BIST 9.673
DOLAR 35,23
EURO 36,75
ALTIN 2.963,89
HABER /  GÜNCEL

Doğan ile Bilgin'in protokol karmaşası

Yazının çıkmasının ardından Semerci'ye Dinç Bilgin'in de bir protokol göndermesiyle kafalar iyice karışıyor.

Abone ol Doğan ile yapılan protokolün tarihleri, gerçeği yansıtıyor mu?

Aydın Doğan, Dinç Bilgin ile yaptığı protokolü bilgilenmem için göndermişti. Bunu yazımda belirtince, Bilgin aradı ve elimdeki protokolün tarihini sordu.

Tarih kısmında 7 Ocak 2001 yazıyordu.

Bilgin, "Peki sana, Doğan ile yaptığımız diğer protokolü yolluyorum. Bak incele" dedi.

Gönderdiği protokol, 6 Ocak 2001'e tarihlenmişti. Yani elimde bir gün arayla yapılmış iki protokol var.

Peki o 24 saat içinde ne oldu? Soruyu Bilgin'e yönelttim: Protokolün içeriği bir gün sonra neden değişti?

- Bir gün mü? Ben aradaki gün sayısını 1 olarak hatırlamıyorum!

- Ne demek istiyorsunuz?

- Bunu bana değil, Sayın Aydın Doğan'a sor, konuyu gündeme getiren o.

- Nasıl yani, protokol tarihleri arasında bir gün değil, çok zaman mı var? Yanlış mı anlıyorum?

- Lütfen Aydın Bey'e sor...

Şüphelerime geri döneceğim...

Ama önce iki protokol arasındaki benzerlikleri ve farkları görelim:

Benzerlik: Bilgin ve Doğan eşit ortak olarak şirket kuracak. Bilgin tüm şirketlerinin mülkiyetini, Yeni Sabah adıyla kurulacak şirkete verecek. Bu şirket, Sabah Grubu'nun Etibank'a olan borçlarının sorumluluğunu üstüne alacak. Doğan da BDDK'ya teminat ve kefalet verecek.

Protokollerdeki farklılık ise şöyle:

Birinci protokolde "... gerekirse yüzde 20 Turgay Ciner'e ortaklık verilebilir" (Ciner bu protokolden çok sonra haberi olduğunu ve teklifi reddettiğini söyledi.) denilirken, ikinci protokol çalışanlara yüzde 20 verileceğini öngörüyor. Bu tip bir radikal değişikliğin bir gün içinde olması kolay mı? Bu farklılık bile protokol tarihlerinde şüphe yaratıyor.

Birinci protokolde, Doğan tüm olanaklarıyla teminat ve kefalet vermeyi kabul ederken, ikinci protokolde sadece Yaysat ve Bimaş'ın kefalet vereceğini belirtiyor. Bu değişiklik çok önemli.

Çünkü, Bilgin, Sabah gazetesinin yarısını, yönetimiyle birlikte en büyük rakibine devrederken güvendiği nokta şu olmalıydı:

Devlete olan borçlar ödenecek. Eğer teminat eksiği kalırsa, Doğan Holding tüm olanaklarıyla devlete "Ben her şeyim ile kefilim" diyecek. (Doğan, BDDK ile görüşmelere katılmasına rağmen, hiçbir zaman teminat vermedi.)

İkinci protokolde durum değişiyor. Yine ortak bir şirket kuruluyor. Bu kez Yeni Sabah'ın yüzde 20'si çalışanlara (Muhtemelen Zafer Mutlu ve ekibine) veriliyor. Doğan yüzde 40 hisse sahibi olarak geri çekiliyor. Yönetim Bilgin'e bırakılıyor ama eğer devlet Doğan'dan kefalet isterse, (Yaysat ve Bimaş) yönetim tekrar Doğan'a geçiyor.

Yani ikinci protokolde Dinç Bilgin bu kez gazetesinin çoğunluk hissesini kaybederken, Doğan'ın devlete vereceği teminat miktarı sınırlanıyor. Bir patron, en yakın çalışma arkadaşlarının ihaneti olarak algılayabileceği (yüzde 20 hisse devri) bir değişikliğe, bir gün sonra nasıl imza atabilir? Üstelik, Dinç Bilgin, birinci protokolün şartlarını dikkate alarak, Mehmet Emin Karamehmet ile yaptığı anlaşmayı bozuyor. Bilgin, elinin kısmen daha güçlü olduğu bir dönemde, aleyhine olan ikinci protokolü nasıl imzalar? Acaba ikinci protokol, Dinç Bilgin'in ne bileyim örneğin hapiste olduğu (Nisan 2001- Şubat 2002) bir dönemde, geçmiş tarih konularak imzalanmış olabilir mi? Dedim ya benimkisi bir şüphe...Yanıtlarını Doğan ve Bilgin biliyor.

Sabah'ın ölüm fermanına rağmen yeniden dirilişinin hikâyesini yazmaya devam edeceğim.