BIST 9.420
DOLAR 34,41
EURO 36,28
ALTIN 2.842,80
HABER /  GÜNCEL

Dink davası ardından vicdan ve cezasızlık tartışılıyor

Hrant Dink suikastinin gerisinde örgüt olmadığı hükmü ile sonuçlanan dava pek çok çevrede eleştirilere hedef oldu. Agos gazetesi hükümetin 'kamu vicdanı rahatsız' tepkisini samimi bulmadı.

Abone ol

Agos Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Hrant Dink'in beş yıl önce uğradığı suikast sonucu öldürülmesine ilişkin davanın sonuçlanma biçimi kamuoyunda tartışma yarattı.

Mahkeme, cinayete azmettirmekle suçlanan tutuklu sanıklar Yasin Hayal ve Erhan Tuncel'in 'silahlı terör örgütüne üye olmadıklarına' hükmetmişti.

Hayal azmettirici olarak müebbet hapis cezasına çarptırılırken, Tuncel dün akşam cezaevinde salıverildi. Cinayette asıl sorumluluk ise, henüz 17 yaşındayken tetiği çeken Ogün Samast ile sınırlı kaldı.

Cinayetin arkasında örgüt olmadığı kararına en büyük tepki, davaya müdahil olan Dink ailesinden geliyor.

Cinayete ve dava sürecine tepki gösterenler yarın Dink'in ölümünün beşinci yıldönümünde, İstanbul'da bir protesto gösterisi düzenleyecek; Türkiye içinde ve dışında 20'yi aşkın etkinlik planlanıyor.

Hükümet temyize işaret etti

Hükümet yetkilileri ardarda yaptıkları açıklamalarda kararın 'kamu vicdanını rahatsız' ettiği görüşünü dile getirdi ve kararın önünde temyiz sürecinin açık olduğuna işaret etti.

Cumhurbaşkanı Abdullah Gül ve Adalet Bakanı Sadullah Ergin yargılama sürecinin bitmesinin beklenmesini isterken; Kültür Bakanı Ertuğrul Günay yargıya yüklendi.

''Yargıyla ilgili bir ağır terim kullanmak istemiyorum ama bu, bu cinayetin üzerini örtmek isteyen bazı mekanizmaların ne kadar direndiği ve ne kadar etkili olduğu konusunda ne yazık ki çok umut karartıcı bir gelişme oldu'' dedi.

Yargıtay'a işaret eden Günay, 'Umuyoruz... bu yanlışlık düzelecektir. Yoksa böyle bir kararı kabul etmemiz, ettirmemiz, içimize sindirmemiz, anlayışla karşılamamız mümkün değildir'' diye konuştu.

Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç , Hrant Dink cinayetiyle ilgili mahkeme kararını değerlendirirken, "Bu kararın, vicdanları tatmin etmediği görülüyor."

AB Bakanı ve Başmüzakereci Egemen Bağış da kararın kamu vicdanını rahatsız ettiğinden söz etti. "Biraz daha sabırlı olalım, yargımıza bir fırsat verelim'' dedi.

Agos: Hükümet samimi değil

Ancak Dink'in uzun yıllar yönettiği Agos gazetesi bakan ve milletvekillerinin karara "tepkilerini" samimi bulmadı.

Gazete "Beş yıl boyunca gerçek sorumluların ortaya çıkması için harekete geçmeyen iktidar partisinden gelen bu açıklamaların samimiyetine inanmıyoruz." dedi.

"AK Partili üst düzey, yetkililer, Emniyet, Ordu ve Bürokrasi içindeki sorumluların açığa çıkarmak için harekete geçmiş olsalardı, mahkemeden çok farklı bir karar çıkardı." yorumu yapıldı.

Avrupa Birliği Komisyonu da dün İstanbul 14. Ağır Ceza Mahkemesinin verdiği kararı yetersiz buldu ve "suçluların dokunulmazlığı" kavramına dikkat çekti.

Komisyon'un genişlemeden sorumlu üyesi Stefan Füle'nin sözcüsü Peter Stano, AA muhabirine yaptığı açıklamada, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinin (AİHM), Hrant Dink davasında 14 Eylül 2010'da Türkiye'yi mahkum ettiğini hatırlattı.

