez ölümü yaşarlar.
Yana yana bunu düşünürler...
Onlarda da ölürler…
Tıpkı; Berkin’in annesi gibi…
Dün adliyede babasından boşanmak isteyen annesini kendi elleriyle öldüren bir evlat anne katili olurken, faili meçhul olmayan Berkin’in annesi de öldü.
Dün iki anne öldü…
Dün aslında, anne katili olan evlat öldürmedi anneyi…
Dün gaz fişeği yüzünden ölmedi Berkin…
Onları öldürenler; insan hayatına değer vermeyen, yandaşı olmayanı düşman belleyen, 'Başörtülü bacım' diyerek kadınları kategorizeleştiren, soykırıma varan düzeyde kadın cinayetleri işleniyorken sessiz kalan ve kılını kıpırdatmayanlardır.
Ülkemizin; ölümleri kaale almayan bir Başbakanı ve bunlara ''Gerçekten üzüldüm’’ diyerek, rahatlığına, umarsızlığına dört buçuk milyon kez hayran kaldığımız, sinir katsayımızı katlayan bir Cumhurbaşkanı vardır.
Paranoid sancılarımız ondandır.
İsyanımız bundandır.
Direnişimiz olanlardandır.
Helal olsundur(!)
Notumdur; Berkin’in ölümü üzerinden vandallık yapan provokatör hainler, bu millet sapla samanı ayırıyor, bu millet uyanmıştır, hükümsüzsünüz. Bu da biline.