Dink askerde yemin törenindeydi. Arkadaşları erbaş olmuştu.. Ya kendisi? Teneke barakanın arkasına geçti ve.
Abone olNeler yoktu bu savunmanın içinde ki? Hayatı hep ayrımcılığa karşı savaşla geçmişti. Mücedelesi özgür ve hukuka saygılı bir Türkiye özlemiydi.
Yetimhanede büyümüştü zaten. Acı ve hüzün onun yol arkadaşıydı sanki. Taciz, ayrımcılık ve tehditler hayatına refakat etti.
Kimileri onu ihanet şebekesinin üyesi gördü oysa o kapalı kapıların ardında Türkiye'yi savunuyordu, sözleri aykırı gibi gelse de sağduyuyu hiç aklında çıkarmıyordu.
Ermeni olmanın zorluğunu asker ocağında yaşamıştı. 1986 yılında Denizli 12. Piyade Alayı'na kısa dönem askerliğini ifa ediyordu. Yemin töreni gelmiş çatmıştı. Ermeniydi ama bu ülkede yaşamaktan gurur duyuyordu.
Dönem arkadaşlarının hepsi erbaş olmuştu, kendisine rütbe verilmedi. Üniversite mezunuydu ama onbaşı bile olamadı. Boynunu büktü. Yetimhanede büyümüştü Dink, çilesine bir çile daha eklemişti.
Gözlerini yumdu, ağlamamak için sıktı kendini. Acısını kalbine gömmeye çalıştı. Arkadaşlarının sevinç çığlıkları kulaklarında yankılanıyordu..
Yemin töreni onun için cenaze törenine dönüşüvermişti. Tören bittikten sonra geçti teneke barakanın arkasına ağladı iki saat boyunca. Kocaman adamdı iki çocuğu da vardı ama çocuklar gibi ağlıyordu. Gözyaşları yanaklarında süzülürken 'neden' diye kendi kendine sordu? Oysa komutanının sözleri hala belleğindeydi: 'Üzülme, bir sorunun olursa gel bana.'
"Asıl bardağı taşıran damla, 6 Şubat 2004 tarihinde Agos'ta yayınlanan Sabiha Gökçen haberi oldu. Dink imzasıyla ve 'Sabiha-Hatun'un sırrı' başlığıyla verilen haberde Gökçen'in Ermenistanlı akrabaları konuşuyor ve Atatürk'ün manevi kızı Sabiha Gökçen'in aslında yetimhaneden alınmış bir Ermeni yetim olduğunu iddia ediyorlardı. Türkiye'de yer yerinden oynadı. 15 günü aşkın bir süre tüm köşe yazarları habere ilişkin olumlu, olumsuz yorumlarda bulundular, değişik kesimlerden değişik beyanatlar verildi.
Tüm bunların içinde en önemlisi ise Genelkurmay Başkanlığı'nın yaptığı yazılı açıklama oldu. Genelkurmay, bu haberi yapanlara karşı, 'Böyle bir sembolü amacı ne olursa olsun tartışmaya açmak, milli bütünlüğe ve toplumsal barışa karşı bir cürümdür' açıklamasıyla tepki koyuyordu. Onlara göre bu haberi yapanlar art niyetliydi. Kimdi bu densizler, kimdi bu Hrant Dink? Ona haddi bildirilmeliydi!"
Genelkurmay'ın açıklamasından sonra İstanbul Vali yardımcılarından birinin kendisini aradığını sert bir tonla, habere ilişkin elindeki belgelerle Valilik'e çağrıldığını söyleyen Dink şöyle devam etti: "Vali Yardımcısı, 'Hrant Bey' diyordu. 'Siz, tecrübeli bir gazetecisiniz. Daha dikkatli haber yapmanız gerekmez mi? Sonra böyle haberlere ne gerek var? Bakın ortalık allak bullak oldu. Biz sizi biliyoruz, ama sokaktaki adam ne bilsin?"