BIST 9.420
DOLAR 34,37
EURO 36,33
ALTIN 2.832,00
HABER /  GÜNCEL

Dink ailesinin itirazına ret!

Dink ailesinin, Hrant Dink'i İstanbul Valiliği'nde uyardıkları ileri sürülen 2 MİT görevlisi hakkında verilen takipsizlik kararına itirazları reddedildi

Abone ol

Sincan 1. Ağır Ceza Mahkemesi Başkanı Süleyman Savut ile üyeler Şenel Altınay ve Jale Tetik'in verdiği kararda, Dink ailesinin şikayeti üzerine Ankara Cumhuriyet Başsavcılığının 2 MİT görevlisi hakkında, "görevi kötüye kullanma" suçundan yürüttüğü soruşturmada takipsizlik kararı verdiği belirtildi.

Kararda, şunlar kaydedildi:

"CMK'nın 172. maddesinde 'Cumhuriyet Savcısı, soruşturma evresi sonunda, kamu davasının açılması için yeterli şüphe oluşturacak delil elde edilememesi veya kovuşturma olanağının bulunmaması hallerinde kovuşturmaya yer olmadığına karar verir. Kovuşturmaya yer olmadığına karar verildikten sonra yeni delil meydana çıkmadıkça, aynı fiilden dolayı kamu davası açılamaz' hükmü yer almakta olup, yeni delil meydana çıkması halinde aynı fiilden dolayı kamu davası açılabileceği muhakkaktır.

Dosya kapsamına göre kovuşturmaya yer olmadığına dair kararın usul ve yasaya uygun olduğu, itiraz nedenlerinin yerinde olmadığı anlaşılmakla, itirazın reddine karar vermek gerekmiştir."

DİNK AİLESİNİN SUÇ DUYURUSU

Dink ailesi, Agos gazetesinde yayımlanan "Atatürk'ün manevi kızı Sabiha Gökçen'in yetimhaneden alınmış bir Ermeni kızı olduğu" iddiasındaki haber üzerine gazeteci Hrant Dink'i İstanbul Valiliğinde "uyardıkları" ileri sürülen 2 MİT görevlisi hakkında suç duyurusunda bulunmuştu.

Ankara Cumhuriyet Savcısı Murat Demir, soruşturma sonucunda, "şüphelilerin eylemlerinin görevi ihmal ve görevi kötüye kullanma mahiyetinde olduğu, ancak ceza zaman aşımı süresinin dolması nedeniyle 'kovuşturmaya yer olmadığına karar' verildiğini" belirtmişti.

Kararda, suç tarihi olarak, şüphelilerin Dink ile İstanbul Valiliğinde görüştükleri 24 Şubat 2004 esas alınmıştı. Dink ailesi ise bu karara, Sincan Ağır Ceza Mahkemesi nezdinde itirazda bulunarak, "kovuşturmaya yer olmadığına dair kararın" kaldırılmasını istemişti.

İtirazda, şüphelilerin TCK'nın 83. maddesinde düzenlenen "Kasten öldürmenin ihmali davranışla işlenmesi" suçu gereğince cezalandırılmaları talep edilmişti.

Suç tarihinin 19 Ocak 2007 ve öncesi olması gerektiği savunulan itirazda, şunlar kaydedilmişti: "Şüphelilere isnat edilen suç (ani) anlık bir suç değil temadi eden bir suçtur. Savcılık, suç tarihi olarak, şüphelilerin Hrant Dink ile İstanbul Valiliğinde görüştükleri tarihi, yani 24 Şubat 2004'ü esas almış, şüphelilerin hukuka aykırı hareketlerinin meydana getirdiği sonucun bu tarihte son bulduğunu varsaymıştır. Oysa şüphelilerin suç oluşturan (ihmali) hareketleri, Hrant Dink'in öldürüldüğü 19 Ocak 2007'ye kadar devam etmiştir. Yani temadi bu tarihe kadar devam etmiştir."