BIST 9.636
DOLAR 34,66
EURO 36,34
ALTIN 2.941,24
HABER /  GÜNCEL

Doğandan namaz ve hadise balyoz!

Genelkurmay'ın hazırlattığı Mehmetçik kitabına Çetin Doğan itiraz ettiği ve yeniden yazıldığı ortaya çıktı.

Abone ol

Camilerin bombalanmasını öngören Balyoz darbe planında imzası bulunan eski Orgeneral Çetin Doğan'ın, Genelkurmay tarafından 2002'de hazırlanan Mehmetçik kitabındaki hadis ve dinî hikâyelere itiraz ettiği öğrenildi.

Kitapçıktaki dinî motifleri 'irtica' olarak niteleyen emekli generalin Kara Kuvvetleri'ne gönderdiği sert yazı üzerine çalışma geri çekildi.

Komuta kademesinde gerginliğe yol açan kitapçık, Doğan'ın istemediği bölümler çıkarıldıktan sonra yeniden basıldı.

Mehmetçiği askerliğe ısındırmak ve yurt sevgisi aşılamak için Kara Kuvvetleri'nde hazırlanan 'Bir Askerin Öyküsü' isimli kitapçık, ast komutanlıklara görüşlerini bildirmeleri için gönderildi. Taslak çalışmaya, camilerin bombalanmasını öngören Balyoz darbe planının mimarı olarak gündeme gelen eski 1. Ordu Komutanı Çetin Doğan, 'irticai içerik' gerekçesiyle sert tepki gösterdi.

2. Ordu ve EDOK, kitapçıkla ilgili olumlu görüş bildirdi. Çetin Doğan, 'Bir saatlik nöbet, yıllarca yapılan ibadete bedeldir' hadisinden, 'dinî ve manevî değerlerinize sahip çıkın' mesajından rahatsız oldu. Paşa'nın 'irtica' diye tanımladığı bir başka nokta ise, Çanakkale savaşında cephede namaza duran bir Mehmetçiğin anlatıldığı bölüm oldu.

İTİRAZ SONRASI O BÖLÜMLER UÇURULMUŞ

Edinilen bilgilere göre, Çetin Doğan'ın, Kara Kuvvetleri'ne gönderdiği sert cevaptan sonra üst düzey komutanlar arasında soğuk rüzgârlar esti. İrtica tanımı üzerinde komuta kademesinde fikir birliğine varılamayınca da çalışma geri çekildi. Aynı kitap, daha sonra Genelkurmay ATASE Başkanlığı tarafından yayımlandı. Şu anda Genelkurmay'ın resmî internet sitesinde de yer alan çalışmada, Zaman'ın ulaştığı orijinal halinden farklılıklar bulunuyor. Çünkü o dönem Çetin Doğan ve ekibinin itiraz ettiği bölümler kitaptan tamamen ayıklanmış.

2002'de, Kara Kuvvetleri Karargahı tarafından hazırlanan Bir Askerin Öyküsü isimli çalışma görüşlerini bildirmeleri isteğiyle ast komutanlıklara gönderildi. 2. Ordu ve Eğitim Doktrin Komutanlığı, taslağı olumlu bulurken, başında Çetin Doğan'ın yer aldığı 1. Ordu, Kara Kuvvetleri Karargahı'nda hazırlanan kitabın irticai olduğunu öne sürdü. Yaşanan tartışmaların ardından rafa kaldırılan çalışma daha sonra üzerinde değişiklik yapılarak basıldı.

Şu anda Genelkurmay'ın internet sitesinde 'Sevgi ile Yoğrulan Bir Askerin Öyküsü' ismiyle yayımlanan çalışmanın orijinalinde yer alan hadisler irticai içerik gerekçesiyle ayıklanmış.

KİTABIN ORİJİNALİNDE ÇANAKKALE ŞEHİTLERİNİN ŞEHADET ANILARI ANLATILIYOR

Kitapta birliğine teslim olmak üzere yola çıkan bir askerin, otobüsteki bazı yolcularla yaptığı sohbetler yer alıyor. Vatan sevgisi ve askerlik üzerine çeşitli mesajlar veriliyor. Orijinal metinde Türk askerinin kahramanlığı ve ahlakından bahsedilirken şöyle bir bölüm yer alıyor:

İngiltere Başbakanı Winston Churchill de aynı parlamentoda bir itirafta bulunmuştu: "Çok üzgünüm. Mağlubiyeti damarlarımda hissetmekteyim. Her şeyi planlamış, Çanakkale bizimdir demiştim. Yanılmışım. Bağrımda İngiliz gururu olmasa Türkleri alınlarından öpmek, ayakta alkışlamak isterim."

