BIST 8.658
DOLAR 34,35
EURO 37,43
ALTIN 3.025,67
HABER /  GÜNCEL

Dinlenen hakimlere şoke eden gerekçe

Adana'da yasadışı dinleme iddialarıyla ilgili 9 polis hakkında hazırlanan iddianamenin şaşırtıcı ayrıntıları ortaya çıktı. Savcı ve şüpheli polisler yasadışı dinlemeler için şoke eden gerekçeler gösterdi.

Abone ol

ADANA Cumhuriyet Başsavcılığı'nın yasadışı dinleme iddialarıyla ilgili soruşturmasında, aralarında polis müdürlerinin de bulunduğu 9 polis hakkında hazırladığı iddianame mahkemeye sunuldu. Savcı 'uydurma gerekçeyle' dinleme yapıldığını söylerken, şüpheli polisler hakimlerin 'yanlışlıkla' dinlendiğini savundu.

Al Jazeera'nın haberine göre iddianamede şüphelilere yöneltilen suçlamalar, 'resmi belgede sahtecilik, iftira, suç uydurma, haberleşmenin gizliliğini ihlâl, kişiler arasındaki konuşmaların dinlenmesi ve kayda alınması, özel hayatın gizliliğini ihlâl ve kişisel verilerin kaydedilmesi.'

Polisler, Adana’da görev yapan bazı hakim ve savcıları yasadışı şekilde dinlemekle suçlanıyor. Yasadışı dinlendiği iddia edilen bazı hakim ve savcılar iddianamede müşteki olarak yer alıyor.

'YASAL DİNLEME BİLE SON DERECE AĞIR BİR CEZA'

Başsavcıvekili Ali Doğan tarafından yazılan iddianamenin ilk bölümünde, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'nin 'iletişimin gizliliği ve özel hayatın korunmasına' ilişkin kararları anlatıldı. Son bölümünde ise şüphelilerin savunmalarına neden itibar edilmediği ve Türkiye ’de yapılan yasal dinlemelere ilişkin tespitlere yer verildi.

Doğan iddianamede, başka bir şekilde delil elde etme imkanının olması durumunda, telefon dinlemelerinin kanun koyucu tarafından istenmediğini belirtti. "Çünkü yasal dinleme dahil bireyin iç dünyasını sarsan, sonuna kadar özel alanını ihlâl eden, düşünce dünyasının tüm derinliklerini ortaya çıkaran son derece ağır bir ceza usûl tedbiridir" dedi.

Doğan, yasal dinlemelerle ilgili mevzuat ve uygulama için çeşitli kötüye kullanma ihtimallerine karşı denetim mekanizmalarının artırılması gerektiğini de iddianamesinde vurguladı.

Dinlemeleri kötüye kullananlara ağır cezaların verilmesi gerektiğinin belirtildiği iddianamede, "Öte yandan yasadışı dinlemeden elde edilen delilin, bazı hukuk sistemlerinde tevilli yorumlarla da olsa kabul edilmesi yasadışı dinlemeye kapıyı ardına kadar açmaktadır" ifadesi yer aldı.

'CEZASIZ KALMASI ÖRTÜLÜ HOŞGÖRÜYÜ GELİŞTİRİYOR'

İddianamede, yasadışı dinlemeleri internette yayınlayanların günümüz teknolojisinde tespit edilemediği ifade edilerek, "Cezai yönden karşılıksız kalması ya da etkisiz cezalara muhatap olunması, yasadışı dinlemeye adeta üstü örtülü hoşgörüyü geliştiren nedenlerdir" denildi.

Yasadışı dinlemenin hiçbir zaman delil olarak kabul edilmemesi gerektiğine vurgu yapılan iddianamede, "Yasal dinleme de çok istisnai durumlarda başvurulan ama tek başına esas alınmayan bir ceza usül tedbiri olmalıdır" ifadeleri yer aldı.

'İŞ YOĞUNLUĞUNDAN TALEPLER AYRINTILI İNCELENEMİYOR'

Başsavcıvekili iddianamede, soruşturmalar kapsamında en son yapılması gerekirken, ilk önce dinleme talep edildiğini vurguladı. Dinleme kararı alınıp uzun süre dinleme yapıldıktan sonra diğer delillerin toplanmasına çalışıldığını belirtti. Adliyelerdeki iş yoğunluğu nedeniyle adlî kolluktan gelen dinleme taleplerinin ayrıntılı olarak incelenemediği vurguladı.

İddianamede, yasadışı dinlemelerin bazı kolluk görevlilerince yapılmasının hukuk devletine olan güveni derinden sarstığı da anlatıldı. Yasama, yürütme ve yargının en önemli görevinin, vatandaşların haberleşme özgürlüğünü ve güvenliğini sağlamak olduğu belirtildi.

'UYDURMA GEREKÇEYLE DİNLEDİLER'

Başsavcıvekili Ali Doğan, iddianamede şüpheli olarak yer alan polislerin, ‘uydurma’ bir istihbari mahiyette bilgi alındığı gerekçesiyle önleme dinlemesi yaptığını belirtti. Dinlenen hakim ve savcıların telefonlarının IMEI numalarının nereden ve ne şekilde temin edildiğinin şüpheliler tarafından açıklanamadığını da vurguladı.

