BIST 9.550
DOLAR 34,54
EURO 36,01
ALTIN 3.005,46
HABER /  MEDYA

Dinki ölüme götüren manşet

Medya Hrant Dink'i hedef mi gösterdi? Tartışmalar bu yönde.. Hedefteki isim ise Ertuğrul Özkök..

Abone ol

Ertuğrul Özkök öfkeden deliye döndü! Bugünkü köşesinde kendisini 'Dink'in katili' ilan etti. Bunun sebebi de, bir televizyon kanalında iki öğretim üyesinin, kendisine yönelttiği suçlamalar.

Özkök'ün, Hrant Dink'i Türk düşmanı gösteren yazısını ve Hürriyet Gazetesi'nin, Sabiha Gökçen'in Ermeni asıllı olduğunu yazdığı haberi Dink'in ölümüne gerekçe gösteren iki öğretim üyesine cevap verdi Ertuğrul Özkök...

"Duyduk duymadık demeyin katil ben’im" başlıklı yazısında kendisine atılan suçlamaları şöyle yanıtladı;

 Ölüm emri aslında o manşetle gelmişti

Sadece öğretim üyeleri değil Star gazetesi yazarı Ergun Babahan da benzer tepkide bulundu. Babahan Dink'i ölümüne götüren süreçte, Hürriyet'in haberciliğini bugünkü köşesinde böyle sorguluyor:

 

"Agos Gazetesi’nde Sabiha Gökçen’in 1915 katliamından kurtulan Ermeni çocuklardan biri olduğu haberi 2004’ün 6 Şubat’ında yayınlandı.

Bu haber 15 gün sonra Hürriyet Gazetesi’nde manşet oldu.

Hrant Dink için ölüm emri o zaman verilmişti aslında.

Çünkü Agos’ta kimsenin dikkatini çekmeyen haber bir anda Türkiye gündemine oturmuş,

Genelkurmay Başkanlığı sert bir açıklama yapmıştı. Hrant Dink o gün vuruldu.

Büyük bir komplo vardı ve hükümeti yurtdışında zora sokmak, ‘’Dinciler azınlıkları, Ermenileri öldürtüyor’’ dedirtmek, olası bir müdahaleye yurtdışı sempatisi kazandırmak için kurban seçilmişti Hrant Dink.

Tıpkı rahip Santoro, tıpkı Malatya katliamı gibi.

(...) Adını bile bilmediğim bir televizyon kanalında iki kişi tartışıyormuş.

İkisi de, güya “liberal”.
İkisi de, öğretim üyesi ve kendilerini “demokrat” diye tanımlıyorlar.

Konu Hrant Dink’in öldürülmesi.

Hrant Dink’i kim öldürtmüş biliyor musunuz?

Bendeniz...

Biri diyor ki: “Ertuğrul Özkök’ün Hrant Dink’i Türk düşmanı gösteren yazısını unutmamak lazım.”

 

Nerede o yazı?

Öyle bir yazı katiyen yok ama, salla gitsin.

Öteki diyor ki: “Hürriyet, Sabiha Gökçen’in Ermeni asıllı olduğunu yazdı. Bu da Hrant Dink’i hedef yaptı.”

Artık ne diyeyim.

Bana, “Özköşk” dediler. “Darbeci” dediler. “İş takipçisi” dediler. “Ergenekoncu” dediler.

 

Şu dediler, bu dediler, hiç cevap vermedim.

Bir “Cinayete azmettirici” dememişlerdi, sonunda onu da dediler.

Bana bunu yapanların isimlerini bile veremiyorum, çünkü eminim, yarın çıkıp “Bizi hedef gösteriyor” diye yaygaraya başlayacaklar. 

(...) Şimdi gelelim Sabiha Gökçen’in Ermeni asıllı olduğu haberine.

Bu haberi, Ersin Kalkan adlı arkadaşımız yaptı.

Ersin Kalkan kimdir?

Öğrenmek istiyorsanız gidip “Agos” Gazetesi’nde çalışanlara sorun.

