Diyanet İşleri Başkanlığı cemevlerinin açılmasına karşı. Cemevlerininin camilere alternatif olmadığını belirten Diyanet açıklamasında şu görüşlere yer verdi.
Abone olDiyanet İşleri Başkanlığı'ndan yapılan açıklamada, başkanlığın, cemevlerini özgün, kültürel ve mistik kimliği, misyonu bulunan ve korunması gereken bir zenginlik olarak gördüğü belirtilerek, ''Ancak böyle bir bakış açısı cemevlerini caminin alternatifi ve muadili bir ibadethane olarak görmeyi haklı kılmaz'' denildi. Diyanet İşleri Başkanlığı'ndan yapılan yazılı açıklamada, başkanlığın kurulduğu günden beri üstlendiği kamu hizmetini laiklik ilkesi doğrultusunda vatandaşlık esasına göre yerine getirdiği, bunun için de mezhep, meşrep, tarikat, alevi, Sünni ve benzeri hiçbir ayırım yapmadan Müslümanlık üst kimliği altında herkesi içine alacak bir şekilde, sağlıklı ve bilimsel bilgi ışığında yasaların kendisine verdiği görevi sürdürdüğü kaydedildi. Diyanet İşleri Başkanlığı'nın, laiklik ve vatandaşlık esasına göre yapılanan ve hizmet sunan bir kamu kurumu olduğu için İslam içi oluşum ve grupların hepsine, aralarında bir değerlendirme ve karşılaştırma yapmaksızın eşit mesafede durmaya ve bütün vatandaşlarımıza İslam dini konusunda sağlıklı ve istikrarlı, toplumsal birlik ve bütünlüğü sağlayıcı bir hizmet sunmaya özen gösterdiği belirtilen açıklamada, ''Başkanlığımız kültürel kimliğimizin önemli bir parçası olan ve ülkemizin sosyal, kültürel ve tarihi yapısının oluşumunda vazgeçilmez bir yere sahip bulunan Alevilik, Bektaşilik gibi inanç gruplarını İslam içi oluşumlar ve İslam'ın tarihi süreçte ortaya çıkmış zenginlikleri olarak gördüğünü, Başkanlığın Sünni bir kurum ve kuruluş olmadığını ve bu yönde bir hizmet politikasına sahip bulunmadığını çeşitli vesilelerle sıkça beyan etmiştir ve etmektedir'' denildi. ''İSLAM DİNİNİN İBADETHANESİ CAMİDİR'' Açıklamada, şunlar kaydedildi: ''Başkanlığımız, cemevlerini de özgün, kültürel ve mistik kimliği ve misyonu bulunan ve korunması gereken bir zenginlik olarak görmektedir. Ancak böyle bir bakış açısı cemevlerini caminin alternatifi ve muadili bir ibadethane olarak görmeyi haklı kılmaz. Cemevlerinin camilerin muadili bir ibadethane olup olmadığı meselesi, Aleviliğin İslam'dan ayrı, başlı başına bir din olup olmadığıyla ilgili bir meseledir. İslam dininin ibadethanesi camidir. Alevi-Bektaşi vatandaşlarımızın Kur'an'dan başka bir kutsal kitabı ve Hz. Muhammed'den gayri bir peygamberi olmadığı için Alevilik, ayrıntıda nasıl tanımlanırsa tanımlansın, İslam içi bir inanç ve dini anlayıştır. Alevilik-Bektaşilik öğretisinin kurucu ve saygın şahsiyetlerinin yazılı eserlerinde, nefeslerinde ve şiirlerinde bu böyle ifade edildiği gibi tarihsel realite de bunu göstermektedir. Alevi vatandaşlarımızın kahir ekseriyetinin düşüncesi de böyledir. Bu nedenle cemevleri, İslam'ın on dört asırlık teori ve pratiğinde hiçbir zaman camilerin alternatifi ve muadili olmamıştır. Çünkü cami, belli bir mezhebin, namaz kılanların ve camiye gelenlerin değil, mezhebi, meşrebi, tarikat ve inanç grubu, dini pratiği ne olursa olsun bütün Müslümanların ortak mabedidir. Bu konuda bugüne kadar herhangi bir tereddüt ve şüphe ortaya çıkmamıştır. Bir dinin mabediyle o dine dair ilmi, ahlaki, kültürel ve benzeri faaliyetlerin gerçekleştirildiği mekanları birbirine karıştırmamak gerekir. Alevilik, İslam kültürünün bütününden ayrışan değil, onu tamamlayan bir unsurudur. Alevi-Bektaşi kültür ve geleneğinde dergah, tekke, zaviye ve niyaz evi olarak tanımlanan bugünkü cemevlerinin ısrarla cami, kilise ve sinagog gibi birer mabet olarak gösterilmeye çalışılması tarihi tecrübeye ve bilimsel kriterlere aykırıdır. Daha da önemlisi böyle bir yaklaşım milli birlik ve bütünlüğümüzü tehdit eden bir ayrıştırmaya da zemin hazırlayıcı mahiyette bir girişimdir.'' ''AYRIŞMA DEĞİL, ORTAK PAYDA'' Bugünlerde ülkenin dini ve milli değerleri etrafında bütünleşmeye daha çok ihtiyacı bulunduğu, bunun için de Diyanet İşleri Başkanlığı'nın, dindarlık tarzı, dinin inanış ve pratiklerdeki farklılığı ne olursa olsun ülke insanının tamamını kucaklayıcı bir hizmet ve bilgi politikası izlemeye özen gösterdiği, ayrışmayı değil ortak paydaları öne çıkarmaya gayret ettiği belirtildi. Açıklamada, son zamanlarda Alevi vatandaşlarla Diyanet İşleri Başkanlığı arasındaki olumlu ilişkilerin giderek arttığı ve bu olumlu ilişkilerin ülkede birlik ve dirliğin tesisine ayrı bir katkı sağlamaya, ülkenin sosyal ve kültürel hayatına ayrı bir anlam kazandırmaya başladığını ifade edilerek, ''Basımınızın da bu duyarlılığa sahip olduğuna ve bu yöndeki çabalarımıza destek vereceğine inanmaktayız'' denildi.