İddianamede, şüphelilerin 'Dinlediklerimiz arasında hakim ve savcılar olduğunu fark etmedik' yönündeki savunmasının inandırıcı bulunmadığı ve itibar edilmediği vurgulandı. "Bir yılı bulan bu dinlemelerde, dinlenen insanların hakim veya savcı olduklarını bilmemeleri hayatın olağan akışına aykırıdır" denildi.

Hakim ve savcılar ile ilgili yasadışı dinlemelere ilişkin taleplerin 'başka dinleme taleplerinin içerisine serpiştirildiği' belirtildi. Şüphelilerin bu suçları işlerken belli bir organizasyon içerisinde, planlı ve öngörülmüş işbölümü çerçevesinde hareket ettikleri vurgulandı.

'HAKİM KARARI OLMASI SUÇ OLMAKTAN ÇIKARMAZ'

Şüphelilerin 'dinlemeleri hakim kararı ile yaptık' savunmasına da iddianamede cevap verildi. "Dinlemelerin hakim kararı ile olması, dinlenen kişilerin sahte isimler ve suç uydurmak suretiyle yapılan taleplerle gerçekleşmesi eylemi suç olmaktan çıkarmamaktadır" denildi.

'YASADIŞI DİNLEMEK İDARİ VEYA ADLÎ BİR GÖREV DEĞİLDİR'

Şüphelilerin 'Biz yasalar çerçevesinde adlî kolluk ve idari görevimizi yaptık' yönündeki savunması da iddianamede yer aldı. Savcılık iddianamesinde bu savunmaya ilişkin de tespitlerde bulundu. Şüpheli emniyet görevlilerinin, sahte evraklarla dinleme talep ettiğini belirtildiği iddianamede, "Şüphelilerin hakim ve savcıları yasadışı dinlemek gibi bir idari ya da adli bir görevi yoktur. Burada idare bir görevden bahsedilmesi mümkün değildir" ifadesi kullanıldı.

'DEVLET GÜVENİLİRLİĞİNİ YOK ETMEYE YÖNELİK EYLEM'

Hakim ve savcıların bile yasadışı ve sahte evraklarla dinlendiği ülkede hukuk güvenliğinden bahsedilmesinin mümkün olmadığının vurgulandığı iddianamede, "Bu nedenle şüphelilerin işledikleri suçlar Türkiye’de hukuk güvenliğini ve devlet güvenilirliğini yok etmeye yönelik eylemlerdir. Hakim ve savcıların dahi haberleşme özgürlüğü suçla mücadele görevi olan şüpheliler tarafından bu şekilde ağır bir biçimde ihlâl edildiği bir ortamda hukuk ve haberleşme özgürlüğünden bahsedilemez" ifadeleri yer aldı.

MÜDÜR YARDIMCISI: BAŞBAKAN’A SUİKASTI ÖNLEDİK

9 şüpheli polis iddianamede yer alan ifadelerinde, yaptıkları dinlemenin yasal olduğunu savundu, hakim ve savcıların yasadışı dinlendiği suçlamasını da kabul etmedi.

Ancak şüpheliler arasında yer alan, 2004-2012 yılları arasında Adana İstihbarat Şube Müdürlüğü'nde görev yapan Aytaç Akyol, 'önleyici dinlemeler' ile birçok önemli olayın önlendiğini söyledi. Akyol, yasadışı dinlemelerin yapıldığı iddia edilen 2012 yılında, Adana İstihbarat Şube Müdür Yardımcılığı görevini yürütüyordu. Akyol bu dinlemeler sayesinde Başbakan Recep Tayyip Erdoğan ’a suikast yapacağı iddia edilen A.Ö isimli şahsın yakalandığını belirtti.

Aytaç Akyol, "Görev yaptığım dönemde Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’a yönelik suikast iddiasıyla ilgili gözaltına alınan A.Ö. isimli terör örgütü üyesi şahsın yakalanması tamamen önleme amaçlı dinlemelerden elde edilen bilgiler çerçevesinde gerçekleştirilmiştir" dedi.

'7-8 CANLI BOMBA YAKALANDI'

Önleme amaçlı dinlemelerde sadece Başbakan'a yönelik suikastın önlenmediğini söyleyen Akyol; adliye, valilik gibi kamu binalarını hedef alan bombalı eylemlerin yapılması ile ilgili yaklaşık 7-8 kişinin de canlı bomba eylemleri öncesinde yakalandığını iddia etti.

Önleme amaçlı dinlemelerin bu nedenle önemli olduğuna vurgu yapan Akyol, "Bütün bunlar gözönüne alındığında biz kurum olarak önleme dinlemelerinin gerekliliğine, faydasına inandığımız için evrakın sürüncemede kalmaması amacıyla bazen de kontrol etmeden evrakları imzaladığımız olmuştur. Kastımız söz konusu olamaz" diye ifade verdi.

'HAKİM VE SAVCILAR YANLIŞLIKLA DİNLENMİŞTİR'

Suç işleyenlerin tespit edilmesi için dinleme yapıldığını ifade eden Akyol, bu dinlemelerde bazen hiç suçu olmayanların da dinlenebildiğini belirterek, “Bunun sebebi alınan yanlış istihbarat bilgileri olabilir" dedi. Akyol, hakim ve savcıların da yanlışlık neticesinde dinlenmiş olabileceğini söyledi.

İddianame, Adana 8’inci Ağır Ceza Mahkemesi tarafından inceleniyor. Mahkeme henüz iddianameyle ilgili kabul veya ret kararı vermedi.