BIST 8.664
DOLAR 34,34
EURO 37,40
ALTIN 3.019,87
HABER /  GÜNCEL

Dizileri kitaplarını sollayıp geçti

Senaryo yazarı Sulhi Dölek'in ölümünden sonra yapılan haberlerde can verdiği dizilerin kitaplarının önüne geçmesi Hürriyet yazarı Doğan Hızlan'ı üzdü

Abone ol

Doğan Hızlan, Sulhi Dölek'in bu yönüyle de anılması gerektiğini ve kitaplarının unutulmamasını istedi. SULHİ DÖLEK, iyi bir mizah ve dizi yazarıydı. Ölümünden sonra yayınlanan haberde, başarılı televizyon dizilerinin adı kitaplarının önüne geçti. Süper Baba, İkinci Bahar, Unutma Beni, Yabancı Damat. Bir edebiyatçının dizi yazmasının, televizyona kalite getirdiğini, edebiyatın tadının o dizilerde hissedildiğini, onun yazdıklarında görmüşsünüzdür. O bir mizah yazarı değil de sadece senarist olsaydı, dizilerin bu kadar başarı kazanacağını sanmıyorum. Edebiyatın gücü, her alanda kendini kanıtlar. Mizahın modern anlayışını, popüler yanını, kitlelere dönük yönünü kitaplarına yansıtmıştı. Romanlarında, öykülerinde mizahın ince eleştirisi, toplumsal yergi öne çıktı. Çoğunlukla kara mizaha dönüşen öyküleri, onun edebi özelliğinin anılması gereken yönleri. Kişilerini; günlük yaşamın içinden, değişik sınıflardan seçerek, toplumumuzun zengin bir panoramasını çizdi. Hüzün ile kahkaha çoğunlukla onun eserlerinde bir arada varoldu. KİTAPLARINDA NE ANLATMIŞTI? KÜÇÜK Günahlar Sokağı’nda; çoğumuzun tanık olduğu bir sokakta, masum tutkular, küçük günahlar, sıcak, içten ilişkiler vardı. Her biri çok seveceğimiz, günahlarını bağışlayacağımız insanlar. Aynalar, 1994 Yunus Nadi Öykü Ödülü’nü aldı. Aynaya baktığımızda ne görürüz? Kendimizi demek yeterli mi? Sorduğunuz soruların her zaman yanıtını alamıyorsunuz... Habis’in Serüvenleri’nde, bir habisin günümüzün kötüleri/kötülükleri yanında hiç kaldığını görüyorsunuz. Kahramanı için şöyle deniyor: ‘Kötülüğün şiirini yazıyor.’ Truva Atı’nı bilirsiniz ama romanında Sulhi Dölek, Truva Katırı’nı anlatıyor. Bir bürokratın itiraflarını, dürüstlerin yok edilmesini hem gülerek hem hüzünlenerek okuyacağınız kitabı. Geç Başlayan Yargılama; toplumsal durumlarla aramızdaki bireysel kavgayı, ilişkileri nasıl düzenlerizin romanı. Teslim Ol Küçük için Necati Güngör şöyle yazıyor: ‘Tarihsel bir kesit çerçevesinde, yok olan eski yerine hiçbir şey konulamayan, geleceğin karanlıkta kaldığı yeniyi anlatmayı amaçlıyor yazar. Savrulan bir toplum, tükenen değerler, yarınsız insanlar, anlamı çözüme kavuşmamış bir yaşam... Ayrıntılar inandırıcı. Dil ustalığı kendini duyumsatıyor.’ Benim de sevdiğim romanlarından Korugan için Selim İleri’nin yazdıklarına katılıyorum: ‘Korugan, son yıllarda pek yaygınlaşan ‘Türkiye kurtarıcısı’ romanlardan değil. Alabildiğine alçakgönüllü, alabildiğine esnek bakışlı. Ama gerçek bir edebiyat ürününün taşıması gereken her şeyi, aynı alçakgönüllülük içinde sergiliyor.’ * * * ARTIK o da kitaplarında yaşayacak. Bizi gülümsetecek, hüzünlendirecek. Meğer bu sonbahar onun ikinci baharı değil, sonuncu sonbaharıymış. Ama baharları yaşamayı bize kitaplarında bıraktı.