BIST 9.390
DOLAR 34,43
EURO 36,29
ALTIN 2.837,00
HABER /  GÜNCEL

Dudak uçurtan dolandırıcılık

Uyanık dolandırıcılar kimleri dolandırdı? İşte dudak uçurtan dolandırıcılık öyküleri.

Abone ol

İstanbul’a yeni gelen taşralılara Galata Köprüsü’nü satan uyanıklar nostaljik Türk filmlerinde kaldı. Sülün Osman’ın torunları artık şeytana bile pabucunu ters giydirecek tezgahlar kuruyor. Kimi dini inancınızı hedef alıyor, kimi cinsel zaafınızı. Kandırılanlar arasında Adnan Şenses de var, Beyazıt Öztürk de.

Dolandırıcılar ise bazen doktor oluyor, bazen polis ya da Mahsun Kırmızıgül. İşadamına dadanan ayrı, yaşlının, gencinki ayrı. Yerlisi de var, İsrailli, Nijeryalısı da. Zamane dolandırıcıları benim diyen külyutmazı katakulliye getirecek senaryolarla çıkıyor kişilerin karşısına. Ben yutmam, bana olmaz demeyin, iş başa gelmeden şu son moda dolandırıcılıklara bir göz atın.

Define senaryosu
İşte Uğur Dündar’ın ortaya çıkardığı film gibi bir dolandırıcılık. Seçilen alana bir küp altın benzeri heykelcik gömülüyor. Civarda arazi almak istiyormuş gibi yapıp zengin bir köylüyle samimiyet kuruluyor. Hikaye şu: Ekip, İsveç’teki zengin biri tarafından, dedesinin gömdüğü defineyi bulmak için gönderilmiş. Zengin adam, bulana 12 milyon Euro verecek. İhtiyatlı köylü çetenin haritada gösterdiği yerden küp dolusu altın heykelcik çıkınca oltaya yakalanıyor. Üstelik çete, altınları da köylüye bırakıp, İsveç’e alıcıları getirmeye gidiyor. Ardından çete köylüyü telefonla arıyor. Masraflar için acil para istemeye başlıyor. Vize masrafları için 13 bin Euro, yok filanca rüşvet için acil şu kadar Euro... Altınlara bakıp, istenen parayı ödeyen Tuzcular Köyü muhtarı Bahattin Manav, ocak ayında 155 milyar lirasını kaptırdı. Çetenin sadece Bartın civarında 500 bin YTL vurgun yaptığı tahmin ediliyor.

Doktor Egemen
İstanbul’da kendini Doktor Egemen olarak tanıtan, doktor önlüğü giyen kişi hasta yakınlarını indirim vaadiyle dolandırıyor. Hastanelerde yakını yatan birini bulup "Orada ameliyatlara giriyorum, size yüzde 30 indirim yaptırayım. Fazlasını yaptırabilirsem üstü benim" diyor. Kayınpederi Alman Hastanesi’nde tedavi gören T.G. (51) de indirim lafını duyunca eşini aradı, para alarak gelmesini istedi. Doktor Egemen’le hastaneye giden çift evrakları verip kafeteryada beklemeye başladı. Sahte doktor işlemlerle uğraşırken, gerekirse diye otomobilinin anahtarını da T.G.’ye vermişti. Doktor Egemen bir süre sonra gelip, 12 bin liralık faturaya yüzde 60 akraba indirimi yaptırdığını söyledi. Payına düşen 3 bin 250 YTL’yi alıp gitti. Sonra ortadan kayboldu. Anahtar çalıntı bir otoya aitti. (Mart, 2006).

Dantel çetesi
Bu çetenin küfesinde 2 bin Batmanlı kadının parası var. Biri kadın, üç kişilik grup mahallede bir dükkan kiralıyor. "Evlerinizde örmek için dantel işi veriyoruz" sloganıyla kadınları çağırıyor. Gelenlere sipariş verip bunları 100 YTL’ye alacaklarını söylüyor. Danteller standart olsun diye iplik çeteden. Ama 2 YTL’lik ipliği kadınlara peşin 7.5 YTL’den satıyorlar. Kadınlar eve dönüp gece gündüz çalışırken, çete ortadan kayboluyor. Batman Aydınlıkevler Mahallesi’nde kadınlara haftalarca dantel ördürüp, semt lokantasına bile borç takarak kayıplara karıştılar. (Nisan, 2006).

Yabancı vurgunu
İsrailli iki işadamı, krizden hemen sonra Perpa Ticaret Merkezi’nde şirket kurup 25 kişiyi işe aldı. Gazetelere "şok kampanya" sloganıyla tam sayfa ilanlar verip 12 ay taksitle her marka beyaz eşyayı ucuza sattıklarını duyurdu. Şirkete başvuran müşteriler ucuz ürünleri inceleyip sipariş verdi. Peşinatları ödedi. Ürün, 15 gün sonra başvuru sırasına göre verilecekti. 25 çalışanın maaşının ödeneceği ve ürün teslimatının başlayacağı 27 Ocak’ta iki İsrailli ortadan kayboldu. Kaldıkları Ceylan Oteli’nden ayrılıp ülkelerine döndükleri anlaşıldı. Şişli Adliyesi’ne ilk suç duyurusunu kapalı kepenkleri görüp durumu anlayan şirket çalışanları yaptı. (Şubat, 2004).

