Dolar kurundaki yükselişin ana nedeni dış kaynaklı. ABD Merkez Bankası'nın 2008 krizinin ardından piyasaya verdiği yüklü parayı artık geri çekiyor olması gelişmekte olan ülkelerin kabusu oldu.
Abone olTL, real, peso ve randda sular durulmuyor. Temel problem 19.1 trilyon $’ın yavaş yavaş evine dönmesi. ABD şimdiye kadar 180 milyar $ çekti. Ekimden sonra aylık 50 milyar $’a çıkacak. 3 ayda bir 10 milyar dolar artan parayı geri çekme operasyonu sürerse ABD 2008’den sonra verdiği, gelişen ülkelere de giden parayı 3 yılda fazlasıyla geri toplayacak.
Gelişmekte olan ülke paralarında oynaklık öyle arttı ki artık günlük yüzde 2-3’lük değişiklikler normal görünmeye başladı. Ülkelerin kendi iç sorunlarının yanı sıra global gelişmeler de gelişmekte olan ülkelerin aleyhine işlemeye başladı. Gazete Habertürk'ten Rahim Ak'ın haberine göre dahası giderek durum daha da aleyhe dönüyor. Bu ülkeler arasında Türkiye gibi cari açığı bulunan ve bu nedenle finansman ihtiyacı içinde olan ülkelerin para birimlerinin de önemli derecede etkilendiği görülüyor. Dolar, Türk Lirası karşısında 4.92’ye kadar çıktıktan sonra Merkez Bankası’nın 2 haftada net 5 puan faiz artırımına rağmen 4.50 düzeyinin altına pek inemiyor.
SULAR BİR TÜRLÜ DURULMUYOR
Brezilya Real’inde, Arjantin Pezosu’nda ve Güney Afrika Randı’nda ciddi değer kayıpları görülüyor. Arjantin yüzde 25’lik enflasyona karşın faiz oranını yüzde 40’a çıkarmasına rağmen yine de piyasadaki bozulmayı durduramıyor. Nisan başından bu yana faiz artırımlarına rağmen pezo yüzde 27, TL yüzde 13 değer kaybetti. Merkez Bankası’nın müdahalelerine rağmen realdeki kayıp yüzde 15’i geçti. Rand da yüzde 10 düştü.
19.1 TRİLYON DOLAR VERİLDİ
Gelişmekte olan ülkelerin kâbusu, 2008 krizinin ardından başlayan merkez bankalarının tahvil satın alarak piyasaya verdikleri yüklü paranın artık geri çekiliyor olması. Merkez bankalarının parasal genişleme ile piyasaya verdikleri para miktarı 19.1 trilyon dolara çıkmıştı.
Şimdi ise başta FED olmak üzere bu süreç tersine dönüyor. Peki FED’in geri çektiği para miktarı ne kadar? Öncelikle FED’in faiz artırım süreci ile bu durum bire bir paralel gelişiyor. Faiz arttıkça ABD tahvillerine ilgi artıyor. Yatırımcılar gelişmekte olan ülkelerden çıkıp ABD’ye gidiyor. Banka Ekim 2017’de başlattığı bu süreç ile aylık 6 milyar dolar çekiyordu. Diğer varlık satışları ile bu tutar 10 milyar dolara çıkıyordu.
Haziranda FED’in çektiği tutar 18 milyar dolar. 12 milyar dolar olan diğer ABD varlıklarının satışıyla toplam rakam 30 milyar dolara ulaşıyor.
ECB’DEN DE BEKLENİYOR
Piyasaları geren yakın bir gelişme de Avrupa Merkez Bankası’nın (ECB) da önemüzdeki haftaki toplantıda parasal gevşemeye son vereceği şüphesi. Eğer bu karar gelirse bu kez gelişmekte olan ülke piyasaları daha çok bozulabilecek. Nitekim şimdiye kadar 5.1 trilyon dolar ile piyasalara en fazla para bırakan banka ECB. ABD Merkez Bankası 2008 krizinin ardından 4.4 trilyon dolar, Japonya Merkez Bankası ise 4.7 milyar dolarlık tahvil alımı ile parasal genişmede en etkin aktörler arasında yer almıştı.
EKİM 2017’DEN ŞİMDİYE KADAR 180 MİLYAR $’A ÇIKTI
Temmuzdan itibaren toplam tutar 40 milyar dolar, ekimden sonra ise 50 milyar dolara ulaşacak. Şimdiye kadar 180 milyar dolar bu yolla gelişmekte olan ülkelerden çıkıp AB’ye gitmiş durumda. Eylül sonuna kadar ise toplam tutar 300 milyar dolara ulaşacak. Ekimden sonra da her ay 50 milyar dolar ABD’ye akacak. Daha da korkuncu eğer şimdiye kadar olduğu gibi 3 ayda bir 10 milyar dolarlık artışlar devam ederse 3 yılda ABD verdiği parayı geri alacak. Belki de daha da fazla parayı emecek. İşte tüm gelişmekte olan ülke piyasalarını da asıl olarak bu yeni hesap bozuyor.