Haberi yazı işlerine sunan arkadaşımız, Necdet Açan.

O da Ergenekon davasının belki de ilk başlama vuruşu olan “Sosyetik Fişleme” haberini yapan arkadaşımız.

Ermenilere büyük sevgi ile bakan, İnsan Hakları konusunda son derece duyarlı iki insan var o haberin arkasında. İkisi de Hrant Dink’in iyi arkadaşıdır.

Haberin kaynağı ise bizzat Hrant Dink’ti. En çok istediği şey ise haberin Hürriyet’te yayımlanmasıydı.

Hrant bize “Pars Tuğlacı bu konuyu çok iyi biliyor. Onun görüşünü de alın” dediği için uzun süre onunla temas kurmaya çalıştık.

O nedenle haber bizden önce “Agos” Gazetesi’nde yayınlandı. Haberi Hrant’ın isteği doğrultusunda biz kullandıktan bir gün sonra da Tuğlacı Hürriyet’e Sabiha Gökçen’in Ermeni olduğunu açıkladı.

Söyler misiniz, bu haberin “Hrant’ı hedef göstermekle” ne alakası var?

Hayatım boyunca Türkiye’deki Ermeni, Rum ve Yahudi cemaatlerini savunan yazılar yazdım.

Karşılaştığım her yerde onların sevgi duygularına muhatap oldum.

Hrant Dink’i, Türkiye’yi Ermeni diasporasına karşı koruyan, Türkiye sevdalısı bir insan olarak tanıdım.

Ama bakın şimdi nelere muhatap oluyorum.

Ülkemizde inanılmaz bir linç kampanyası başladı.

Üstelik bunu kendilerine demokrat diyen insanlar yapıyor.

 

Hürriyet'in tartışılan o haberinde neler vardı? İşte 21 Şubat 2004 tarihli Ersin Kalkan imzalı o haber:

 

[PAGE]

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

Sabiha Gökçen mi Hatun Sebilciyan mı


Ermeni cemaatinin yayın organı Agos Gazetesi'nin iddiasına göre, Antep asıllı Ermenistan vatandaşı Hripsime Gazalyan, "Sabiha Gökçen teyzemdi" dedi.

Antep asıllı Ermenistan vatandaşı Hripsime Sebilciyan Gazalyan, ilk Türk kadın pilotu Sabiha Gökçen'in yeğeni olduğunu iddia etti. Dedesi Nerses Sebilciyan'ın 1915 olayları sırasında öldüğünü söyleyen Gazalyan ‘‘İki kızından biri Hatun, diğeri benim annem Diruhi'ydi. Hatun, Sabiha Gökçen'dir ve benim teyzemdir’’ dedi.

ATATÜRK'ün manevi kızı ve ilk Türk kadın pilot Sabiha Gökçen'in Ermeni asıllı olduğu iddia edildi. Ermeni cemaatinin yayın organı Agos Gazetesi'nde yer alan habere göre, Sabiha Gökçen 1915 olaylarında ailesini kaybettikten sonra bir yetimhaneye verildi ve ardından Atatürk tarafından evlat edinildi. Ermenistan'dan Türkiye'ye gelerek temizlik işlerinde çalışan Hripsime (Sebilciyan) Gazalyan'la Agos Gazetesi'nden Hrant Dink ve Diran Lokmagözyan görüştü. Gazetenin 6 Şubat tarihli sayısında ‘Sabiha-Hatun’un Sırrı' başlığıyla yayımlanan röportajda, Gökçen'in Ermeni bir aileden geldiği yolundaki iddiaların ilk kez 1972'de Beyrut'ta yayımlanan ‘Ler yev Cagadakir-Dağ ve Alınyazısı’ adlı kitapta gündeme getirildiği hatırlatıldı. Yazar Simon Simonyan'ın kitapta Sabiha Gökçen'in tüm aile üyelerinin adlarını sıraladığı belirtildi. İddiaların Ermeni kaynaklarınca da desteklendiği belirtilen röportajda Hripsime (Sebilciyan) Gazalyan, ailesinin ve Hatun Teyze olarak tanıdığı Sabiha Gökçen'in öyküsünü şöyle anlattı:

2 KIZ, 5 ERKEK KARDEŞ

 Ahmet Hakan Özkök'e sahip çıktı

Ertuğrul Özkök'ün can dostu Ahmet Hakan da tartışmalara katıldı. Yok artık Ali Bayramoğlu başlıklı yazısında Özkök'ü işte böyle savunuyor:

"Ali Bayramoğlu’nun bir iddiası daha var...