AB’nin doktorları
Önce mahallede yaşlı ve hastaları araştırıyorlar. Sonra biri önlüklü diğeri takım elbiseli ikili kapıyı çalıyor. "Sağlık Bakanlığı’ndan geliyoruz. Bundan sonra hastanızın bakımını evde yapacağız" diyorlar. Ücretini soran yaşlıya verdikleri cevap: "AB’ye uyum çerçevesinde bedava bir hizmet. Bakım için getirdiğimiz aletleri (tansiyon cihazı, masaj aleti, zayıflatma kemeri) üzerinize zimmetleyeceğiz, tedavi bitince geri alınacak." 58 yaşındaki N.S. bu tuzağa düşenlerden biri. Kocası felçli. Zimmet için verilen evrakları imzalamakla kalmadı, komşusu A.K.’ye de haber verip "hizmetten" yararlanmasını sağladı. Sevincinden doktorun eline 50 YTL de bahşiş sıkıştırdı. Ama AB’nin doktorlarını bir daha göremedi. Cihaz kutularını karıştırınca, taksitli satış evraklarıyla karşılaştı. (Ocak, 2006).

Peygamberler grubu
Ankara polisi şubatta Paraşüt Kulesi’nin önünde kendilerini Allah, Hz. Muhammed, Hz. İsa, Hz. İbrahim, Veysel Karani, Halil İbrahim gibi kutsal kişiler olarak tanıtan 11 kişiyi gözaltına aldı. Bu kişiler meczup değildi. Sincan’da saf ve zengin Müslümanları kandırıp para sızdırıyor, hatta intihara sürüklüyorlardı. Psikolojik tuzak şöyle işliyor: Hakkında bilgi toplanan kişiden sadaka istenmeye gidiliyor. Parayı alan, din büyüğü ya da peygamber (kişinin psikolojisine göre) olduğunu açıklıyor. Kurban hakkında toplanan bilgileri sıralamaya başlıyor. Mesela çocuğu olmuyorsa, yakında doğacak çocuğun cinsiyetini müjdeliyor. Fakat muhtaçlara dağıtılmak için istenen sadakanın arkası kesilmiyor. Bu sırada çete üyeleri kurban hakkında yeni bilgi topluyor. Sahte alan koduyla Mekke’den arıyormuş gibi yapıyorlar, araya başka peygamberler, hatta Allah giriyor. Bunalıma giren kurban intihara bile teşebbüs ediyor. 10 yılda 2.5 trilyon lirası çarpılan bir esnaf, yakınları fark edip polise haber verince kurtuldu. Kurban bu sürede üç kez intihara kalkışmıştı. (Şubat, 2006).

Nijerya numarası
Nigerian Money Scam (elektronik ortama Nijerya’dan yayıldığı için bu adla biliniyor) tipi dolandırıcılığın geçmişi aslında Batı’da 200 yıla yakın. Zengin işadamlarını hedef alan tuzak şöyle başlıyor: Darbelerin birbirini izlediği bir üçüncü dünya ülkesinden mektup (artık e-mail) alıyorsunuz. Genellikle de Nijerya’dan geliyor. Güya ortada bir para var ve bunun Nijerya dışına çıkarılması lazım. Mesela devlet başkanı mektubu size gönderen kişiye örtülü ödenekten para vermiş (Selçuk Parsadan’ı hatırlayın) ama devlet başkanı öldürüldüğü için bu para açıkta kalmış. Şahıs, parayı Nijerya’dan çıkarmak için yurtdışından ortak arıyor ve iyi bir pay öneriyor. Sadece evrak istiyor. Kurban inanınca masraf talepleri başlıyor. Tehditlerle para sızdırılıyor. Ekometre.com sitesi isim vermeden, bu yolla dolandırılan bir Türk’ün hikayesini yayınladı.

Gümrükteki cin
Şükrü Kızılot’un Hürriyet’te yazdığı bir gümrük dolandırıcılığı dudak uçuklatacak cinsten. Çin’den 20 bin çift ayakkabı ithal eden işadamı C.B., ayakkabıların sağ eşlerini İstanbul, sol eşlerini Ankara gümrüğüne gönderttiriyor. Sonra "bunlar hatalı" gerekçesiyle malları gümrüğe terk ediyor. Tasfiye nedeniyle gümrükler bir süre sonra ayakkabıları satışa çıkarıyor. Her iki şehirdeki iki ihaleye de tek bir kişi giriyor: İşadamı C.B. Peki, C.B.’nin kárı? Gümrük masrafı, vergi ödemiyor. (Kasım, 2004)

ÜNLÜLERİ DE DOLANDIRDILAR
Beyaz’a giden çocuklar
Beyazıt Öztürk’ün kapısını ellerinde çiçek, ameliyat maskeli bir çocuk ve onun babası olduğunu söyleyen bir adam çalmış: "Siz bize yardım etmiştiniz, teşekkür etmeye geldik." Beyaz sahte lösemilileri içeri davet etmiş, son tedavi için gereken 500 lirayı öğrenince de 300’ünü vermiş. Camdan baktığında bütün apartmanlardan maskeli çocuklar çıkıyormuş.

Mahsusçuktan Mahsun
Telefonda yakın arkadaşı Mahsun Kırmızıgül’ün taklidini yapıp Adnan Şenses’i kandırdılar. Ünlü sanatçı kendisinden acil borç isteyen sahte Mahsun’un hesabına 4 bin dolar yatırdı. Durumu öğrenen Mahsun Kırmızıgül "Abi seni de mi aradı bunlar" dedi.

Hürriyet