Dicle Üniversitesi (DÜ) Tıp Fakültesi Hastaneleri Başhekimi Prof. Dr. Sait Alan, doktora dayak atana hapis cezasının verilmesi ile ilgili ol...
Abone olDicle Üniversitesi (DÜ) Tıp Fakültesi Hastaneleri Başhekimi Prof. Dr. Sait Alan, doktora dayak atana hapis cezasının verilmesi ile ilgili olarak meclise sunulan yasa tasarının olumlu olduğunu belirterek, bu konuya son derece pozitif baktıklarını söyledi.
Geçtiğimiz günlerde meclise sunulan yeni ‘Tam Gün Yasası’ ile sağlık alanında önemli değişiklikler geliyor. Meclise gönderilen yeni yasa tasarısı ile görev sırasında sağlık personeline şiddet ve sözlü tacizde bulunanlar ‘Kamu görevlisini kasten yaralamak’ suçundan tutuklanacak. Ruhsatsız ilaç için ise 5 yıla kadar hapis cezası verilecek. ‘Tam Gün Yasası’ olarak bilinen ‘Sağlık Bakanlığı ve bağlı kuruluşlarının Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun Hükmünde Kararname ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı’ Meclis’e sunuldu. Bu kararla ilgili olarak açıklama yapan DÜ Tıp Fakültesi Hastaneleri Başhekimi Prof. Dr. Sait Alan, “Bu konunun meclise gelmesi gayet olumlu. Son derece pozitif bakıyoruz. Zaten bizimde amacımız buydu. Kanunun enine boyuna mecliste tartışılmasıydı. Biz bu amaçla yakın zamanda bir sağlıkta şiddet çalıştayı yaptık” dedi.
Her kurumda hata yapanın bulunabileceğini aktaran Alan, yapılan bu hataların çözüm merciinin yargı olması gerektiğini kaydetti. Alan, “Hataya maruz kalan bir hasta, hasta yakını cezasını kendisi vermeye kalktığında hem çözüm olmadığı gibi son dönemlerde yaşadığımız sağlıkta şiddet olaylarıyla karşılaşmış oluyoruz. Bu bakımdan yargıya güvenmek gerekiyor. Sağlıkçı açısından da baktığımızda kanunlarda ciddi bir yetersizlik var. Şiddet uygulayan, hekimi tartaklayan, yardımcı sağlık personelini tartaklayan elini kolunu sallayarak dolaşırken şiddet yiyen, dayak yiyen doktorumuz da yediği dayakla kalıyor. Bu da kamuoyunda hastalarda şöyle bir algı oluşturuyor. Ben dayağımı atarım nasıl olsa bana bir şey olmuyor. Bunun bir an önce çözüme kavuşturulması gerekiyor” diye konuştu.
En sık karşılaştıkları konuların başında cezaların ertelenmesi olduğunu aktaran Alan, diğer bir konunun ise davaların uzun sürmesi olduğunu belirterek memura karşı işlenen suçlar savcılığının kurulmasını önerdikleri ifade etti. Alan, “Bir de en sık gördüğümüz bir açık da cezaların ertelenmesi konusu. Şiddet uygulayan kişiler sekiz, dokuz, on aylık komik cezalar alabiliyor ve bunlar da maalesef erteleniyor. Bu cezaların ertelenmemesi gerekir. Bazen de cezaların sonuçlanması uzun zaman alıyor. Bunun için de memura karşı işlenen suçlar savcılığının kurulmasını öneriyoruz ki bu şiddete maruz kalan sağlık personeli davaları daha hızlı sonuçlanabilsin" ifadelerini kullandı.
"SABİM VE BİMER PERFORMANSI ÇALIŞANDA MOTİVASYON KAYBINA NEDEN OLUYOR"
Özellikle Sağlık Bakanlığı ve Başbakanlık bünyesinde kurulan Sağlık Bakanlığı İletişim Merkezi (SABİM) ve Başbakanlık İletişim Merkezi’nin (BİMER) sağlık çalışanlarında performansı düşürdüğünü savunan Alan, bu sistemin sağlık dışında hiçbir kurumda olmadığı ve eğer faydalı bir sistem ise diğer kurumlara da kurulmasını istediklerini kaydetti. Alan, “SABİM ve BİMER’e şikayet hususu var maalesef. Bu başka hiçbir kurumda yok eğer faydalıysa gerek avukatlarda, milli eğitimde, polis teşkilatında, askeri teşkilatta bütün kamuda uygulanması lazım. Nasıl uygulanıyor bu sistem? Bir hasta yakını şikayet ettiğinde her herhangi bir araştırma yapılmadan direk ilgili kurum amirliğine gönderiliyor. SABİM ve BİMER’e şikayetler düşünün sabaha kadar nöbet tutmuş bir sağlıkçı özveriyle çalışmış ertesi gün de devam ediyor, sabah yeni görevine başladığında bir savunma geliyor, bir savunma verilmiş, bu çalışanda hakikaten bir motivasyon kaybına neden oluyor, bunun bir ön değerlendirmeden geçmesi gerekiyor. Böyle olduğu vakit hasta ve hasta yakınlarında sağlıkçı her zaman haksızdır algısı oluşuyor. Bu yanlış. Böyle olduğu vakit kendi kafasına göre bir eksiklik veya yanlışlık algıladığında çok rahat şiddet uygulayabiliyor. Nasıl olsa cezası da yok ve iş kaçınılmaz hale geliyor. Biz sağlık çalışanlarının özlük haklarını düzeltmezsek, sağlık çalışanlarında memnuniyeti arttıramazsak, son yıllarda yakaladığımız hasta memnuniyetinin sürekliliğini sağlamak imkansızdır” şeklinde konuştu.
Bu algıda bir diğer önemli konunun ise performansa dayalı ek ödeme sistemi olduğunu belirten Alan, açıklamalarını şöyle sürdürdü:
“Hakikaten bu performansa dayalı ek ödeme sistemi etik olmadığı gibi hasta yakınlarında da yanlış algılar oluşturabilir. İşte doktorları, sağlıkçıları paracı, para için işlem yapılan bir kurum olarak görebiliyorlar. Diyelim ki hasta ameliyata alındı. Hiç bir doktorun elinde sihirli bir değnek yok. Mucizelerimiz yok. Bazen olumsuz sonuçlanabiliyor. Olumsuz sonuçlandığı vakit işte hasta, gereksiz yere sağlıkçılar daha fazla para almak için ameliyata aldı diyebiliyor, bu da hasta yakınlarında gereksiz bir ajitasyon oluşturabiliyor. Bunun da acilen revize edilmesi, kaldırılması ve yahut performansa dayalı ek ödemenin minimize edilerek daha ziyade yapılacaksa bir katkı sabit ödemelerin artırılması gerekir. Umarım bu söylediğimiz öneriler çerçevesinde mecliste de çok güzel çalışmalar yapılır. Bu bağlamda değerlendirildiğinde cezalarının ertelenmemesi ve beş yıla kadar ceza verilmesi çok yerinde bir karar olacaktır.”
(İHA)