BIST 9.627
DOLAR 35,20
EURO 36,69
ALTIN 2.955,35
HABER /  GÜNCEL

Dışarda Tekelistanı okudu

Mehmet Ali Ağca 8 gün dışarda kaldı. Bu günlerde Yalçın Küçük'ün Tekelistan kitabını okudu. Tekelistan'da Küçük gizli Sebetaycıları açığa çıkardığını iddia ediyor.

Abone ol

Demirağ, Yargıtay'ın verdiği kararı değerlendirirken, bu davanın siyasallaştırıldığını ve Ağca'nın derhal serbest bırakılması gerektiğini savunarak, böyle bir kararı beklemediklerini öne sürdü.Demirbağ, Ağca'nın tahliye sonrası yeniden cezaevine girmesi ve Yargıtay'ın kararına ilişkin Pendik'te bulunan bürosunda basın toplantısı düzenledi. "BAKAN ÇİÇEK GÖREVİ SUİSTİMAL SUÇU İŞLEDİ" Ağca dosyasının birileri tarafından "siyasallaştırıldığını" savunan Demirbağ, Adalet Bakanı Çiçek'in de bu siyasal tartışmaların içine girdiğini ve Çiçek'in bu konuda Anayasa'ya göre sorumlu olduğunu, en azından ilgili kanun maddeleri gereğince "görevi suiistimal" suçunu işlediği kanaatinde olduğunu ileri sürdü. Konuya ilişkin her türlü yasal başvuruyu bu yapacaklarını kaydeden Demirbağ, Üsküdar 3. Ağır Ceza, Kartal 1. ve 2. Ağır Ceza mahkemelerinin hakim ve savcılarının baskı altına alınmaya lışıldığını, bu konuda da şikayette bulunacaklarını açıkladı. "BÖYLE BİR KARAR BEKLEMİYORDUK, AĞCA FAZLASIYLA BEDEL ÖDEDİ" Ağca'nın teslim olduğunu, kaçmadığını ve kaçmaya da teşebbüs etmediğini savunan Demirbağ, müvekkili Ağca'nın, evde gelişmeleri beklediğini söyledi. "Böyle bir karar beklemiyorduk. Bağımsız Türk mahkemeleri bu konuda karar vermişti" diyen Mustafa Demirbağ, "Hiçbir tartışmaya mahal yoktu. Dün izledik, birileri ahlak sınırlarını zorlayan bir şekilde sevinç naraları atıyordu. Ağca, netice itibariyle cezasını çekti.Fazlasıyla bedelini ödedi. Ağca üzerinde hiç kimsenin ceza boyutunda hiçbir hakkı yoktur. Ama maalesef bu iş birileri tarafından adeta kan davasına dökülmüştür" değerlendirmesinde bulundu. YENİDEN TAHLİYE İSTEDİ Demirbağ, Yargıtay'ın bozma ilamını iyi okumak gerektiğini vurgularken, kararda birçok hukuk öğretisine atıf yapıldığını kaydetti. "Ağca'nın derhal tahliye edilmesi gerekiyor" diyen Demirbağ, Ağca'nın yurtdışında 20 yıl cezaevinde kaldığını, eğer dosyada müvekkilinin yurtdışında hapis yattığına dair belge yoksa bunun sorumlusunun Adalet Bakanı Çiçek olduğunu savundu. Demirbağ, Ağca'nın yurtdışında yattığı 20 yılın bir takım çevrelerce yok sayılmak istendiğini söylerken, Ağca'nın Papa suikastı teşebbüsüne ilişkin İstanbul 6. Ağır Ceza Mahkemesi'nin kararı olduğunu ancak bu kararın da yok sayılmaya çalışıldığını ifade etti. Demirbağ, avukat Turgut Kazan'ın bu dosyaya müdahil olma gibi bir sıfatı bulunmadığını, çünkü infaz müessesesinin devletle hükümlü arasında olduğunu, dolayısıyla sayılan itirazın da usulsüz olduğunu da öne sürdü. "USULSÜZ VE KANUNA AYKIRI İZLENDİ" Mustafa Demirbağ, gazetecilerin, "Ağca, polisler tarafından izleniyor muydu?" sorusunu da "Ağca hür bir insan.Demek ki usulsüz ve kanuna aykırı bir şekilde izliyorlardı"diye yanıtladı. PAPA SUİKASTİ İÇİN TEKRAR YARGILAMA İSTEYECEK Ağca'nın kaldığı evin aile ortamı olduğunu ev sahibinin ise müvekkilinin dostu olduğunu iddia eden Demirbağ, Türkiye'de yapılan yargılama hiçe sayıldığı için Ağca'nın Papa suikastı nedeniyle Türkiye'de tekrar yargılanmasını isteyecekleriniaktardı. Demirbağ, usulsüz işlemler ve bunları yapanlar hakkında suç duyurusunda bulunacaklarını, Bakan dahil, kim olursa olsun, mahkemeleri baskı altına alan, bu konuda yazıyazan, yorum yapan ve görüş beyan edenler hakkında suç duyurusunda bulunacaklarını kaydetti. Ağca'nın İtalya'daki 20yıllık hükümlülük süresinin Türkiye'de sayılıp sayılmayacağıkonusunda bu yaratılan boşluğun doldurulmasına yönelik girişimlerimiz bulunacaklarını kaydetti. TEKELİSTAN'I OKUYORMUŞ İstanbul polisi tarafından eve gidildiğinde "Ben de siz bekliyordum" dediği söylenilen Ağca'nın tahliye kararının bozulduğunu öğrenince şoke olduğunu belirten Demirbağ, Ağca'nın epkisini ise "Hiç beklemiyordu, çok şaşırdı" sözleriyle ifade etti. Demirbağ, müvekkilinin dışarıda olduğu dönemde Yalçın Küçük'ün "Tekelistan" adlı kitabını okuduğunu ve yeni İncilyazdığını belirterek, müvekkilinin Avrupa İnsan Hakları ahkemesi (AİHM)'ne başvurmaya sıcak bakmadığını öne sürdü.