Doğa, ekolojik denge içinde kendini yeniliyor. Bunun ekonomik getirisi tahmin edilenden daha fazla.
Abone olDoğanın, yeryüzündeki ekolojik denge içinde kendi kendine yaptığı ''ayrıştırma, arıtma, depolama ve temizleme'' gibi ekolojik olayların yıllık bedeli 35 trilyon doları buluyor.
ODTÜ Biyoloji Bölümü Öğretim Üyesi ve Kuş Araştırmaları Derneği Genel Başkanı Prof. Dr. Can Bilgin, AA muhabirine yaptığı açıklamada, insanlığın, doğanın verdiği bu hizmeti kendi başına gerçekleştirmesinin imkansız olduğunu söyledi. Ekolojik hizmetin, işlevini örneklerle anlatan Bilgin, doğaya bırakılan herhangi bir atığın, ''çürüme'' denilen fonksiyonla ortadan kaldırıldığını, bu olayı mikropların gerçekleştirdiğini söyledi. Arıtma mühendisliğinin temel işlevinin, bu mikropların yaşabilecekleri yapıları oluşturabilmek olduğuna işaret eden Bilgin, arıtma tesislerinde de bu mikropların başrolde olduğunu anlattı. Sulak alanların kenarında bulunan sazlıkların da ayrıştırma işlevi yaptığını anlatan Bilgin, sazlıkların, çevreden sulak alana ulaşan azotu bünyelerine alarak ayrıştırdığını, fazla azotu atmosfere saldığını ifade etti. Sulak alanların temel işlevlerinden bir diğerinin ise ''sel kontrolü'' olduğunu ifade eden Bilgin, şöyle devam etti:
''Mesela, Antakya'da son 10 yılda en az iki kere ölümcül sonuçlar yaratan sel oldu. En önemli nedenlerden bir tanesi Amik Gölü'nün kurutularak ortadan kaldırılması. Amik Gölü, tam anlamıyla tampon görevi yapıyordu. Fazla su geldiği zaman doğrudan Antakya'ya akmıyor, gölde depolama yapılıyor, yavaşlıyordu. Oysa, gölün kurutulmasının ardından çevreden gelen su direkt Antakya'ya inebiliyor. Yine mikroklimayla ilgili problemler de yaşanıyor. Örneğin, Avlan Gölü, etrafındaki elma üreticilerine daha fazla alan açılması için kurutuldu. Ancak sonra anlaşıldı ki oradaki elmaların lezzetini gölden yükselen ve bahçelerin üzerine yağan bir çiğ sağlıyor. Üretici, şimdi orada yeniden göl oluşturulması için çabalıyor.''
Bilgin, sulak alanların bir diğer işlevinin ise ''yeraltı suyu depolaması'' olduğuna işaret ederek, dünyada yeraltı suyu rezervlerinin giderek azaldığına dikkati çekti. Sulak alanların kurutulması sonucu yeraltı sularının depolanmadan direkt yer katmanlarına aktığını ve orada kaybolduğunu anlatan Bilgin, ''Anadolu'da eskiden 20 metreden su çıkıyordu. Şimdi 100 metreye kadar kazılıyor yine de su zor bulunuyor'' diye konuştu.
AVCI BÖCEKLER
İnsanoğlunun, uygarlığını, hayvanların ve bitkilerin evcilleştirilmiş formları üzerine kurduğunu belirten Bilgin, bitkilerde meydana gelen birçok rahatsızlığın, bunların hala doğada bulunan ataları incelenerek giderildiğini anlattı. Laboratuar ortamlarında üretilen ''biyolojik böceklere'' de değinen Bilgin, Çevre ve Orman Bakanlığı Orman Genel Müdürlüğü laboratuvarlarında üretilen, bitki örtüsüne zarar veren böcekleri yiyerek üremelerini engelleyen, ''Calosoma'' adlı böceğin, Kızılcahamam ormanında doğaya bırakıldığını anımsattı. Bakanlığın, bu yönde birçok uygulaması olduğunu ifade eden Bilgin, Doğu Karadeniz'deki ladin ormanlarında da benzer bir çalışmanın gerçekleştirildiğini anlattı.
Bilgin, uğur böceklerinin de yaprak zararlılarının yok edilmesinde kullanıldığını söyledi. Böceklerin, tarımda da kullanıldığını ifade eden Bilgin, ''Tozlaşma denilen olayda böcekler kullanıyor. Seralarda 'arı domatesleri' de bu yöntemle üretiliyor. Seradaki arılar burada tozlaşmayı sağlıyor ve domateslerin çoğalmasına katkıda bulunuyor'' dedi. Doğanın ekolojik denge içinde kendi kendine yaptığı ''ayrıştırma, arıtma, depolama ve temizleme'' olaylarının insanlığa yıllık 35 trilyon dolar kazandırdığını vurgulayan Bilgin, ''İnsanoğlu, doğanın verdiği ekolojik hizmetin büyüklüğünün farkında değil. Yaşanabilir bir dünya için bu ekolojik hizmetlere çok ihtiyacımız var'' dedi.