BIST 9.420
DOLAR 34,35
EURO 36,36
ALTIN 2.837,59
HABER /  GÜNCEL

Doğal gazın hiç bilmediğiniz faydası

Kullanılmaya başlandığı günden bu yana insan hayatında bir çok kolaylık ve rahatlık getiren doğal gazın hiç bilinmeyen bir faydası da bilims...

Abone ol

Kullanılmaya başlandığı günden bu yana insan hayatında bir çok kolaylık ve rahatlık getiren doğal gazın hiç bilinmeyen bir faydası da bilimsel araştırmayla gün yüzüne çıktı. Ecdat hatırası tarihi eserler kömürün yanmasıyla ortaya çıkan kükürtdioksit gazı ve beraberinde yağan asit yağmurlarından artık etkilenmiyor.
Türkiye’de son 10 yılda giderek yaygınlaşan doğal gaz, vatandaşların hayatını kolaylaştırırken, sağlıktan, ekonomiye kadar bir alanda katkı sağlıyor. Doğal gazın hiç bilinmeyen bir yönü ise bilimsel araştırma ile gün yüzüne çıktı. Doğal gazdan önce kullanılan kömürün içinde bulunan kükürt yandığı zaman kükürtdioksite dönüşerek sülfürik asit oluşturuyor. Havaya karışan sülfürik asit şehrin üzerine yağarak hem tarihi eserlere hem de doğal güzelliklere zarar veriyor. Sülfürik asidin mermer üzerinde kolayca yıkıcı faaliyetlerine geçmesi, çoğu mermer yapılar olan tarihi eserlerimize tahribat veriyor. Bununla birlikte doğal gazın gelmesiyle hava kirliğinde de belirgin şekilde azalmalar görüldü.

“SÜLFÜRİK ASİT TARİHİ ESERLERİ TAHRİP EDER”
Konuya ışık tutan Boğaziçi Üniversitesi Çevre Bilimleri Enstitüsü Müdürü Prof. Orhan Yenigün, doğal gazla beraber şehirlerde hava kirliğinin azaldığını ve bununla birlikte tarihi eserlerin de kömürün zararlı gazlarından korunduğunu belirterek, “Bilindiği üzere kömürde bulunan kükürt yandığı zaman kükürtdioksit oluyor. Kükürtdioksit de sülfürik asidin ana bileşenidir. Suyla karıştığı zaman veya atmosferdeki bazı reaksiyonlarla kükürtdioksit sülfürik aside dönüşüyor. Asitlik yağmur şeklinde şehrin üzerine yağıyor. Bu yağmur ormanlara yağdığı ormanlara zarar veriyor, kentin üzerine yağdığı zaman ise özellikle hemen reaksiyona girebileceği tür mermerden yapılmış büyük heykeller, bina süslemeler gibi tarihi eserleri zaman içinde çok tahrip etmiştir. Bu sadece bizde değil birçok Avrupa ülkesinde görülmüş bir şey. İkinci Dünya Savaşı öncesi hatta 50’lilere kadar çok ciddi hava kirliği sorunları Avrupa’nın büyük kentlerinde ve Amerika’da da yaşanıyordu tabi. Textbooklara bakarsanız bazı tahrip olmuş tarihi eserlerin 30 sene önceki hali bugünkü halinin fotoğraf karşılaştırmasında eserin nasıl aşındığını, yüzünün tanınmaz hale geldiğini gösteren bu tür fotoğrafların saklanmış olduğunu biliyoruz. Türkiye’de özellikle İstanbul’da belki Bursa, Edirne gibi diğer tarihi şehirlerimizde de zaman içerisinde kükürtdioksitin etkisiyle tarihi eser cami, çeşme ve yapılarda tahribatlar olmuştur. Fakat kayıtlarda bunu göremiyoruz. Bu konunun uzmanları bu konuyla ilgilenebilir. Onlar belki bu söylediklerimi teyit edebilirler" şeklinde konuştu.

“HAVADAKİ KÜKÜRT ORANI AZALDI”
Artık doğal gaza geçildiğini ve doğal gazla beraber sülfürik asit tehlikesinin ortadan kalktığını ifade eden Yenigün, “Soluduğumuz havadaki kükürt oranı da azaldı. Aynı zamanda doğal gaz daha az partikül madde üretilir. Kömürün büyük kısmı yanmaz tür kül olduğu için zaman zaman bacalardan savrulup şehrin üzerine kabus gibi çökerdi. O dönemlerde şehirlerin sabah ve akşam saatlerinde hafif sisli gibi olmasının nedenlerinden en önemlisidir. Doğal gazda bu da kalktı. Bugün İstanbul’a baktığımız zaman kışı ancak trafik kaynaklı kirlilik görülüyor. Hava rüzgarlı olduğu zaman solunulabilir oluyor. Doğal gazın hayatımızdaki olumlu etkisi tartışılmaz. Bunun bütün Türkiye’ye yayılması lazım” diye konuştu.
(İHA)