BIST 9.344
DOLAR 34,60
EURO 36,64
ALTIN 2.921,15
HABER /  GÜNCEL

Direnişçiler Atatürk'ü örnek alıyor

Bağımsızlık mücadelesi verdiklerini belirten direnişçiler, Mustafa Kemal Atatürk'ü örnek aldıklarını söylüyorlar.

Abone ol Felluce direnişçileri: Atatürk gibi yapıyoruz

Direnişçiler, kendilerine terörist denmesine karşı çıkıyor ve bunun bir bağımsızlık mücadelesi olduğunu söylüyorlar. İçlerinden biri, ‘Tıpkı Mustafa Kemal Atatürk’ün yaptığı gibi’ diyor.

Hürriyet muhabiri Sebati Karakurt, ABD askerlerine ölümüne direnerek Felluce’ye sokmayan direnişçilerle konuştu. Aralarında mimar, mühendis, subay ve tıp öğrencisi olan direnişçiler, bağımsızlık mücadelesi verdiklerini söyleyip, ‘Tıpkı Mustafa Kemal Atatürk’ün yaptığı gibi’ diyorlar.

Bağdat-Felluce arasında yine bir patlamanın ardından ağır siyah duman yükseliyor. Bir anda trafik tıkanıyor. Tozlu, Bağdat sıcağına dayanamayıp ağır bir küfür patlatıyorum. Yanımdaki araçtan kolunu çıkarmış birinden yanıt geliyor: ‘Türk müsün hayatım?’ Panik halinde ‘Evet, siz?’ diye soruyorum. Gayet güzel bir Türkçe’yle üniversiteyi Türkiye’de okuduğunu söylüyor. Ben de gazeteci olduğumu direnişçilerle görüşmeyi istediğimi söylüyorum. ‘Zor, nereden bulacaksın?’ diyor. Arabadakilerle bir şeyler konuşuyor. ‘Hadi atla’ deyip, yandaki arabayı gösteriyor. Benim arabanın şoförünün ‘Çok tehlikeli’ uyarılarına rağmen, Türkiye’de okumuş Iraklının aracına biniyorum.

RANDEVU VERİYORLAR

ABD’li askerlerin kontrol noktasına gelince, Türkçe konuşan Iraklı, bindiğim aracın sürücüsüne, ‘Yavaşla’ deyip kendisi hızlıca kontrol noktasından geçiyor. Birkaç kilometre sonra buluşuyoruz. İsmini vermiyor. Sık sık Türkleri ve Türkiye’yi çok sevdiğini söylüyor. Kaldığım yeri öğrendikten sonra bana haber vereceğini söylüyor. Bir sonraki gün otelimin biraz ilerisindeki buluşma noktasında birisi el kol işareti yapıyor. Turuncu beyaz eski Volkswagen taksiye biniyorum. Zorlana zorlana İngilizce konuşmaya çalışıyoruz. İki tarafı palmiyeli cennet gibi yerlerden geçerken araca bir kişi daha biniyor. Otobanda ilerlerken tedirginliğimi fark edip Türkçe ‘Meraklanma’ diyor.

İYİ TÜRKÇE KONUŞUYOR

Neresi olduğunu anlamadığım ara yollardan geçerek köye geliyoruz. Anayoldan uzaklaştığımızı fark ediyorum. Yanyana sıralanmış evlerden birinin önünde durup kapısından giriyoruz. Beni götüren kişi bir anda gayet güzel Türkçe konuşuyor. Ama bu yeni arkadaş kendisine dair bilgi vermemekte kararlı. İçeriye birileri daha geliyor. Benim kimliğime bakıyorlar. Adımın ‘Muhammed Sebahattin’ olduğunu, kimlikte yer olmadığı için yazılmadığını söylüyorum. Birlikte namaz kılıyoruz. Ardından büyük bir tepsinin içinde et ve pilavlı bir yemek yiyoruz. Sürekli gazeteci olduğumu kimseyi eleştirmek ve desteklemek durumunda olmadığımı söylüyorum. ABD karşıtı sert sözlere katılmıyorum. Birlikte geldiğim kişi, Amerikalıları eleştirmediğim için rahatsız olduğunu söylüyor. Bana nasıl güvenebileceğini soruyor. ‘Ben size nasıl güvendiysem siz de güvenin, sizin Amerikalılarla çalışan kontralar olmadığınızı nereden bileyim’ diyorum.

TKP’DEN TANIDIĞIN VAR MI?

Oda kalabalıklaşıyor. Biri daha söze giriyor. Türkiye Komünist Partisi’nden kimseyi tanıyıp tanımadığımı soruyor. Bazı popüler isimler veriyorum: Nazım Hikmet, Laz İsmail, NabiYağcı, Haydar Kutlu... Kendisinin diş doktoru ve komünist olduğunu söylüyor. Sonra ayağa kalkıp, gideceğimizi söylüyor. Başka bir arabayla yeniden yola çıkıyoruz, bir saatten fazla yol gidiyoruz. Tepemizde helikopterler tur atıyor. Palmiyelerin azaldığı, sazlığın arttığı bir yerde araba duruyor. Sazlıklardan çıkan genç bir çocuk arabayı alıp gidiyor. Diş doktoru ‘Burada bekleyeceğiz’ diyor. Kısa bir süre sonra sazlıkların arasından yüzleri kapalı birileri yaklaşıyor. Elinde kürek olan biri, bizi de geçerek yeri kazıyor. Biraz daha ilerleyerek yeri kazıyor. Tek tek ağır makinalıları çıkarıyor. Ama fotoğraf çekmeme izin vermiyorlar.