Neymiş?

Hrant’ın yönettiği Agos Gazetesi Sabiha Gökçen’in yetimhaneden alınmış bir Ermeni kızı olduğunu haber yapmış...

Bu haberin Agos’ta yayınlanmasından 15 gün sonra Hürriyet olayı manşete taşımış...

Ali Bayramoğlu bu konuda da “Nedense iki hafta sonra” notunu koyarak kafaları karıştırmak istiyor.

O haberin Hürriyet’te çıktığı günü bugün gibi anımsıyorum:

Haberi Hrant’ın da yakın dostu olan Hürriyet muhabiri Ersin Kalkan hazırlamıştı... Ersin, haberi Hürriyet’e hazırlarken Hrant’la birlikte çalışmıştı...

Yani Hrant da haberin Hürriyet’te yayınlanmasını istiyordu... Peki bu durumda...

Haberin yayınlanmasından sonra ortaya çıkan tepkilerin sorumluluğunu Hürriyet’e yüklemek insafla ne kadar bağdaşır?

* * *

“Antidemokratik eğilimler besleyenler”in...

“Kesin inançlılar”ın...

“Asker goygoycuları”nın...

Kin yazılarına...

Nefret yazılarına...

Husumet yazılarına alışmıştım...

Ali Bayramoğlu’nun kin, nefret, husumet ve intikam yazılarını gördükçe...

Şöyle diyorum:

Demek ki kinden, husumetten, nefretten gözü dönmüş olmak ile demokrat olmak, liberal olmak arasında bir fark yokmuş...

Demek ki bu biraz da mizaç meselesi imiş... "



Biz Antepliyiz. Ailenin annesi Mariam Sebilciyan'dı. Baba ise Nerses Sebilciyan. Nerses 1915'teki olaylar sırasında öldü. Maryam ile Nerses'in 2'si kız, 7 çocukları oldu. Kızlardan biri Diruhi, benim annemdi. Diğeri de Hatun'du. İşte bu Hatun, Sabiha Gökçen'dir. Benim teyzemdir. Kardeşlerinin, yani dayılarımın adları ise Sarkis, Boğos, Haçik ve Hovhannes Sebilciyan'dır.

CİBİN YETİMHANESİ

Büyükannem Mariam zaten birçok çocuğun bakımını üstlenmiş. Annem ve teyzemi götürüp Cibin'deki yetimhaneye vermiş. (Sinek anlamına gelen Cibin, Şanlıurfa'nın Halfeti İlçesi'ne bağlı bir köy. Köyün bugünkü adı Saylakkaya. Sineklik anlamındaki cibinlik de bu köyün adından türetilmiş.) Atatürk o dönemde gelmiş. Evladı olmadığından, yetimhaneyi dolaşıp kızların en sevimlisini evlat edineceğini söylemiş. Teyzemi görmüş, şirin bir kız çocuğu olduğundan parmağıyla işaret etmiş ve teyzemi kucaklamış. Annem diyor ki; ‘O ağlayarak gitti, ben de ağladım ve böylece ayrılmışız. İşte o zaman ablam 5-6 yaşındaydı.’

SURİYE'DEN ERMENİSTAN'A

Biz önce Suriye'ye, 1946'da ise Erivan'a göç ettik. Büyükannem ve dayılarım Suriye'de kaldı. 11-12 yaşlarında annem duymuş ki teyzem Atatürk'ün kızı olmuş, ismini değiştirmişler. Annem Erivan'dan birkaç kez Hayreniki Tzayn gazetesine ilan verip kardeşinin bulunmasını istemiş, Eçmiadzin'e gidip papazlardan yardım istemiş. Ona ‘‘Şimdi artık Hatun değil Sabiha Gökçen'dir’’ demişler.

