BIST 9.900
DOLAR 34,10
EURO 38,09
ALTIN 2.875,03
HABER /  GÜNCEL

Diplomalı işsizler ne olacak?

'Diplomalı işsizler' sorunun altında üniversitelerin dökülen hali yatıyor

Abone ol

Çukurova Üniversitesi Ziraat Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. İbrahim Ortaş, Türkiye'de ''diplomalı işsizler'' sorunun, üniversitelerin yüksek ortaokul düzeyinde eğitim vermelerinden, öğrencilerin yaratıcılık ve araştırıcılık ruhunun oluşmamasından kaynaklandığını savundu.

Prof. Dr. Ortaş, AA muhabirine yaptığı açıklamada, mezunlar iş bulamazken, üniversiteye girebilmek için Öğrenci Seçme Sınavında (ÖSS) ter dökenlerin üniversite kapılarında yine yığılacaklarını belirtti. Üniversite mezunlarının kültürel alt yapısının tam olarak oluşmaması, kendini ifade edememesi, yabancı dil bilmemesi, yaratıcılık ve araştırıcılık ruhunun olmamasının akademik yaşamla örtüşmediğini vurgulayan Prof. Dr. Ortaş, şöyle devam etti:

''Bir yandan yaratıcı elemanlar aranırken, diğer yandan torna- tesviyeden çıkmış on binlerce diplomalı işsiz, dikkatlerden kaçmıyor. Bunun nedeni de iyi organize olamamamızdan ve konuya bütünsel bakamamamızdan kaynaklanıyor. Üniversiteler bugün evrensel anlamda bilim, sanat ve felsefe ortamları oluşturamıyor, en temel sorma becerisini veremiyor, bir problem veya argüman geliştirme becerisi sağlayamıyor. Gençliğin ve düşüncenin tehlike olarak algılandığı bir yapıda, önümüzdeki kısa süreçte de bu yönde olumlu bir ışık gözükmüyor.''

Prof. Dr. Ortaş, üniversitelerin eğitim programlarının, bilim tarihi, bilim felsefesi, uygarlık tarihi, insan kaynakları, ekonomi ve girişimcilik, epistemoloji ve metodoloji becerileri kazandırmaktan uzak, öğretmen merkezli derslerden oluştuğunu savunarak, şunları kaydetti:

''Üniversitelerimiz, yüksek ortaokul düzeyinde eğitim veriyor. Derslerde uygulama yok, tartışma yok, dönem ödevi yok, proje yok, olanlar da zar zor yapılabiliyor. Araziye çıkacak araç bile temin edilemiyor. Açıkçası üniversitelerde dersler varolan bilgilerin nakline dayanıyor. Nakli bilimler anlayışı en yaygın durum. Kaldı ki nakli bilgileri de ne kadar öğrendiğimiz ve öğrettiğimiz meçhul.''

''SORUNLARI NE KADAR SAHİPLENDİK?''

Prof. Dr. İbrahim Ortaş, eğitimciler, bölüm başkanları, dekanlar, rektörler olarak bu sorunları ne kadar sahiplendiklerinin, ne kadar ilgili girişimlerde bulunduklarının sorgulanması gerektiğini belirterek, şöyle devam etti: ''Eğer istenilen bir eğitim ve bilim yapma ortamı olsaydı, bugün hiçbirimizin konuşmasına gereksinim olmazdı. Asıl sorun; var olan bunca soruna sesimizi çıkarmamak, her koşulda YÖK'ü savunmak, yöneticilerimiz hangisi koltuğa oturuyorsa o iyi yapıyor demek midir?

Yoksa aksayan yönleri medeni bir şekilde anlatmak mıdır? Sanırım üniversitenin kendisi bir eleştiri ortamı olduğu için hem kritik edeceğiz hem de çözüm üretmeye çalışacağız. Milli Eğitim, YÖK ve üniversite üst yönetimleri başta olmak üzere beşikten mezara kadar süren öğrenme sürekliliğini esas alarak sorunları belirlemek ve olası çözüm önerilerini oluşturmak durumundayız. Anadolu ve Fen Liselerine diğerlerinden ayırarak taşıdığımız küçük bir orta sınıf azınlığın değil, tüm gençliğin geleceğine sahip çıkmalıyız.''