Diyarbakır'da düzenlenen sempozyumda cezaevinde yaşananlar için suç duyurusunda bulunuldu.
Abone ol"Diyarbakır Cezaevi Gerçeğini Araştırma ve Adalet Komisyonu"nca düzenlenen "Türkiye, Diyarbakır Cezaevi Gerçeğiyle Yüzleşiyor" sempozyumu sona erdi.
Diyarbakır Büyükşehir Belediyesi Konferans Salonu'nda gerçekleştirilen ve iki gün süren sempozyum sonunda hazırlanan sonuç bildirgesini, Diyarbakır Cezaevi Gerçeğini Araştırma ve Adalet Komisyonu üyesi ve 78'liler Girişimi Sözcüsü Celalettin Can okudu.
Bildirgede, üç yıl önce "Diyarbakır Askeri Cezaevi Gerçeğini Araştırma ve Adalet Komisyonu"nun kuruluş sürecinin başlatıldığı belirtilerek, şimdiye kadar Şanlıurfa, Gaziantep, Siirt, Hakkari, Mersin, Ankara, İstanbul ve İzmir'in de aralarında bulunduğu çok sayıda il ve ilçede yaşayan Diyarbakır cezaevi kalan 451 kişi ve aileleriyle görüşmeler yapıldığı kaydedildi.
Türkiye'nin 1980 darbesi ile tarihinin en karanlık dönemlerinden birini yaşadığı ifade edilen bildirgede, şu görüşlere yer verildi: "Bu cezaevinde yaşananlar, Türkiye Cumhuriyeti devletinin bir utancıdır. Diyarbakır cezaevinde yaşanan tekil bir olay değil, etnik hınç ve öfkenin askeri bir sistem içerisinde uygulanmasıdır. Uygulanan vahşet ve zulmün amacı aşağılamak, kişisizleştirmek, Kürt kimliğini yok etmek ve Türkleştirmektir.
Sempozyuma katılan hukukçular Diyarbakır'da yaşananların insanlığa karşı işlenmiş bir suç olduğunu konusunda görüş birliğine vardı. Başta dinlenen tanıklar olmak üzere, tüm mağdurlar, özel konumlarını, şikayetlerini koğuşlarını ve bildiği görevlilerin kimliklerini açıklayarak faillerin tespiti ve cezalandırılması için Diyarbakır Cumhuriyet Savcılığına başvurmalıdır.
TBMM'de Diyarbakır Cezaevi Gerçeğini Araştırma Komisyonu kurulması sağlanmalıdır. Komisyona Diyarbakır Cezaevi Gerçeğini Araştırma ve Adalet Komisyonun elinde bulunan tüm belgeler verilmeli. Faillerin kim olduğunun mümkün olan en geniş inceleme sonucunda tespiti sağlanmalıdır. Meclis Araştırma Komisyonunda mağdurların tanık olması sağlanmalıdır.
Meclis Araştırma Komisyonu, raporunu yasal süresi içerisinde tamamlamalı ve rapor TBMM Genel Kurulunda genel görüşmeye açılmalıdır. Meclis Araştırma komisyonu raporundan hareketle TBMM İnsan Hakları İnceleme Komisyonuna yapılacak başvurularla mağdurların zararlarının devlet tarafından giderilmesi talep edilmelidir.
Diyarbakır Sıkıyönetim Komutanlığının kapsadığı illerdeki baroların genel kurullarında karar alarak, Diyarbakır cezaevi ile ilgili bilgi ve belgelerin bir araya getirilmesi sağlanmalıdır. Diyarbakır cezaevinin bir utanç, yüzleşme ve insan hakları müzesine dönüştürülmesi için başlatılan kampanyalar artırılmalı, ulusal ve uluslararası düzeyde bir projenin gerçekleştirilmesi için konunun ilgililerine çağrı yapılmalıdır.
Diyarbakır cezaevinde yaşananların tüm Türkiye ve dünya tarafından bilinmesi, buradan hareketle kamuoyunun ve medyanın konuya ilişkin duyarlılığını artırmak amacıyla yapılan kayıtların gezici bir sergiye dönüştürülmeli ve bu sergi kent kent gezdirilmelidir."
Daha sonra, Diyarbakır cezaevinde kendilerini yakan Ferhat Kurtay, Necmi Öner, Eşref Aynık ve Mahmut Zengin'in resimlerinin bulunduğu çerçevelere sarılan bezler yakıldı.