Uzmanların yaptığı açıklamada, Doğum yapan her 10 kadından birinin, depresyon sorunu yaşadığı bildirildi.
Abone olUludağ Üniversitesi Tıp Fakültesi Psikiyatri Anabilim Dalı öğretim üyesi Doç. Dr. Selçuk Kırlı, yaptığı açıklamada, doğum yapan kadınlarda, bir yıl içinde bazı psikiyatrik sorunların, diğer zamanlara göre daha sık ortaya çıkabileceğini belirterek, "Bu sorunlardan birisi de, doğum yapan yaklaşık her 10 kadından birinde gelişen depresyondur. Genellikle doğumdan sonraki 2-8. haftalar içinde başlar ve en az iki hafta, en çok bir yıl kadar sürer. Tedavi görmeyen kadınlarda 3 ay-1 yıl arasında kendiliğinden düzelir" dedi. Doğum sonrası depresyonda aileye karşı sevgisizlik ve bebeğe karşı zıt duyguların daha ön planda olduğunu vurgulayan Doç. Dr. Selçuk Kırlı, depresyonun diğer bulgularını ise, 'Duygu durumunun baskılanması, aktivitelere ilginin azlığı, iştah değişikliği, yorgunluk, uyku bozuklukları, çocuğun bakımında güçlükler, suçluluk hissi, kendine güven azlığı, konsantrasyon güçlüğü, psikomotor retardasyon ya da ajitasyon ve intihar düşünceleri' olarak sıraladı. Risk etmenleri Doç. Kırlı, doğum sonrası depresyonun sebeplerinin kesin olarak bilinmediğini kaydederek, "Bazı risk etmenlerini taşıyan kadınlarda bu rahatsızlık daha sık görülür. Bu risk etmenleri, kadının ya da eşinin işsizliği, sosyal desteğin yetersiz olması, evlilikle ilgili sorunlar, beklenmedik olaylar (ölüm, ayrılık vb.), planlanmamış gebelikler, çok doğum yapmış olma, daha önceki gebeliklerde depresyon geçirilmesi, anne sütü ile beslememe, kayıpla sonlanan gebelik ve doğum deneyimleri, erken anne-bebek ayrılığı ve bebeğin bakımı ile ilgili duyulan kaygılardır" diye konuştu. Doğum sonrası depresyon açısından ele alındığında ise anne sütü ile beslemenin olumlu ve olumsuz etkileri olabildiğini ifade eden Doç. Dr. Selçuk Kırlı, "Anne sütü veren kadınlar, kendilerine ayıracak zamanlarının çok az oluşu, emzirme nedeniyle uykusuz kalmaları, ilaç kullanmaları gerektiğinde bebeğe zararı olacak endişesi duymaları gibi nedenlerle kolaylıkla negatif duygu durumuna girebilirler. Bunun yanında anne sütünün hızla kesilmesinin, bazı hormonal değişiklikler yoluyla depresif belirtileri daha da kötüleştirdiği düşünülmektedir" dedi. Niye teşhis konulamıyor? Doç. Dr. Kırlı, doğum sonrası depresyon sık görülmesine rağmen çoğu kez teşhis konulamamasını da şu sebeplere bağladı: "Kadının negatif duyguları nedeniyle kendini yalnız hissetmesi ya da utanması, rutin kontrol için çağırıldığı doğum sonrası 6. haftaya kadar doktorla görüşme imkanı bulamamış ya da hangi doktora başvuracağını kestirememiş olması, yeni doğan bebeğin verdiği heyecanla yakınmalarını dile getirememesi." Çoğu kadının, sorunlarını depresyon olarak algılamadığını, yine çoğunun bu konuda destek arayışı içinde olmadığını belirten Doç. Dr. Selçuk Kırlı, "Bu konuda yardım arayışında olan bir kadın da, çoğu kez, bebeğinin doktorundan bu konuda bir yardım alabileceğini düşünmez. Ağır doğum sonrası depresyonu olan kadınların yalnızca yüzde 50'den azı belirtilerini depresyon olarak değerlendirmektedir" diye konuştu. Doç. Kırlı ayrıca, kadında doğum sonrası depresyon teşhisi konulunca, ferdi ya da aile psikoterapisi, farmakolojik tedavi ve sosyal servislerin desteğinden yararlanılabileceğini sözlerine ekledi.