Söz konusu kararda Türkiye'nin Dink'in yaşama hakkını güvence altına alamadığına hükmedildiğini anımsatan Stano, ''Cinayette payı olan herkesin yargı önüne çıkarılmasına ve üst düzey yetkililerin müdahalelerine yönelik yeni soruşturmalara ihtiyaç duyulduğunu'' söyledi.

CHP Genel Başkan Yardımcısı Sezgin Tanrıkulu doğrudan hükümeti suçladı.

"Hrant Dink cinayetinin aydınlatılmamasında yargı kadar AK Parti'nin de birinci derecede sorumluluğu vardır" diyen Tanrıkulu "Bu cinayet Trabzon'da birkaç gencin bir araya gelip bir şekilde karar verip işledikleri bir cinayet değildir " değerlendirmesinde bulundu.

AK Parti'nin bu vicdani yükün altında kalacağını öne sürdü ve "yeni ve eski derin devlet, cinayetin arkasındaki güçlerin aydınlatılmaması için işbirliği içinde çalışmışlardır" şeklinde konuştu.

Soruşturmanın genişletilmesini isteyenlerden bir diğeri BDP Mersin Milletvekili Ertuğrul Kürkçü oldu.

''Bu dava, biz 'bitti' demeden bitmez'' diyen Kürkçü, Mecliste düzenlediği basın toplantısında, polis yetkilileri hakkında soruşturma izni verilmemesine dikkat çekti.

"(Bu) devlet adına cinayet işleyenlerin cezasızlığı geleneğinin süregitmekte olduğunun göstergesidir." dedi.

Basından tepkiler

Çağdaş Gazeteciler Derneği Genel Başkanı Ahmet Abakay "zaten tartışmalı olan adalete güven tamamen yok edilmiştir. Bu kararla Türkiye, gazetecilerin aydınların öldürüldüğü, öldüren güclerin devlet görevlileriyle ve kurumlarıyla ele ele olduğu ve asla dokunulmadığı, soruşturulmadığı bir ülke haline dönüştürülmüştür." eleştirisinde bulundu.

Açıklamada "Cezaevlerindeki 100'e yakın gazetecinin çok kolay bir şekilde terör örgütü üyeliğinden yargılandığı ülkemizde, kamu görevlilerinin ve kimi devlet kurumlarının tetikçilerle ilişkisi ve koruması konusunda pek çok deliller ortaya konulduğu halde bunun mahkeme tarafından ciddiye alınmaması vahim bir durumdur. Verilen kararda sadece,"Hrant Dink kendi kendini vurmuştur" denilmediği kalmıştır." denildi.

Aralarında Radikal, HaberTürk, Taraf, Yeni Şafak, Zaman ve Birgün'ün olduğu pek çok gazete, haberlerinde dosyanın üzerinin örtüldüğü sorumluların devletçe korunduğu kanısına işaret etti.

İngiliz Guardian gazetesi, "silinen kanıtlar, mahkemenin güvenlik ve emniyet yetkililerince yanlış bilgilendirilmesi ve olay yerindeki güvenlik kameralarının 'kayıp' görüntüleri" nedeniyle dava ile ilgili usülsüzlük zannına dikkat çekerken "Avukatlar ve insan hakları örgütleri, mahkemenin örgütlü suç olasılığını bütünüyle bertaraf etmesi karşısında şoke oldu" dedi.

Gazete Uluslararası Af Örgütü sözcüsü Andrew Gardner'ın son beş yıldır yürütülen soruşturmanın sanıkların bir ağ içinde olduğunu, bazı devlet görevlilerinin de işbirilkçi rolü olduğunu gösterdiğini belirterek ancak bu kişilerin soruşturulmadığını, kovuşturulmadığını belirtti.

"Mahkeme cinayetin gerisinde örgüt olmadığı hükmüne vararak kanıtların ağır çektiği noktadan daha da uzaklaşmıştır" dedi.

Gardner;"Karar Türkiye'de adaleti töhmet altında bırakan bir hükümdür, iktidar konumlarındakilerin korunacağı, devlet görevlilerince işlenen insan hakları ihlallerinin cezasız kalacağı mesajını vermektedir" dedi.

Sınır Tanımayan Gazeteciler Örgütü ise, "Dink cinayetinden beş yıl sonra mahkeme devlet mekanizmaları içindeki işbirlikçiliğe ışık tutmakta ve olayın beyni olanları belirlemekte acz içinde kalmıştır. Kimse bu davanın çözüldüğünü düşünemez" dedi.