BAĞIMSIZLIK MÜCADELESİ

Komünist direnişçi kendilerine terörist denmesinin komik olduğunu, bunun bir bağımsızlık mücadelesi olduğunu söylüyor. ‘Tıpkı Mustafa Kemal Atatürk’ün yaptığı gibi’ diyor. Direnişçi olduklarına artık iyice inanıyorum. Felluce bölgesinde birlikte mücadele eden arkadaşlarını meslekleriyle tanıtıyor. Mimar, bilgisayar mühendisi, subay, tıp öğrencisi...

Otoyol bombacıları işbaşında

Direnişçilerin arabalı grupları var. Bunlar kendi semtlerindeki konvoyları avlıyorlar. Ekipte 3 otomobil oluyor. İki otomobil de bir RPG7 ve bir RPG9 ve birer Kalaşnikoflu direnişçi ve sürücü oluyor. Üçüncü araçta ise ağır makineli yer alıyor. Bu grubun havaya uçurduğu bir kamyonetin dumanı kilometrelerce uzaktan görülüyordu.

Saddam’a ‘demokratikleşme’ teklif eden adam

Abdülcabbar Al Kuveysi, inşaat mühendisi. Felluce’nin en büyük ailelerinden birine mensup. 2 kardeşi Saddam rejimince öldürülünce uzun yıllar Fransa’da yaşamış. Amerikalılar gelmeden Saddam’a ‘Gel demokratikleşelim’ teklifini yapmış. Saddam’ın, ‘Silahla, kanla aldığım yönetimi tepsiyle geri sunmam’ diye rest çektiğini söylüyor. Felluce’nin Bağımsız Birleşik Irak Partisi’nin Başkanı. Ayrıca direnişçileri destekleyen Vatan Al Nida gazetesini çıkarıyor. Ülkedeki bütün yabancıların ülkelerini terk etmesini söylüyor.

ABD’liler olmasa Saddam’dan asla kurtulamazdık

TIP öğrencisi, yüzündeki örtüyle yüzünü iyice kapatarak muhabbete katılıyor. Amerikalılar ilk geldiğinde bayağı sevinmiş. Saddam’dan başka türlü kurtulamazdık. Amerikalılardan kurtulmanın Saddam’dan kurtulmaktan daha kolay olabileceğini söylüyor. İlk geldiklerinde tankların üstünde nöbet tutan Amerikalılara soğuk su bile ikram etmiş. İşgalden 2-3 ay sonra başlayan direniş hareketinde yer alan komşusunun evine askerler tarafından yapılan baskını görünce direnişçilere katılmış. Karısını ve kızını yerlerde sürükleyerek araçlara doldurmuşlar. Daha önce eline hiç silah almadığı halde geçen ay otobandaki büyük bir Amerikan konvoyunu yok eden grupta yer almış. ‘Birkaç ay sonra RPG de kullanacağım’ diyor. ‘Korkmuyor musun?’ diye sorunca cevabı, ‘Başlarda direnişçilerden ayrılmayı bile düşündüm. Büyük baskınlardan kayıpsız çıktık. Artık daha korkusuzum’ oluyor. Abu Greb’de konvoyun arkasındaki Hammer’i tek atışla nasıl kömür haline getirdiklerini gururla anlatıyor. Aralarında bir de subay olduğunu söyledikleri genç biri var. Baskından sonra evine döndüğünde evi alibabalar (hırsızlar) tarafından soyulmuş. Hırsızlar jeneratörü çalmışlar.

BAGAJDA DÖNDÜM

Direnişçilerle üzerimizde ABD helikopterleri uçarken bir saat geçiriyorum. Diş doktoru olan yanımıza geliyor. Bana grupla baskına gidip gitmeyeceğimi soruyor. Fotoğraf çekmeme izin verip vermeyeceklerini soruyorum, ‘Hayır’ diyorlar. Bir süre sonra bir otomobilin bagajına bindiriliyorum. Bir saat süren bagaj yolculuğun ardından gece akşam karanlığında köprünün üzerinde indiriliyorum. Oradan Bağdat’a doğru devam ediyorum.

Muhbirleri tek tek kesmişler

Aralarında muhbir olup olmadığını sorduğumda, Muhammed adında birini gösteriyorlar: ‘14 kişinin boynunu kesti. Amerikalıların elinde yalnızca Felluce bölgesinden 450 mukavemetçinin adı var. Bu isimleri verenleri tek tek kesti.’ Irak’ta askeri bulunan ülkelerin, gazeteciler de dahil tüm mensuplarının kendilerinin hedefi olduğunu söylüyor. Yabancı işadamları da listelerinde.