Dininizi Koronoya feda etmeyin…
Dini yaşamama noktasında hassasiyetlerini hemen gösteren bu kesim bizi ne kadar da düşünüyormuş da haberimiz yokmuş.
Dini ve dindarlığı toplum hayatından çıkarmak isteyenlerin eline yeni bir fırsat geçti. Tabii ki onlar da bu fırsatı kaçırmadılar, dini ferdi ve sosyal hayattan çıkarmak için hemen zehirlerini kusmaya başladılar.
İnsanlık olarak şu anda büyük bir imtihanla karşı karşıyayız.
Koronavirüs neredeyse dünyanın tamamına yayılmış durumda. Devletler, virüsün yayılmasını engellemek için tedbir üstüne tedbir alıyorlar.
Ülkemizde de etkisini gösteren koronavirüse karşı değişik tedbirler ve önlemler alınıyor. Her alanda alınan bu tedbirlere Diyanet İşleri Başkanlığı da katıldı.
Özellikle temizlik ve hijyen konusunda tedbirleri ön plana çıkaran Diyanet İşleri Başkanlığı’na alınacak önlemler konusunda katkı yapanlar (üstüne vazife olmadığı halde) ortaya atıldılar.
İlk açıkladıkları şey de hemen insanların Cuma namazı kılmamaları noktasında oldu.
Bir anda din fetvacısı kesilenler hemen fetva üstüne fetva vermeye başladılar.
Salgın zamanında Cuma namazı kılınmayacağından tutun da camilere gitmenin sağlıklı olmadığı, dolayısıyla namazların evde kılınması gerektiği noktasında birçok haber ve söylenti dolaşıma sokuluverdi.
Dini yaşamama noktasında hassasiyetlerini hemen gösteren bu kesim bizi ne kadar da düşünüyormuş da haberimiz yokmuş.
Oysa bu kesimin hassasiyetini sadece cami noktasında değil de başka konularda da göstermesini isterdik. Eğlence mekanları, barlar, kafeler, diskolar gibi…
Ama olmaz, illa ki dini yaşamamak noktasında duyarlı bu kesim nedense.
Oysa ki camilere gelinceye kadar gidilmemesi gereken o kadar çok yer var ki…
Toplu taşıma araçları mesela…
Gün boyunca sıkış tıkış yolcu taşıyan toplu taşıma araçları camilerden kat be kat daha riskli Koronavirüs konusunda.
Hakeza alışveriş merkezleri de…
Ancak gelin görün ki cami ve namaz konusunda hemen tedbire başvuranlar buralar konusunda hiç de duyarlı değiller.
Aslında sadece camiler değil, dünya çapında İslamiyet, Koronavirüs tedbirleri kapsamında büyük yara alması için adeta var güçle çalışılıyor.
Şu anda İslam’ın üç büyük mabedi ibadete kapalı veya kısıtlanmış durumda.
Arabistan’da Ramazan ayı konuşuluyor şu an. Oruç tutmanın metabolizmayı zayıflatacağı, oruç tutmamak gerektiği konusunda tezviratlar şimdiden yapılmaya başlandı.
Irak ve Arabistan’da Cuma namazları bir süreliğine kaldırıldı, Türkiye’de de bu yönde Diyanet üzerinde bir baskı var. Bütün bunların devamında Hac ibadeti de aynı gerekçelerle tartışmaya açılacaktır.
Virüs, en büyük darbeyi ekonomik faaliyetlere vurduğundan ticaret yapamayan Müslümanlar zekât verme noktasında da sıkıntılar yaşayacaktır.
Bütün bunlar şu manaya geliyor: İslam’ın beş şartından olan namaz, oruç, hac ve zekâtın bu yıl yapılacak tezviratlar sonucunda toplum hayatından çıkarılarak önemini yitirmesi.
Din düşmanlarının tam da arayıp bulamadıkları bir fırsat.
Geriye ne kalıyor, Kelime-i Şehadet. Kalben ve zikren imanın ifadesi. Zihinlerden ve zikirden silinmesi kolay olarak görülen şart. Bunun bu şekilde olduğunu aslında son 10 yıldır Müslümanların süslümanlaşması ile birlikte müşahede ettik.
Önümüzdeki günlerde bu noktalarda daha fazla tartışmalar yapılacağını, din düşmanlarının bu konularını daha fazla kaşıyacaklarını düşünüyorum.
İslamsız ve dinsiz yeni bir dünya düzeninin planlarının yapıldığı artık gün gibi aşikâr bir gerçek. Global manada uzun yıllardır bunun çalışmalarını yapan küresel çete, ayaklarına kadar gelen böyle bir fırsatı kaçırmayacaklardır.
Müslümanlar olarak bu türlü ayak oyunlarına kanmamız ve uyanık olmamız gerekiyor.
Camilere boşaltmak, cemaate gitmemek, Cuma namazı kılmamak çözüm değil. Elbette yapılması gereken yapılmalı ve teyakkuz halinde kalınmalı.
Lakin…
Böyle zamanlarda dine ve dinin özü olan ibadetlere daha fazla sahip çıkılmalı.
Unutmayalım ki Koranavirüs, sadece bir virüs olarak kabul edilmemeli. Korku psikolojisinin virüsün önüne geçmesi sağlanarak mevcut düzenin yeni bir düzenle yer değiştirmesi adına gerçekleştirilmeye çalışılan panik zemini.
Küresel bir korku travması ile birlikte insanların bütünüyle kültür ve inanç değerlerinden uzaklaştırılması hesaplanıyor.