Resmi kayıtlarda Bursa doğumlu

RESMİ kayıtlarda ve kendisiyle yapılan söyleşilerde Sabiha Gökçen'in 21 Mart 1913'te Bursa'da doğduğu belirtiliyor. 2001 yılında, doğum gününde kaybettiğimiz Gökçen, bu kayıtlara göre, II. Abdülhamid tarafından Bursa'ya sürgüne gönderilen vilayet başkatibi Hafız Mustafa İzzet'in kızı. Babasını ilkokula gittiği yıllarda kaybetti. Eğitimini kardeşlerinin yardımıyla sürdürdü. 1925'teki yurt gezisi sırasında Atatürk'ün dikkatini çekti. Atatürk tarafından evlat edinildi. Türkiye'nin ilk kadın pilotu oldu.

Mezarından bir avuç toprağı üstüme koyun

Hripsime (Sebilciyan) Gazalyan, annesinin öldüğü ana kadar kız kardeşinin özlemini çektiğini belirterek, vasiyetini şöyle açıkladı: ‘‘Annem öldüğü ana kadar hep şunu söylerdi: ‘Eğer kız kardeşim ölmüşse mezarından bir avuç toprak getirip benim mezarımın üstüne koyun ki ben de yattığım yerde rahat uyuyayım.' Annem, teyzem sağ ise de akrabaları olduğun bilmesini istiyordu. Yani ‘Annesi, kardeşleri, sahipsiz değil' diyordu.’’

TIPKI NİNEM Gazalyan, Sabiha Gökçen'in ölümünden 3 ay önce İstanbul'da olduğunu belirterek, şunları söyledi: ‘‘Televizyonda gördüm. Tıpkı ninemdi. Bir elmanın ikinci yarısı gibiydi. Annemin dayısının oğlu Halep'ten, Sabiha Gökçen'i ziyarete gitmiş. Gökçen ona para ve altın vermiş, her tür yardımda bulunmuş ona.’’

Agos Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Hırant Dink: "İddialar bizi şaşırtmadı"

Hripsime (Sebilciyan) Gazalyan 3 yıl önce gelip, bu öyküyü anlattı. O sırada Sabiha Hanım hayattaydı. İddialar dayanaklardan yoksundu. Gökçen'in kırılacağını düşünüp yayınlamadık. Gazalyan geçen ay gazeteye tekrar geldi. Fotoğrafları getirdi. Bir süre önce de elimize Simon Simonyan'ın Beyrut'ta çıkan kitabı geçmişti. Ermenistan'da da bu iddiayı destekleyen çok sayıda belge olduğunu öğrendik. İddia beni şaşırtmadı, çünkü Türk Tarih Kurumu Başkanı Yusuf Halacoğlu geçen hafta bir gazetede yayımlanan röportajında bu konuya değiniyordu. 1915 olayları sırasında iddia edildiği gibi 1.5 milyon Ermeninin öldürülmediğini, bunlardan 644 bin 900'ünün geri döndüğünü söylüyordu. Peki bu Ermeniler nereye gitti? Bunlardan bir kısmı daha sonraki yıllarda göçtü, büyük bir bölümü ise Müslümanlığı seçip topluma karıştı. Okuduğum kaynaklar, ulaştığım kişiler ve bilgiler bana pek çok insanın yaşadığını, kiminin kimlik değiştirdiğini ya da Müslüman olduğunu gösterdi. Sabiha Gökçen'le ilgili iddialar öteden beri cemaat içinde bilinir. Gazalyan'ın anlattıkları, Simonyan'ın hikayesi ve Ermenistan'dan gelen fotoğraflar, bir gazeteci için çok kışkırtıcı olan bu iddiaları daha da güçlendirdi.