Dünya Çocuk ve Gençlik Derneği (DÜÇGED) Genel Başkanı Ercan Akpınar'ın, Türkiye gündemi hakkında kaleme aldığı yazısı sosyal medyada paylaşım rekoru kırıyor. İşte o yazının tamamı;
Abone olDünya Çocuk ve Gençlik Derneği (DÜÇGED) Genel Başkanı Ercan Akpınar'ın, Türkiye gündemi hakkında kaleme aldığı yazısı sosyal medyada paylaşım rekoru kırıyor. İşte o yazının tamamı;
Türkiye’nin son 12 yılı tam anlamıyla bir değişim süreci oldu. Ekonomiden toplumsal yaşama, eğitimden sağlığa 12 yıl öncesinin Türkiye’si ile arada ciddi farklar var. Rakamların da işaret ettiği üzere özellikle ekonomide büyük bir başarı söz konusu. Rahmetli Özal ile başlanan ekonomik gelişim süreci AK Parti döneminde çok daha üst düzey bir boyut alarak Dünya’ya açılımı sağlayan bir noktaya geldi. Ülkemiz artık dış sermayenin çekinmeden yatırım yaptığı, paranın özellikle son yıllarda sistematik olarak yapılan tahriklere rağmen kolay kolay terk etmek istemediği, iç üretimin de piyasaya çekinmeden ürünlerini sürdüğü bir güven ortamına dönüştü. Öyle ki bir çok büyük firma artık Avrupa ve Ortadoğu yatırım sahalarını Türkiye, özellikle İstanbul’dan yönetmekte.
Lafı dolandırmadan ekonomi lisanıyla sormak lazım; bu başarı sürecinin altında yatan en büyük etken nedir? İşin özü, yatırım ve maddiyat güvenli ortamı sever. Yani bir ülkeye yatırım yapmadan önce o ülkenin ne kadar güvenilir, ekonomisinin ne kadar kötü sürprizlere mesafeli olduğu gibi düşüncelere bakılır. Değerli okuyucularım; işte Yeni Türkiye ile Eski Türkiye arasındaki en temel fark budur. Yeni Türkiye 12 yılın sonunda geldiği eksen itibariyle sadece Milli İrade’nin yönetimde söz sahibi olduğu, başka hiçbir erk ya da gücün sandığı ve sandıktan çıkan sonucu baskıya alamadığı bir demokrasi ülkesi konumundadır. Bir anayasa kitapçığı fırlatılmasıyla ekonomisi darma duman olan Türkiye’ye yakınlaşmaktan kaçınan yatırım ve yatırımcılar da Milli İradenin tecellisiyle yönetilen Türkiye’ye kendi istekleriyle gelmekteler. Para ve yatırımcı, yerli olsun yabancı olsun Türkiye’yi ele alırken antidemokratik erklerin müdahalelerinden çekinmiyor, sandıktan başka bir yapının sürpriz müdahalelerle ekonomiyi ve hayatı allak bullak etmesiyle zarar etmekten çekinmiyor , işin özünde Türkiye 12 yılın sonunda güven veriyor.
Ve gelelim beni bu yazıyı yazmaya iten esas nedene. Bilindiği üzere bu sivilleşme ve demokratikleşme sürecinin en somut olaylarından birini bu yaz yaşadık. 12. Cumhurbaşkanımızı TBMM değil, doğrudan Milletimiz seçti. Aslında bu 2002’den yana yaşanan değişimin bir sembolüdür. Cumhur kendi başkanını kendisi seçmiş, aracı kullanmamıştır. İşte bu süreçte doğrudan halkın seçtiği ilk Cumhurbaşkanımız olan Recep Tayyip Erdoğan, Türkiye’nin yeni logosunu ve yeni sloganını tanıttı; ‘’Türkiye; Gücü Keşfet’’. Tanıtım esnasında konuşan Cumhurbaşkanımız ‘’Bu tasarım ve gücü keşfet sloganı, yeni Türkiye’nin özgüvenin simgesidir, özgüvenin sloganıdır.’’ dedikten sonra şu açıklamayı yaptı; ‘’Biz sadece bu logoyu markalarımızın üzerine basmakla yetinmeyeceğiz. Bu logoyu üzerine basacağımız artık çok daha fazla marka üretmenin de mücadelesini kararlılıkla yürüteceğiz.’’ . Daha sonra da ABD’nin ünlü teknoloji şirketi Apple’dan ve üretim stratejilerinden örnek vererek yeni Türkiye’nin beni heyecanlandıran ekonomi vizyonundan bahsetti. Cumhurbaşkanımız artık katma değer üreten markalar yaratmaktan dem vurdu, marka-prestij ilişkisine dair önemli örnekler verdi ve Türk Ekonomisinin 2023 Vizyonu doğrultusunda ilerlemesinden söz ederken 12 yıl önce hayal olarak nitelenen çoğu hedefe bugün ulaşıldığını hatırlatarak 2023’ün hayal olmadığını söyledi. Bu değerli konuşmanın tam metnini herkesin okumasını ve incelemesini şiddetle tavsiye ediyorum.
Benim heyecanlandığım nokta şu ki; kim ne derse desin Türk Ekonomisi modern ekonomiyi takip eden, alt yapısı güçlü, ne yaptığını ve ne yapacağını iyi bilen bir yönetimin elinde. Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın bu açıklamaları gösteriyor; Türkiye’nin 12 yıldır yakaladığı ivme tesadüf ya da şans değil tamamen bilinçli ve planlı bir başarı öyküsü.
Bu noktada kim ne derse desin, kim ne yaparsa yapsın, kim ne yazarsa yazsın 2023 Vizyonundaki Türkiye’nin önü açık, hedefleri hayal değil ulaşılabilir noktalar. Türkiye’nin ekonomiden, sosyal hayata, gençlerden toplumsal huzura kadar bu gidişatta aydınlık yarınları var ve ülkemiz her yeni günde daha da çok yaklaşıyor o yarınlara.
NOT: Bir parantez açmasam edemem; DÜÇGED Genel Başkanı olarak şunu görmekten çok mutluyum ki bu ekonomik iyileşmeler ve ilerlemeler özellikle gençlerimizde çok pozitif etkiler yaratıyor. Ekonominin uluslararası statü kazanması ile paralel olarak gençlerimiz de artık daha donanımlı, özgüvenli ve vizyonlu yetişmeye başlıyor. Ülkemizin temel hedeflerinden olan 2023 hedefine vardığımızda inanıyorum ki çok daha donanımlı, çok daha aktif ve böylesine değerli bir süreci sırtlayabilecek vizyon ve hayat görgüsüne sahip gençlerimiz olacak. Kısacası, büyüyen ekonomide gençleri ihmal etmeyen, ilk öğretim ve lise sıralarında kitapları ücretsiz dağıtıp, üniversite öğrencilerine burs ve kredi olanakları sağlayan, gençlerin Dünya'ya açılmasını kolaylaştıran son dönem Devlet Aklının bu yatırımlarının ve ilgisinin meyvesini Türkiye Cumhuriyeti çok yakında toplamaya başlayacaktır. Bu da 2023 Türkiye'si yolunda müjdemiz olsun.