Ben aklımdan bunları geçirirken, Nermin Hanım da tatlı sesini titrete titrete anlatmaya devam ediyordu: "Nur'ül Bahir gemisinde nöbet tutan "Vanlı İsmail''in gecenin karanlığını yırtarak gelen torpidoyu görüp onu kendi vücudu ile karşılayıp parçalandığına" bugün kaç kişi inanır? Ama inanmalıyız, bunlar hakikat. Cephede namaza duran Ömer'in, şakaklarından süzülen kanı hissettiğinde, aklına ilk gelenin, "Acaba abdestim bozulmuş mudur?" düşüncesi olduğu da bir hakikat.

GENELKURMAY, DOĞAN'IN GÖRÜŞÜNE UYGUN ŞEKİLDE NAMAZ KISMINI KİTAPTAN ÇIKARMIŞ

Kitabın basılı halinde ise namaz kısmı çıkarılmış.

Genelkurmay'ın sitesindeki kitapta söz konusu bölüm şöyle:

İngiltere Başbakanı Winston Churchill de aynı parlamentoda buna benzer bir itirafta bulunmuştu: "Çok üzgünüm. Mağlubiyeti damarlarımda hissetmekteyim. Her şeyi planlamış, Çanakkale bizimdir demiştim! Yanılmışım! Bağrımda İngiliz gururu olmasa Türkleri alınlarından öpmek, ayakta alkışlamak isterim."

Ben aklımdan bunları geçirirken, Nermin Hanım da tatlı sesini titrete titrete anlatmaya devam ediyordu:
–"Boğazdaki gemide nöbet tutan Mehmetçiğin, gecenin karanlığını yırtarak gelen torpidoyu gördüğünde, onu kendi vücudu ile karşılayıp parçalandığına..." bugün kaç kişi inanır; ama bu hakikat.

'BİR SAATLİK NÖBET YILLARCA YAPILAN İBADETE BEDELDİR' HADİSİ DE ÇIKARILMIŞ...
DİĞER SAYFADA...

[PAGE]

'DİN' ÇIKMIŞ, 'MANEVİ DEĞERİNE SAHİP ÇIK' GİRMİŞ

Mustafa Kemal'in Çanakkale'deki Türk askerine duyduğu hayranlığı dile getiren satırlarındaki her bir kelime de hakikat.

Orijinal çalışmanın bir başka yerinde, Mehmetçiğe şu öğüt veriliyor: Ailene bağlılığı unutma. Sır tutmayı bil. Kimseyi kırma. Sana güvenenleri utandırma. Her işinde düzenli, daima nazik, güler yüzlü ve hoşgörülü ol. Zamanını boş yere harcama. Dini ve manevi değerlerine sahip çık. Çocuklarını, kız ya da erkek olsun, okut. İhtiyacı olanlara gücün yettiğince yardım et. Cumhuriyet'e, Atatürk ilke ve inkılâplarına, vatanın bölünmez bütünlüğüne ve bayrağa hayatın boyunca sadık ol. Kitabın son halinde ise din ibaresi çıkarılıp, söz konusu bölüm 'maddi ve manevi değerlerine sahip çık' şeklinde değiştirilmiş.

Bir başka yerde ise kitabın kahramanı Mustafa, otobüste tanıştığı Metin abisine nöbet tutan bir askeri göstererek yönelttiği sorunun ardından şöyle bir diyalog geçiyor:

-Metin Ağabey, hiç yorulmuyorlar mı bunlar? Öyle dimdik duruyorlar.

Aklıma, "Bir saatlik nöbet, yıllarca yapılan ibadete bedeldir!" hadisi geldi. Ben de askerlere doğru baktım.

-Daha bunda ne var Mustafa. Nöbet tutmak askerliğin sıradan bir faaliyetidir. Sen şimdi acemiliğini yapacaksın. Kim bilir nerede geçecek usta birliğin. Burhan dağlardaydı aylar boyunca. Botunu ayağından çıkarmadığı günler çok olmuş. Anlatsana oğlum, niye beni konuşturuyorsun?

Kitabın basılı halinde ise hadisli bölüm çıkartılmış:

–Metin ağabey, hiç yorulmuyorlar mı bunlar? Öyle dimdik duruyorlar.

–Daha bunda ne var Mustafa. Bu sıradan bir faaliyettir. Sen şimdi acemiliğini yapacaksın. Kim bilir nerede geçecek usta birliğin. Burhan dağlardaydı aylar boyunca. Botunu ayağından çıkarmadığı günler çok olmuş. Anlatsana oğlum, niye beni konuşturuyorsun? (Kaynak: Zaman)