Türkye Ekonomik ve Sosyal Etüdler Vakfı'nca (TESEV) Diyanet İşleri Başkanlığı hakkında yapılan araştırma çok çarpıcı sonuçları beraberinde getirdi. İşte rapordan ayrıntılar.
Abone olTürkiye Ekonomik ve Sosyal Etüdler Vakfı'nca (TESEV) yaptırılan araştırmada, ''Diyanet İşleri Başkanlığı'nın özerk olması konusunda genel bir görüş birliği bulunduğu, ancak Diyanet İşleri Başkanlığı'nın lağv edilip din hizmetlerinin cemaatlere bırakılması önerisinin taraftar toplamadığı'' belirlendi. TESEV'in gazeteci-yazar Ruşen Çakır ve araştırmacı İrfan Bozan'a yaptırdığı ''Sivil, Şeffaf ve Demokratik Bir Diyanet İşleri Başkanlığı Mümkün mü?'' konulu araştırmanın sonuçları, Conrad Oteli'nde düzenlenen basın toplantısıyla açıklandı. TESEV Yönetim Kurulu Başkanı Can Paker, ''Türkiye'de din-devlet ilişkileri ve Diyanet İşleri Başkanlığı'' konusunun ele alındığı araştırmanın, önemli bir doküman ve bilgi kaynağı niteliğinde olduğunu söyledi. Paker, araştırma ile tabu olarak görülen pek çok konunun tartışılmasını amaçladıklarını anlatarak, ''araştırma sonunda tabuların yıkılarak, bunların tartışılmasıyla Türkiye'ye özgü bir yol bulunacağına inandığını'' kaydetti. Gazeteci-yazar Çakır da araştırmada Diyanet kurumunu ele aldıklarını dile getirerek, ''Diyanet İşleri Başkanlığı'nın da sivil bir ortamda art niyetsiz olarak yürütülen bu araştırmadan memnuniyet duyduğunu ve kendilerine yardımcı olduklarını'' bildirdi. Araştırmacı Bozan ise 4 bölümden oluşan araştırmanın toplam 372 sayfa tuttuğunu, görüşülen kişi ve kurumlar arasında Diyanet'te örgütlü 3 sendika, hayatta olan 6 Diyanet İşleri Başkanı, 2 eski başbakan, Diyanet'ten sorumlu 3 bakan, AK Parti ve CHP'den 8 milletvekili, 3 Sünni cemaat, 11 Alevi derneği ve vakfı, 3 Alevi yazar, 7 sivil toplum kuruluşu, 18 gazeteci ve 16 bilimadamı bulunduğunu söyledi. Bozan, ''saha araştırması'' bölümünün Adana, Ankara, Aydın, Bursa, Diyarbakır, Erzurum, İstanbul, Kayseri ve Samsun ile Almanya'nın Köln ve Berlin kentlerinden 89 erkek din görevlisi, 94 erkek cami cemaati, 19 yönetici, 9 kadın din görevlisi ve 18 dindar kadın olmak üzere toplam 229 kişiyle, 25 sorunun yanıtlarının alındığı röportajlarla gerçekleştirildiğini kaydetti. ARAŞTIRMA SONUÇLARI TESEV'in açıkladığı ''Sivil, Şeffaf ve Demokratik Bir Diyanet İşleri Başkanlığı Mümkün mü?'' konulu araştırmadan derlenen bazı sonuçlar şöyle: ''-Türkiye'de 76 bin 445 caminin 23 bin 542'sinde Diyanet görevlisi yok. -Camiye devam eden vatandaşlar, Türkiye'deki din adamlarının daha saygın olmasını istiyor. Din adamları, cemaat gözünde ''pasif'' bir imaja sahip. -Diyanet Vakfı ve baz istasyonları gelirlerinin harcamaları şeffaf değil. -Camilere sadece yaşlılar gitmiyor, özellikle son dönemde gençlerin sayısında artış var. -Dindarlar, artık daha fazla okuyarak, sorgulayarak iman ediyor ve ibadetlerini yapıyor. Bazı din görevlileri, cemaatlerinin seviyelerine erişmede zorlanıyor. -İmam hatip liseleri ve ilahiyat fakültelerindeki kalite düşüşü, nitelikli din görevlisi kadrolarının yetişmesine engel oluyor. -Diyanet, çok büyük ölçüde erkeklere hizmet veriyor. Kadınlara daha çok dini cemaatler hizmet götürüyor. AB'DEN YANA -Cami cemaati ve din görevlileri, 'siyasetçilerin Diyanet'e müdahale ettiği' konusunda hemfikir. Din görevlileri, 'bu müdahalenin tayin ve atamalarda olduğunu' söylüyor. -'Diyanet'in özerk olması' konusunda cami cemaati ve din görevlileri görüş birliği içinde. 'Başkanın seçimle gelmesi' önerisi ciddi taraftar topluyor. -'Diyanet'in lağv edilip, din hizmetlerinin cemaatlere bırakılması' önerisi, hiçbir şekilde taraftar toplamıyor. -Din görevlilerinin önemli bir bölümü, 'cemaat gerçekliğini yadsımanın mümkün olmadığını, onlarla samimi ancak mesafeli bir ilişkinin kurulması gerektiğini' düşünüyor. -Cami cemaatinden ciddi bir grup, Diyanet'in cemaatleri de denetlemesini istiyor. Bununla birlikte 'zararlı' oluşumlar hakkında da Diyanet'ten görüş bekliyor. -Din görevlileri, Diyanet yöneticileri ve cami cemaati, çoğunlukla Alevi kimliğini tanıma ve Alevilerin Diyanet'te temsil edilmesine karşı. -Kadın din görevlileri Alevilerin Diyanet'te temsiline daha sıcak yaklaşıyor. -Din görevlisi de,cemaat de Avrupa Birliği'nden (AB) yana.'' ÖNERİLER Elde edilen bulgulara göre araştırmada yer verilen çözüm önerilerinden bazıları ise şöyle sıralandı: ''-Diyanet tepeden tırnağa yenilenmeli, topluma açılıp sivilleşmelidir. -STK'ların ve vatandaşların kuruma müdahale etme imkanları sağlanmalıdır. -Özerklik seçeneği başta olmak üzere, tüm olası modeller toplumun tüm kesimlerinin katılımıyla tartışılmalıdır. -Diyanet kurumunun başkanının seçimle işbaşına gelmesi tartışılmalıdır. -Siyasetçiler Diyanet'e müdahaleden vazgeçmelidir. -Diyanet'te ilahiyatçılar dışında da kadrolar istihdam edilmelidir. -Yurtdışına Türkiye'den din görevlisi göndermek yerine, bu ülkelerdeki gençler eğitilip istihdam edilmelidir. -İmam hatip liseleri ve ilahiyat fakülteleri yeniden yapılandırılmalı, eğer bu okullar reforme edilmeyecekse yeni kadrolar yetiştirmek için yeni arayışlara girmek gerekir. -Diyanet erkek kurumu olmaktan çıkarılmalı, kadın çalışan sayısı artırılmalıdır. -Alevilerin farklı eğilimlerinin temsilcileriyle masaya oturulmalı, onlarla ciddi ve sistemli bir diyaloga girip talepleri öğrenilmeli ve bunların nasıl hayata geçirilebileceği üzerinde düşünülmelidir. '-Aleviliğin Diyanet'te temsili talebinin, diğer dini grupların da aynı talebi dile getirmesine yol açacağı' iddiasıyla bir 'bölücülükmüş' gibi gösterilmeye çalışılmasından da vazgeçilmelidir.''