BIST 9.550
DOLAR 34,54
EURO 36,19
ALTIN 3.004,45
HABER /  POLİTİKA

DSPli Türker iktidara talip oldu

Demokratik Sol Parti (DSP) Genel Başkanı Masum Türker, muhalefete alışkın bir parti olmadıklarını belirterek, iktidara talip olduklarını söyledi.

Abone ol

Demokratik Sol Parti (DSP) Genel Başkanı Masum Türker, muhalefete alışkın bir parti olmadıklarını belirterek, iktidara talip olduklarını söyledi.

Masum Türker, DSP Antalya İl Başkanlığı'nda düzenlediği basın toplantısında, DSP'nin, eski başbakanlardan Bülent Ecevit'in partisi olduğunu hatırlatarak, ''Ecevit, Atatürk yolunda giderek, demokratik sol felsefeyi geliştirmiştir. DSP, demokratik solcu, Atatürk yolunda, çağdaş, demokrat, halkçı, ulusalcı ve devrimci bir partidir. Devrimcilik ruhunda, değişim ve gelişim ilk kural olacaktır'' dedi.

İktidara alışık bir parti olduklarını ve ilk genel seçimde iktidar ya da iktidar ortağı olmayı hedeflediklerini belirten Türker, şöyle konuştu:

''Biz muhalefete alışık değiliz, muhalefete talip değiliz. İktidar partisinin alternatifi olmaya talip bir partiyiz. Hedefimiz, 'solda birlik' gibi daraltılmış bir alanda değil, alternatif yaratmada birlik, yani iktidara yönelik birlik olacak. Bunun bir parçası solda birlik olacak. Solda olup, bizimle bütünleşmek isteyenlere kapımız açık olacak. Kardeş partiyle de biz parlamentoya girdiğimiz zaman iktidar birliği yapabiliriz. Ama bu saatten sonra DSP, alternatif yaratmada birliği sağlayan parti olacaktır.''


-''SUNİ GÜNDEM YARATILMASIN''-


Türker, bir gazetecinin, Sincan Ağır Ceza Mahkemesi'nin Cumhurbaşkanı Abdullah Gül'ün yargılanması yönündeki kararına yönelik görüşlerini sorması üzerine, bu konuda Türkiye Barolar Birliği Başkanı Özdemir Özok gibi düşündüğünü vurguladı.

Cumhurbaşkanlığı makamını Türkiye Cumhuriyeti'nin birliğinden sorumlu bir makam olarak gördüğünü ifade eden Türker, ''Türkiye Barolar Birliği, cumhurbaşkanının bu görevde olduğu sürece vatana ihanet dışında yargılanamayacağını söyledi. Varsa suçu, görev süresi sona erdiğinde yargılanmasında fayda vardır. Cumhurbaşkanlığı makamını, Abdullah Gül'ün kişiliği olarak görmüyorum. Türkiye Cumhuriyeti'nin birliğinden sorumlu bir makam olarak görüyorum. Böyle tartışmalarla suni gündem yaratmamalıyız. O makamı çok da siyasallaştırmamak gerekiyor. Cumhurbaşkanı o makamı siyasallaştırırsa, günü geldiğinde hesap sorarız'' dedi.

Bir gazetecinin, DSP'nin Kürt sorununa bakışıyla ilgili sorusu üzerine ise Türker, ''Kürt vatandaşların, kendilerini ifade etme özgürlüklerinin bürokratik uygulamalarla sınırlandırıldığını biliyoruz. Bunların içinde en önemlisi seçim barajının yüzde 10 olmasıdır'' diye konuştu.

Türker, ifade özgürlüğünü kısıtlayan sınırları kaldırmak için seçim barajının yüzde 5'e, hatta yüzde 1'e düşürülmesi gerektiğini savundu.

Güneydoğu Anadolu Bölgesi'nde toprak reformuna ihtiyaç olduğuna da değinen Türker, ''Hazinenin sahip olduğu toprakları oradaki halka dağıtmak lazım, bu onların hakkıdır. O bölgedeki mayınlı arazileri, İsrail destekli firmaya 44 yıllığına vermek değil. Temizliği, maliyeti ne olursa olsun, devlet olarak katlanıp o arazi toprak reformuyla dağıtıldığı zaman terör kendiliğinden gider. Olsa olsa Suriye, İran ve Irak gibi ülkelerdeki teröristlerin durumu kalır ki, biz zaten onu yöre halkıyla geri püskürtürüz'' dedi.


-BAŞBAKAN ERDOĞAN'IN SÖZLERİ-


Bir gazetecinin, ''Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın dün 'Farklı etnik kimlikte olanlar ülkemizden kovulmuştur. Bu aslında faşizan bir yaklaşımın neticesiydi' açıklaması var. Bu açıklamayı nasıl değerlendiriyorsunuz?'' sorusunu Türker, ''Bir kere Türkiye'de azınlıkların sürülmesi diye birşey olmamıştır. Herhalde Başbakan'ın tarih bilgisi azdır. Tarih hocasına sormamız gerekiyor'' diye yanıtladı.

1. Dünya Savaşı'nın başlangıcında Ruslar ile işbirliği yapan Ermeniler'in yerlerinin değiştirildiğini ve bu dönemde ailesinin 3 Ermeni kızına sahip çıktığını anlatan Türker, kızlardan birinin ABD'ye akrabalarının yanına gittiğini, birinin sevdiği bir Ermeni ile evlendiğini, diğerinin ise kendileriyle kaldığını söyledi.

Türker, şunları kaydetti:

''Yani burada bazı şeyleri sayın Tayyip Erdoğan söylüyorsa, O'na, (Ya tarihi öğrensin, ya da gitsin oraya baksın) derim. O bölgede zamanında sürülen insanlar olmuştur, o da 2 kere çıkan Şeyh Sait isyanından sonra. Bu sürgünlerin çözüm olmayacağı sonradan belli olmuştur. Feodal yapıyla ilgilidir. Şu anda DSP'nin o bölgede verdiği en önemli savaşlardan birisi feodal yapıyı kırmaktır. Sanıyorum bu konuda sayın başbakanın bilgisi eksiktir. Orada yaşayan Türk vatandaşları, bütün halk, çeşitli kesimler tarafından öldürülen insanların çocuklarına sahip çıkmışlardır. Mesela benim ailem de sahiplenmiş, çocukları alıp büyütmüş. Onun için Türk vatandaşlarını böyle kötü tanıtmak, Türkiye'nin insanlarını kötü tanıtmak, hele bir başbakan tarafından. Doğru bulmuyorum.''