Doç. Dr. Fatih Doğrucan: Türkçe dışarıdan kelime almakla bozulmuyor kendini geliştiriyor
Türkçeyi felsefe metotlarıyla inceleyen Akdeniz Üniversitesi öğretim üyesi Doç. Dr. Fatih Doğrucan yaklaşık 20 yıl süren çalışmaları sonrasında elde ettiği verileri Medeniyet Dili Olarak Türkçe kitabında topladı.
Abone olYola arı ve duru bir Türkçe iddiası ile çıktıklarını ifade eden Doç. Dr. Doğrucan “ Yaptığımız incelemeler sonucunda arı ve duru Türkçe’nin mümkün olmadığını ama bu kadar değişime rağmen Türkçenin hala varlığını koruyabilmesinin bazı dinamikleri olduğunu gördük. Göçebe bir millet olan Türk Milleti tarih boyunca farklı medeniyetler ve millet ile temas etmiş, onlardan farklı kelimeler alarak içselleştirmiştir. Aldığı kelimeler Türkçeyi bozmamış aksine güçlendirmiştir, Çünkü Türkler diğer kültürlerden istediği miktarda kelime alsalar da kesinlikle fiiller Türkçe kalmıştır.” dedi.
Felsefeci Doç. Dr. Fatih Doğrucan, yaptığı araştırmada “ Arı ve Duru Türkçe mümkün mü? Türkçe bir medeniyet dilimidir?” sorularına cevap aradı. Türkçeyi felsefe biliminin usulleri ile inceleyen Doğrucan, çalışmalarına devam ederken kanser hastası olduğunu öğrendi. Kitap yazımına devam ederken 5 kez ameliyat oldu, uzun süre kanser tedavisine devam etti. Ancak çalışmalarına devam etti. Kitabının büyük bir kısmını da kemoterapi tedavisi sırasında yazdı.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın Türkçe’nin bilim ve felsefe dili olması ile ilgili başlattığı tartışmaların ardından Türkçeyi felsefe usulü ile inceleyen Doğrucan yaptığı çalışmalarını bir Medeniyet Dili Olarak Türkçe isimli kitabında yayımladı.
Türkçe felsefe
Orta Asya Türk dilleri uzmanlarının da destek verdiği çalışmalar hakkında bilgi veren Doç. Dr. Fatih Doğrucan “ Araştırmalarımıza devam ederken Cumhurbaşkanımız sayın Recep Tayyip Erdoğan’ın Türkçenin felsefe ve bilim dili olması ile ilgili sözleri çalışmalarımıza yeni bir boyut kazandırdı. Merceğimizi farklı noktalara çevirmemizi ve dil çalışmasından daha fazla olarak medeniyet tartışması yapmamızı zaruri kıldı. Böylece Bazen Batıcı bazen de Doğucu tasallut altında kalan Türkçemizin gerçek tespitiyle ilgili çalışmamızı tamamlamamız için motivasyon sağladı. Çalışmalarımızın odağında tamamen felsefeyi hem bir muhakeme hem de yöntem alt yapısı olarak koyduk. Türkçeye sosyolojik, antropolojik ve felsefi açıdan yaklaştık. Tabi Türkçenin dil yapısını inceledik, kelimelerin izini klasik metinlerde sürdük” dedi.
Arı ve duru Türkçe mümkün değil
Yaptıkları araştırmalarda, kesin olarak Türkçe olduğuna inandıkları bazı kelimelerin bile yüz yıllar önce farklı dillerden alındığını ya da bunun tam tersi olarak Türkçe olmadığı düşünülen kelimelerin aslında diğer dillere Türkçeden geçip ondan sonra bizlere geri gelmiş olduğunu gördüklerini ifade eden Doç. Dr. Doğrucan “ Yaptığımız araştırmalarda gördük ki; arı ve duru bir Türkçe, göç sosyolojisi gereğince mümkün değil. Zaten fatih toplumlarda kendini korumak arı-duru bir şeye ihtiyaç duyulmaz. Zaten kültürel örgütlenme baskındır, güçlüdür. Bunun nedeni ise Türk Milletinin göçer sosyolojiye ait bir toplum olması ve binlerce yıldır çok farklı medeniyetler, milletler ve diller ile temas ederek farklı kelimeler alması ve farklı kelimeler vermesi. Böylece her dil Türkçe ile illiyet kurabiliyorken, Türkler de diğer diller ile birlikte bir havzaya girebiliyor. Türkler göç sosyolojisine sahip olduğu için dilleri de göçe uygun olarak şekillenmiş. Diğer dilleri de göç etkinliğince şekillendirmiştir. Nasıl göç sırasında temas edilen toplumlardan alınan yenilikler, teknolojiler ile uygarlığının heybesine katkı yaptıysa temas edilen toplumlardan alınan kelimeler ile dilini de geliştirmiştir” diye konuştu.
Türkçe kendini fiillerle koruyor
Farklı dillerden alınan kelimelerin Türkçe zenginleştirdiğini savunan Doç. Dr. Fatih Doğrucan “ Türkçe mükemmel bir dil yapısına sahip. Farklı dillerden ne kadar kelime alırsa alsın kendini koruyor bozmuyor. Aldığı kelimeler Türkçeyi zenginleştiriyor. Peki Türkçe kendini nasıl koruyor. Bunu fiiller yolu ile yapıyor. Çünkü Türkçe hiçbir durumda fiil almıyor. Bu nedenle de bozulmuyor. Doğu Avrupa dillerinden etkilenen Gagavuzlar ile dilleri Ön Asya dillerinden etkilenen Türkler bin yıldır farklı coğrafyalarda yaşamalarına rağmen birbirleri ile tercümana ihtiyaç duymadan anlaşabiliyorlar. Hangi dilden etkilenirse etkilensin Türkçe’nin fiil almaması nedeni ile fiiller üzerinden birbirlerini anlayabiliyorlar. Göç sosyolojisinde iş hareket, oluş önemlidir ve fiiller ise iş hareket oluş bildirir. Türkler fiilleri yani eylemleri Türkçe olarak kullanmıştır. Ayrıca bir fiil ile zaten tek başına cümle bile kurabiliyorsunuz. Örneğin seviyorum derken, şahıs ekleri zaman ekleri hepsi için, anlamlı bir cümle ile karşı karşıyasınız ki, bu durum Türklerin hızlı iletişim ve mantık sürecini en yetkin kullanabildikleri askeri kazanımları açıklamaktadır. Çünkü vasıflar, toplumsal karakterler, düşünceden, düşünce ise dilden bağımsız değildir” dedi.
Türkçe’nin dünyadaki en önemli felsefe dillerinden biri olduğunu belirten Doç. Dr. Doğrucan “ Türkçe matematiksel bir yapıya sahip. Yani mantık temelli bir dil. Felsefe ise mantık üzerine kuruldu. Matametiksel bir dil olan Türkçenin dünyadaki en önemli felsefe dillerinden biri olduğunu inkar etmek mümkün değildir. Türkçe matematiksel yapısı ile aynı zamanda bilim dilidir, sanat dilidir. Kitabımız detaylı açıklıyor” şeklinde konuştu.