BIST 8.619
DOLAR 34,32
EURO 37,51
ALTIN 3.023,82
HABER /  GÜNCEL

Doğunun Başbuğu'ndan çarpıcı sözler

Doğunun Başbuğu olarak bilinen Yılma Durak, MHP'li gençlerin provokatif eylemlerde kullanıldığını açıkladı.

Abone ol

Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından 12 Eylül 1980 darbesine ilişkin başlatılan soruşturma kapsamında 'müşteki' sıfatıyla ifade veren Yılma Durak, MHP'li gençlerin bir kısım provokatif eylemlerde kullanıldığını açıkladı.

"Bunlar 16 Mart 1977 İstanbul Beyazıt'taki bomba atma eylemi, Abdi İpekçi'nin öldürülmesi gibi eylemlerdir. Bu eylemi yapan gençler kullanılmışlardır." diyen Durak, bunların MHP'nin kontrol edemediği gençler olduğuna dikkat çekti. Durak, darbe döneminde kendisine kötü muamele ve işkencede bulunan şahıslardan da şikayetçi oldu.

Doğu'nun Başbuğu olarak da bilinen Durak, soruşturmayı yürüten özel yetkili Cumhuriyet Savcısı Kemal Çetin'e 'müşteki' sıfatıyla ifade verdi. Darbe dönemine ilişkin dikkat çekici açıklamalar yapan Durak, 12 Eylül'den önce Erzurum'da ticaretle uğraştığını ifade etti. 1968 yılında MHP Erzurum İl Gençlik Teşkilatı'nı kurduğunu ve başkanlık yaptığını dile getiren Durak, Ülkücü gençlik hareketlerinin içerisinde yer aldığını kaydetti. Alparslan Türkeş'in Türkiye'ye gelmesiyle gençlik hareketlerinin hızlandığını anlatan Durak, o dönemde Alevi dedeleriyle toplantı yaptıklarını ve 1980 öncesi hiçbir Alevi'ye Erzurum'da saldırı olmadığını belirtti.

"BAKİ TUĞ: AŞAĞIDA MISIN YUKARIDA MI?"
1979 yılında İstanbul'da MHP İl Başkan Yardımcılığı'na seçildiğini ifade eden Durak, 12 Eylül ihtilali olduğunda Erzurum'da bulunduğunu söyledi. Durak şöyle devam etti:

"Çocuklarımın Erzurum'da doğmasını istediğim için o tarihte Erzurum'a gittim. 5 Eylül 1980 tarihinde doğum oldu. 12 Eylül'den 1 gün sonra İstanbul'a uçakla gittim, 2 gün sonra Erzurum'a döndüm. Uçaktan iner inmez beni gözaltına aldılar. 2 astsubay, 1 polis gözüm kapalı olarak uçakla İstanbul Maltepe Askeri Cezaevi'ne götürdüler. Cezaevine girdiğimde yanımda Alfred Weber'in iktidar isimli bir kitabı vardı. Yanımdaki subay bu kitabı alıp bakarak 'Alfred Weber faşist bir kişi mi, sen hangi rütbedesin, Baki Tuğ'dan aşağıda mısın yukarıda mısın?' diye sordu."

Askeri casusların sorgulandığı yere götürüldüğünü, sorgudan önce ise ağır bir falaka dayağından geçirildiğini ifade eden Durak, anadan doğma çıplak sorgu yapıldığını kaydetti. Sorguda o tarihlerde Türkiye'de işlenmiş bütün siyasi cinayetlerin sorulduğunu anlatan Durak, "Sen bu cinayetleri biliyorsun, bize söyleyeceksin' dendiğini aktardı. "Hatta bana, bize gerçek bir olay anlat, bu olayda Alparslan Türkeş'in vermiş olduğu emirle alttaki kişiler bu cinayeti işlemiş olsun, sen de bunu duymuş gibi anlat, o zaman seni burada 1 gün bile tutmayacağız." şeklinde teklifte bulunduklarını dile getiren Durak, 38 gün boyunca çırılçıplak vaziyette elektrik ile işkence yapıldığını söyledi.

