Dışişleri Bakanlığı, Die Welt Gazetesi muhabiri Deniz Yücel’in Türkiye’deki tutukluluğu sırasında işkenceye maruz kaldığı yönündeki ifadelerinin ardından Almanya Dışişleri Bakanlığı sözcüsünün, Türkiye'yi işkenceye karşı Birleşmiş Milletler sözleşmesine sadık kalmaya çağıran açıklamasına tepki gösterdi.
Abone olDışişleri Bakanlığı Sözcüsü Hami Aksoy, "Türkiye’yi karalamaya çalışan bu tür asılsız iddiaların resmi makamlarca ciddiye alınmasını ayrıca manidar buluyoruz" dedi. Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Hami Aksoy, Alman Die Welt Gazetesi muhabiri Deniz Yücel’in Türkiye’deki tutukluluğu sırasında işkenceye maruz kaldığı yönündeki ifadeleri üzerine Almanya Dışişleri Bakanlığı sözcüsünün yaptığı açıklamaya cevap verdi.
Alman Sözcü’nün, Türkiye'yi işkenceye karşı Birleşmiş Milletler sözleşmesine sadık kalmaya çağıran açıklamasının dayanaktan yoksun olduğunu aktaran Aksoy, Türkiye’nin işkenceye ve kötü muameleye karşı Birleşmiş Milletler’in ve Avrupa Konseyi’nin bütün sözleşmelerine taraf olduğunu anımsattı. Türkiye’de kişilerin özgürlüklerinden mahrum bırakıldığı her mekanın uluslararası mekanizmaların denetimine açık olduğunu vurgulayan Aksoy, 'işkenceye karşı sıfır tolerans' politikasının 2003 yılından bu yana titizlikle uygulandığının altını çizdi.
Hiçbir dayanağı bulunmamaktadır
Türkiye’nin her alanda olduğu gibi, işkence ile mücadele konusunda da uluslararası yükümlülüklerine uygun hareket ettiğini aktaran Aksoy, açıklamasında şu ifadelere yer verdi:
"Alman resmi ajansında yayınlanan Almanya Dışişleri Bakanlığı sözcüsünün Türkiye'yi ilgili BM Sözleşmesi'ne sadık kalmaya davet eden açıklamasının hiçbir dayanağı bulunmamaktadır. Zira açıklamaya konu şahsın iddiaları, zamanında ilgili Cumhuriyet Başsavcılığı'nca araştırılmış ve kovuşturmaya yer olmadığına karar verilmiştir. Ülkemiz, tüm işkence ve kötü muamele iddialarını titizlikle soruşturmakta ve bu alandaki şeffaf tutumunu her vesileyle ortaya koymaktadır. İşkence suçunda zamanaşımı da 2013’te kaldırılmıştır. Türkiye’yi karalamaya çalışan bu tür asılsız iddiaların resmi makamlarca ciddiye alınmasını ayrıca manidar buluyoruz."