Ali Bardakoğlu, kadınların ezilmesinin İslamiyet'ten değil geleneklerimizden kaynaklandığını söyledi.
Abone olKadın-erkek ayrımı bizim kafamızda
Bardakoğlu, "Kadın hakları, İslam dünyasının yumuşak karnı. Kadını ikinci sınıf görme anlayışı geleneğimizde, kültürümüzde var. Namaz kılıp kılmama, başını örtüp örtmeme dindarlık derecesiyle alakalıdır" dedi
Önder Yılmaz - Ankara
Diyanet İşleri Başkanı Prof. Dr. Ali Bardakoğlu, "Kadın haklarının İslam dünyasının yumuşak karnı olduğunu" söyledi. "İslam dini, insanı kadın-erkek diye ayırmaz. Ayrım bizim kafamızdadır" diyen Bardakoğlu, ataerkil yapının kadın hakları sorununu belirginleştirdiğini vurguladı.
Siyasete yanıt yok
Bardakoğlu, TBMM Başkanı Bülent Arınç'ın "Laiklik yeniden tanımlanmalı" çıkışıyla başlayan, 9. Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel'in türbanla okumak isteyenler için "Suudi Arabistan'a gitsinler" açıklamasıyla doruğa çıkan tartışmaların ardından Milliyet'e değerlendirmelerde bulundu. "Açıklamalarının herhangi bir siyasetçiye yanıt olmadığını" vurgulayan Bardakoğlu, "Sözümüz kitabın ortasından olur" dedi. Bardakoğlu şöyle konuştu: "Türkiye'de 'laiklik olsun mu, olmasın mı, iyi mi kötü mü?' tartışması artık sona erdi. Türkiye'de laiklik artık oturmuş ve benimsenmiştir.
Şu andaki tartışmalar, laiklik nasıl yorumlanırsa insanımız daha mutlu olur tartışmasıdır. Cumhuriyet tarihimizde bu ilkeyle din adamlarının bir sorunu olmadı. Laiklik ilkesi ile sorunlu din görevlimiz yok."
Diyanet'in tanımı
Laikliği nasıl tanımladıklarına ilişkin soruya, "Din adamlarının siyasete, devletin işleyişine müdahil olmaması, siyasetin de dine müdahalesinin olmamasıdır" yanıtını veren Bardakoğlu bu uygulamanın Cumhuriyet rejimiyle başladığını söyledi. Bardakoğlu, şöyle devam etti:
"Biz bu uzlaşıda hemfikir olduk. Diyanet, laiklik ilkesi doğrultusunda İslam dinini, inanç, ibadet ve ahlak esaslarını anlatacak. Din hükümlerinin anlatılmasının kanunla, mevzuatla, Anayasa ile çelişen bir tarafı yok. Namaz kılmak isteyenlerin camiye gitmesi, namazını kılması hiçbir şeyle çelişmiyor.
Bunların kanunla yapılması söz konusu değil. Siyasetin dini kullanması doğru bulunmuyor. Bunun yanlışlığını gördük, hâlâ görmekteyiz.
Laikliğin entelektüel düzeyde tartışılması yararlı. Yeter ki insanlar iç dünyalarında farklı fikirlerini iç oluşuma, tepkiye hınca dönüştürmesin."
Türban ve bazı yerlerde kadınların harem-selamlık oturtulması konusundaki sorulara da yanıt veren Bardakoğlu, "Kadın haklarının İslam dünyasının çok önemli sorunu ve yumuşak karnı olduğunu" belirterek şunları söyledi:
Özgür iradeye bırakın
"İslam dini, insanı kadın-erkek diye ayırmaz. Ayrım bizim kafamızdadır. Kadını ikinci sınıf görme anlayışı bizim geleneğimizde, kültürümüzde, içinde yaşadığımız şartlarda yatar. Ataerkil yapı, geleneksel alışkanlıklar kadın hakları sorununu bizde belirgin hale getirmiştir.
Camide erkeklerle kadınların ayrı saflarda namaz kılması dini gerekliliktir. Bundan sonraki kısmı kadınların erkeklerin özgür iradelerine bırakmak lazım."
Atatürkçülük ortak mutabakat
İslam dinini üç ayağa oturttuklarını vurgulayan Bardakoğlu, şunları söyledi: "Birinci ayak; dinin ana kaynağı Kuran ve sünnettir. İkincisi; cumhuriyetin temel ilkeleri, laiklik, Atatürkçülük, bizim hep göz önünde bulundurduğumuz toplumun ortak mutabakatıdır. Üçüncüsü; göz ardı edemeyeceğimiz realite olan çağdaş dünyanın birikimi, donanımıdır."
Bardakoğlu, türban konusunda da şöyle konuştu: "14 asırdır kadınların örtünmesi dini gerekliliktir. Bir kimsenin Müslüman sayılması için dinin gereklerini yerine getirip getirmemesi ön şart değildir. 'Ben Müslümanım' demesi yeterlidir. Namaz kılıp kılmaması, başını örtüp örtmemesi dindarlık pratiği ve derecesiyle alakalı bir husustur, Müslüman sayılmanın ön şartı değildir.