BIST 9.032
DOLAR 34,28
EURO 37,69
ALTIN 2.913,15
HABER /  GÜNCEL

Dink Davası'nın sırrı Ergenekon da mı?

Agos Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Hrant Dink cinayetiyle ilgili dava geçmişteki çoğu örnekte olduğu gibi yakalanan faillerle sınırlı olarak bitirildi.

Abone ol

Zaman gazetesinin haberine göre cinayetin, 'milliyetçi duygularla işlendiği' tezi karara damgasını vurdu. Bunda hazırlanan iddianame ve dosyadaki delillerin yetersizliği etkili olsa da 'örgüt yok' kararı her açıdan olumsuz ve kabul edilemez.

Aynı Danıştay 2. Dairesi'ne yönelik saldırının 'başörtüsü eylemi' olarak yargı konusu edilip karara bağlanması gibi. Ama Danıştay davasındaki yanlıştan yolun yarısında dönüldü. Ergenekon savcılarının gayretleri ile Danıştay saldırısının Ergenekon örgütüne ilişkin arka planı açığa çıkınca Yargıtay 9. Ceza Dairesi bu davayı Ergenekon davasıyla birleştirilmesi amacıyla bozdu. Şimdi aynı süreç Dink davası için de yaşanabilir. Çünkü, açıklanan Devlet Denetleme Kurulu (DDK) Raporu'nda da bu doğrultuda işaretler mevcut.

DDK RAPORU'NDAN DİKKAT ÇEKEN BÖLÜM

Temel olarak kamu görevlilerinin cinayetteki rolünün iyi araştırılmadığı, etkin soruşturma-yargılama konusu yapılmadığı vurgulanan 649 sayfalık DDK raporunun son kısmı dikkat çekici. Burada cinayetin derin devlet-karanlık arka planına dair tespitlere de yer veriliyor. Bu da müfettişlerin dosyaları incelerken aynı zamanda olayın basit bir cinayet olmadığına dair kanıya vardıklarını gösteriyor. İstanbul 14. Ağır Ceza Mahkemesi savcısının da son mütalaasında dikkat çektiği gibi Dink cinayeti ile Ergenekon derin yapılanmasının bağı olabileceği belirtiliyor ve bu durumun araştırılması gerektiği aktarılıyor. Raporda, Hrant Dink'in ötekileştirilerek hedef haline getirildiği ve tehdit edildiği süreçlerden başlayarak olayın bir bütünlük içerisinde değerlendirilmesi gerektiği vurgulanıyor. Dink'i hedef haline getiren ve onu öldüren kişinin eline bayrak vererek resim çektiren marjinal anlayışların ortaya çıkmasına yol açan bazı paradigmalarla yüzleşilmesi gerektiği belirtilirken, bu tür ortamlardan beslenerek varlığını devam ettiren ve bazı kamu görevlilerinin de dahil olduğu hukuk dışı oluşumlara dikkat çekiliyor.

DDK raporundaki bu tespitlerden sonra şu an İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı'nda kamu görevlileri hakkında süren soruşturmada atılacak adımlar önem kazanıyor. Savcının, şüpheli kamu görevlilerini sorgulaması ilk adım olacak. Bunun devamında Dink cinayetinde adı geçen Ergenekon davası sanıkları Veli Küçük, Kemal Kerinçsiz, Levent Temiz, Sevgi Erenerol'un ifadeleri alınması gerekiyor. Devamında ise bu sanıklar ile kamu görevlileri arasındaki ilişkilerin mercek altına alınması önemli. Küçük'ün eski Trabzon Jandarma Alay Komutanı Ali Öz'le ilişkisi de bu anlamda dikkate değer en önemli örneklerden. Ayrıca, Küçük'ün, Dink'in 301 davasına neden müdahil olmak istediği de sorulması gereken sorulardan. Avukat Levent Temiz'in, Agos Gazetesi önünde yaptığı "Hrant Dink hedefimizdesin" eyleminin arka planı karanlık. Kimden talimat aldığı, kiminle birlikte bu eylemi organize ettiği belli değil. Cinayet dosyasında adı geçen kamu görevlilerinin 2004-2007 sürecinde kimlerle irtibat halinde olduğu tespit edilmeli. Bu ve benzeri soruları aydınlatmak için atılacak bu yeni ve cesur adımlar, Dink cinayeti davasını, Danıştay dosyasında olduğu gibi yeni bir boyuta taşıyabilir. Kamu görevlileri ile cinayet sanıklarının yüzleştiği mahkeme salonundan kamuoyuna aydınlatıcı bilgiler ulaşabilir. O zaman "gerçek ve ciddi" bir yargılama yapılıp, cinayetin arka planı aydınlatılabilir.