"İŞKENCELER İDEOLOJİK MİLİTARİZMİN TEMELLERİNİ OLUŞTURDU"
Askeri savcının vücudundaki yaralardan dolayı kendisini Haydarpaşa Askeri Hastanesi'ne sevk ettiğini belirten Durak, vücudunun üst tarafının alçıya alındığını ve her tarafının simsiyah olduğunu kaydetti. Durak, "Hastanede yatarken Hürriyet ve Günaydın gazetesinde çıkan manşet haberlerinde benim cezaevinden kaçtığımı, kaçarken vurulduğumu, birinci ameliyatı geçirdiğimi, ikinci ameliyattan sonra komada olduğumu belirtiyordu." diye konuştu.
Mamak Askeri Cezaevi'nde 'Dış Kafes' denilen yerde 24 saat falaka, dayak ve askeri eğitimden geçirildiklerini anlatan Durak, 'karıştır-barıştır' yöntemiyle sağcı ve solcuların bir arada tutulduğunu ifade etti.

KOĞUŞTA BENİ ÖLDÜRMEK İÇİN HAZIRLANAN ŞİŞLER BULUNDU
Hücrede 4.5 yıl kaldığını dile getiren Durak hayatını kurtaran süreci şu şekilde anlattı:

"Bir gün Dev-Yolculardan bir tanesi gece nöbeti sırasında benim cebime bir pusula koydu. Pusulaya baktığımda Devrimci Yol Merkez Komitesi'nin hakkımda ölüm emri verdiğini yazıyordu. Ben bu pusulayı bizim idareyle irtibatımızı bağlayan Şahin Bilgiç'e verdim. O da idareye verince koğuşta arama yaptılar. Kaldığım koğuşta öldürmek için hazırlanan şişler bulundu. Beni A bloktaki tecrit hücresi denilen yere götürdüler."

Mamak ve Diyarbakır Cezaevi'nde uygulanan işkencelerin ideolojik militarizmin temellerini oluşturduğunu vurgulayan Durak, bugün devletin uğraştığı PKK terör örgütünün dayanak noktalarından birisinin de Diyarbakır Cezaevi'nde ve Mamak Cezaevi'nde uygulanan işkenceler olduğuna dikkat çekti. İşkence yapan askerlerin farklı olduğunu dile getiren Durak, işkencecilerin karakter yapılarına göre özel seçildiğine dikkat çekti. İşkencede görevlendirilen askerlere 12 Eylül öncesi işlenen cinayetleri göstererek ve anlatarak cezaevindeki kişilerin birer katil ve devlet düşmanı olduğunu, her türlü muameleye müstehak olduklarının anlatıldığını ifade eden Durak, bu askerlerin şartlanmış olarak görev yaptıklarını ifade etti.

"KABINA SIĞMAYAN GENÇLER KULLANILDI"

"Türkiye bir başka devletle savaşsa, savaş sonunda da bizi esir almış olsa bu muameleleri bize yapmayacaktır." diyen Durak, Mamak'ta işkence yaptıran Raci Tetik'in özel olarak seçildiğini duyduğunu aktardı. 12 Eylül öncesi MHP'ye atfedilen komando kampları olarak bilinen kampların yanlış aksettirildiğini, silahlı eğitim verildiği ve hedeflerin belirlendiğinin iddia edildiğini anlatan Durak, bu kamplarla ilgili yargılamada beraat ettiğini belirtti. Kesinlikle silahlı eğitim yapılmadığını vurgulayan Durak şunları söyledi:

YÜZBAŞI GENÇLERE SİLAH DAĞITTI

"Bu konuda MHP'li kabına sığmayan gençler kullanılmak istendiği gibi bazı olaylarda kullanmışlardır. Mesela 1979 yılında İstanbul'da bulunurken bir şahsın bizim gençlere gelip içerisinde bomba yapmanın, tuzak kurmanın, adam kaçırmanın tekniklerinin anlatıldığı bir broşür imza karşılığı dağıtılmış. Ben bunu fark ettiğimde bu şahsı yakaladım. Şahsın adı tahminimce Ergin Örgügören idi. Bu yargılandı. Bununla ilgili MHP Genel Başkanı Alparslan Türkeş basın toplantısı yaptı. Başbakan Bülent Ecevit de cevap vererek resmi değil gayri resmi olarak MİT'e hizmet eden bir şahıs olduğunu söyledi. Yine aynı yıl içerisinde İstanbul'da bir yüzbaşının bizim gençlere 4-5 tane silah dağıtıp, şu şu evler komünistlerin evleri, buralara operasyon yapın dediğini öğrenmemiz üzerine harekete geçtik ancak yüzbaşı yakalanamadı."
Yılma Durak'ın avukatları Osman Başer ile Serdal Namkoç ise delil olarak Yaşar Okuyan'ın kitabını sunarak burada Cezaevi Müdürü Albay Raci Tetik'in özel olarak Genelkurmay tarafından seçildiğini kendisinin söylediğine dair beyanlar bulunduğunu ifade ettiler.