BIST 8.864
DOLAR 34,31
EURO 37,34
ALTIN 3.032,35
HABER /  DÜNYA

Dini özgürlükler ilerledi

ABD Uluslararası Dini Özgürlükler Komitesi, Türkiye'de dini özgürlüklerin son 10 yılda ilerlediğini kaydetti.

Abone ol

ABD Uluslararası Dini Özgürlükler Komitesi, Türkiye'de AB üyeliği hedefi çerçevesinde hükümetin gerçekleştirdiği reformlarla dini özgürlüklerin son 10 yılda ilerlediğini kaydetti.

Rapordaki ana eleştiri noktası ise türban yasağını kaldırmak isteyen AKP'ye açılan kapatma davası oldu.

ABD'nin, 1998'de çıkan dini özgürlükler yasası kapsamında, dünyada dini özgürlük koşullarını izlemek ve bu çerçevede ABD Başkanı, Dışişleri Bakanı ve Amerikan Kongresi'ne tavsiyelerde bulunmakla görevli, hükümetten bağımsız kuruluşu ABD Uluslararası Dini Özgürlükler Komitesi (USIRFC), 2008 yılı dünyada dini özgürlükler raporunu kamuya açıkladı.

Raporda dini özgürlükler bakımından endişe kaynağı ülkeler Burma, Kuzey Kore, Eritre, Pakistan, Çin, Suudi Arabistan, Sudan, Türkmenistan, Özbekistan ve Vietnam olarak sıralandı.

Afganistan, Bangladeş, Belarus, Küba, Mısır, Endonezya ve Nijerya izleme listesindeki ülkeler olarakraporda yer aldı.

USRFC raporunda, Suudi Arabistan'da dine küfrettiği gerekçesiyle bir Türk berberin ölüm cezasına çarptırılmasına da yer verildi.

"Laiklik anlayışı ABD'dekinden faklı"

Komite üyeleri, Türkiye'ye düzenledikleri ziyarette konuştukları grupların, dini özgürlüklerde son 10 yılda yapılan ilerlemelere dikkat çektiğini, bunun da özellikle AB yolunda ilerlemek isteyen Türkiye'nin gerçekleştirdiği reformlarla ilişkilendirildiğini kaydetti.

Türkiye'deki laiklik anlayışının, ABD'nin din ve devlet ayrımı anlayışından farklı olduğu ifade edilen raporda, Türkiye'de dinin kamu hayatındaki ifadesinin "devlet kontrolünde" olduğu ileri sürüldü.

Raporda Türklerin, dinin daha fazla kamu hayatında yer almasına destek veren partileri iktidara getirdiği ancak bu partilerin, kısmen laikliğin tehdit altında olduğu gerekçesiyle yönetimden uzaklaştırıldığı ifade edildi.

USIRFC, türbanın üniversitelerde serbest bırakılması çalışmasının ardından AK Parti hakkında kapatma davası açıldığını kaydetti. Raporda, Türkiye'de "katı laiklik ve Türk kimliğine ilişkin kısıtlı anlayışa sahip milliyetçiliğin", dini özgürlük ve azınlık haklarına ilişkin görüşleri etkilediği, toplumda, etnik Türk olmayan ve Müslüman olmayanlara şüpheyle bakıldığı ileri sürüldü. Raporda ayrıca, Gazeteci Hrant Dink'in öldürülmesi de "aşırı milliyetçilikle fitillenmiş" diye nitelendi.

Türkiye'de Diyanet İşleri Başkanlığı'nın, daha çok "Hanefi Sünni" doktrinini takip ettiği ve Alevilere Diyanet bütçesinden pay ayrılmadığı ifade edilen raporda, Aleviler'in, Türk nüfusunun yüzde 20'sini oluşturduğu belirtildi.

"Türban giyenler kamudaki işlerini kaybediyor"

Raporda, türban giyenler ve türban giyenleri savunanların, kamu sektöründeki işlerini kaybettiği, hemşirelik, öğretmenlik yapamadığı, ordunun, türbanlı eşi olan, namaz kılan mensuplarını "disiplin eksikliğiyle" suçladığı ifadeleri yer aldı.

Azınlık dinlerine mensup olanların mülk sahibi olma, kendi liderlerini yetiştirmesinde sıkıntılar yaşadığı ifade edilen raporda, Fener Rum Patriği için "ekümenik" (evrensel) nitelemesi kullanılarak, bu statünün Türkiye tarafından tanınmadığı ve Heybeliada Ruhban Okulu'nun 1971'den bu yana kapalı tutulduğu belirtildi.

Türkiye'de yaşayan Yahudilerin, diğer Müslüman ülkelere kıyasla Türkiye'nin Yahudilere karşı tutumunun çok daha iyi olduğunu ve dini özgürlüklerde kısıtlama olmadığını ifade ettikleri belirtilen raporda, buna karşın, sinagog saldırıları ve medyada Yahudi karşıtı (anti-semitik) söylemin devam ettiği iddia edildi.

Raporda, "milliyetçi veya aşırı dinci" olarak nitelendirilen bazı medya kuruluşlarının, Yahudi karşıtı söylemlerini Amerikan karşıtlığıyla tamamladığı, ABD ve İsrail'in, Irak'taki tutumunu eleştiren haberlerin sayısının arttığı kaydedilerek, bunun da Yahudi toplumu içinde korku ve güvensizlik yarattığı öne sürüldü.

Trabzon'da bir İtalyan Katolik rahibin öldürülmesi olayına da yer verilen raporda, Nisan 2007'de Malatya'da Evanjelik protestan bir yayınevinin çalışanlarının öldürülmesinde milliyetçi bir grubun rol oynadığı iddialarının yer aldığı ve davanın halen sürdüğü belirtildi.