Ünlü markaların taklitlerini satanları bir dedektif gibi bulup ihbar eden kadınlar, binlerce dolar kazanıyor.
Abone olÜnlü markaların taklitlerini satanları bir dedektif gibi bulup ihbar eden kadınlar, binlerce dolar kazanıyor.
Dünyaca ünlü markalar, Türkiye'de taklit ürünlerle savaşta ev kadınlarından destek alıyor. Firmalarla anlaşan yüzlerce kadın, çarşıda, pazarda, atölyede gördükleri ürünleri cep telefonuyla görüntüleyip ihbar ediyor.
Korsan avcısı kadınlar
Ünlü markalara çalışan ev kadınları, çarşı pazar dolaşırken gördükleri taklit ürün satan yerleri cep telefonlarıyla görüntüleyip, 10 bin parça için bin dolardan ayda 5 bin dolara kadar para kazanıyor.
Lacoste, Louis Vitton, Tod's, Prada, Yves Saint Laurent, Gucci gibi dünyaca ünlü markalar, taklit ürünlerle savaşta, ev kadınlarından destek alıyor. Her yıl 3 bin yeni taklit davasının açıldığı, 9 bin davanın da sürmekte olduğu Türkiye'de yüzlerce kadın, yabancı markaların Türkiye temsilcilikleriyle ortaklaşa çalışıp, taklit ürünü ihbar ediyor. İhbarı delillerle destekleyen, cep telefonlarıyla fotoğraf çeken kadınlar, yakalattıkları her 10 bin parça için en az bin dolar alıyor. Bu rakam, pahalı markalarda daha da yükseliyor. Türkiye'de 105 markayı temsil eden Tescilli Markalar Derneği'nin (TMD) avukatı Vehbi Kahveci, taklitle mücadelenin birkaç yolu olduğunu belirterek, şunları anlattı: "Bu iş için özel araştırma şirketleri kuruldu. Ama daha yaygını şu, yüzlerce ev hanımı, çarşı pazarda gördüğü taklit ürünleri şikayet ediyor. Bu yolla çok iyi para kazananlar, evini geçindirip çocuğunu özel okulda okutanlar var. Günde 2 saat çalışarak yapılabilir bu iş, tavsiye ederim. Bayrampaşa'da yaşayan bir kadın deri atölyelerini dolaşıp gizlice fotoğraf çekse, bir sürü Louis Vitton taklidi yakalayabilir."
PROSEDÜR UZUN
1995 yılında çıkan yasayla taklitle mücadelenin başladığını, taklit ürün üretenlerin 28-40 milyar para cezası, 2-4 yıl arasında hapisle cezalandırıldığını söyleyen Kahveci, "Taklit ürün pazarının büyüklüğü tahminlerinizin üzerinde. 100 milyonlarca dolar diyebilirim. Bodrum'da, Marmaris'te, Alanya'daki pazarlarda sadece bir tezgahta 3-5 bin mal olur. Alanya taklit cenneti oldu. Orada 12 bin Alman var. Adamlar ülkelerinde gördükleri ürünün dörtte biri fiyatına Alanya'da görünce alıyorlar. Gerçeğinden güç ayırdedilebilen taklitler var" dedi. Türkiye'nin gündemine 1990'larda giren taklit ürünler iki yolla üretiliyor. Ya Uzakdoğu'da üretilen ürünler gümrüklerden ithalat yoluyla giriyor, ya da yurt içinde üretim yapılıyor. Avukat Vehbi Kahveci, İhbar mekanizmasıyla geçimini sağlayan yüzlerce kişiye rağmen, taklitle mücadelede sıkıntılar olduğunu söyleyen Kahveci, sistemin tıkandığı yerleri de şöyle sıraladı: "Bütün kurumlar bizden yana olduğunu söylüyor ama bunu uygulamada göremiyorum. Kapalıçarşı'ya ihbar üzerine her gittiğimde dükkan boş çıkıyor, iki gün sonra yeniden işine devam ediyorsa burada bazı şeylerin araştırılması lazım. Beyoğlu'nda Lacoste mağazasının önünde, kartonun üzerinde taklit Lacoste satılıyor. Belediyenin 'Kabahatler Kanunu' çerçevesinde orada o tezgahı açtırmaması lazım. Belediyeler buna suç gözüyle bakmıyor. Başka türlü düşünmek istemiyorum ama yine de bu durum dikkatimi çekiyor.
ŞİKÂYET EDEN YAKALATIYOR
Hiç bir marka ürününü bilerek pazara düşürmez. Semt pazarlarında tezgahları belediyeler kiralıyor, şimdi sahte mal satılınca belediyenin suçu olması gerekmez mi? Ama bu, belediye mantığında suç değil. Mahkemelere başvuruyoruz, yeni Ceza Usul Kanunu gereğince mahkemeler çok daha titiz davranıyor. Kuvvetli şüphe arıyorlar. Dün yaptığımız bir işlemi anlatayım örneğin, bize bir telefon geldi ve şu anda malın üretildiğini, x adreste bulunduğunu ve Almanya'ya ihraç edilmek üzere olduğunu söylediler. Biz bu bilgi üzerine mahkemeye başvurduk. Mahkeme yeterli delil olmadığı gerekçesiyle talebimizi reddedtti. Sonra büyük uğraşlar sonucu, şahit vs. bulup yeni başvuruda bulunup gittiğimizde hakikaten mal orada duruyordu. Eğer bir gün geç kalsak gitmiş olacaktı. Kim şikayet ederse onun malı yakalanır, eğer şikayet etmezse o malla ilgili bir işlem yapılmaz."
Sabah
ESEN EVRAN