BIST 9.627
DOLAR 35,21
EURO 36,72
ALTIN 2.958,70
HABER /  MEDYA

Dindar Beki'nin 'kindar' yönü!

Nazik bir yazı istendiğine bile bu şekilde cevap vermekte mahzur görmüyorlar. Bu yüzden ben bu son olaya hiç şaşırmadım, Hadi arkadaşın da en azından bu mutlu günlerinde üzülmesini hiç istemem.

Abone ol

GAZETECİLER.COM - Habertürk yazarı Serdar Turgut, bugün köşesinde İnternethaber'in 13. yıldönümünde Radikal yazarı Akif Beki'nin terbiye ve nezaket sınırlarını zorlayan yazısına değindi.

"Neden şaşırıyorsun Hadi kardeş?" başlıklı yazısında Turgut, Hadi Özışık'ın Akif Beki ile ilgili yazısına "Akif Beki'nin içinden geldiği ve ait olduğu tarafın belirleyici özelliği kindarlığıdır.  O kesim dindar olduğunu iddia eder, ama asıl belirleyici özellikleri kindarlıklarıdır. Bunu siyasetlerine, adalet anlayışlarına, geçmişle yüzleşmelerine, kendilerinden farklı olan farklı yaşayan insanlara bakışlarına daima yansıtırlar." yazdı.

İşte Akif Beki'nin "kindar" yönünü köşesine taşıyan Habertürk yazarı Serdar Turgut'un yazısından çarpıcı bir bölüm:

DÜNYADA HUFFİNGTON POST, TÜRKİYE'DE İNTERNET HABER

Bana "Dünyada huffingtonpost.com varsa Türkiye'de de internethaber.com var" dedirten, internet haberciliğinde çok önemli global pozisyon almış olan Hadi Özışık, "İnternethaber'in 13'üncü yılı ve Akif Beki'nin yazısı" başlıklı bir yazı yazdı.

Kendim de dahil birçok insandan bu konuda yazı istediğini bildiğimden, "Acaba Akif bizim yapamadığımız neyi yapmış; yazısı, ayrı bir yazıyı hak edecek neler içeriyor?" diye merak edip hemen okudum.

Hadi'yi şaşırtan ama beni hiç şaşırtmayan bir şey yapmış Akif Beki. Eğer gönlü yoksa, böyle durumlarda nazik bir insan ne yapar? "Kusura bakmayın, yazamayacağım" der, değil mi? Ama onun yerine Akif öfke dolu bir yazı yazmış ve internet haberciliğine bir dizi hakaret yağdırmış, kin kusmuş.

HADİ ÖZIŞIK ŞAŞIRMIŞ BEN HİÇ ŞAŞIRMADIM

Hadi Özışık haklı olarak şaşırmış, nezaketten bahsediyor. "Bu güzel günümüzde bu da yapılır mı?" diye soruyor.

Ben hiç şaşırmadım, aksine çok da doğal buldum.  Hadi de en az benim kadar tecrübelidir; o bu gerçeği henüz neden göremedi bilmiyorum, ama tahminim bu iyi niyetinden olsa gerek.

O gerçek şu: Akif Beki'nin içinden geldiği ve ait olduğu tarafın belirleyici özelliği kindarlığıdır.

O kesim dindar olduğunu iddia eder, ama asıl belirleyici özellikleri kindarlıklarıdır.

Bunu siyasetlerine, adalet anlayışlarına, geçmişle yüzleşmelerine, kendilerinden farklı olan farklı yaşayan insanlara bakışlarına daima yansıtırlar.

Bu yaygın kindarlık sadece bireysel zarar vermekle kalmıyor, topluma da büyük darbeler vuruyor.

DİNDARLARIN KİNDAR YÖNÜ BU ÜLKENİN EN TRAJİK YANI

Dindarının kindar yönünün ön plana çıkması bu ülkenin en trajik yanıdır. 
Dinle hiç alakası olmayan bir insan olarak ben bile bir dindarın kindar olmasının yanlış olduğunu biliyorum.  Ama bunu nedense onlar bilmiyorlar.

Bu yüzden bir güzellik yaratabilecekken toplum olarak yıpranıyor ve geleceği güzel kurabilmenin fırsatını kaçırıyoruz.

Ruhlardaki kin duygularının bu şekilde ön plana çıkması hemen hiçbir konuda konuşamamamız ve diyalog açamamamız sonucunu doğuruyor.

Kin, insanı teslim alınca o insan, geçmişle yaşamayı geleceği kurmaktan daha rahat, daha güvenli bulur.

DİYALOG ÇABALARIM HEP KİN DUVARINA ÇARPTI

Bu ülkede geçmişte olanlarla hesaplaşmak ve hesabını sormak bütün söylemleri bu yüzden teslim aldı. Geçmişe bakmak daha iyi bir geleceği toplu halde kurmanın bir yolu olabilecekken bizde sadece geçmişe kinlerin kusulmasıyla sonuçlandı.
Benim bireysel olarak bir süredir sürdürdüğüm diyaloglar açmak ve konuşup anlaşmak çabaları hep bu kin duvarına çarpıp yarım kaldı.

O duvara çarpıp çarpıp devrildim ama her defasında ayağa kalkarak bir umutla konuşma çabamı sürdürmeye çalıştım.

Ancak "Hapishanelere haksız yere sokulmuş birçok insan var, hep birlikte bunlara sahip çıkmalıyız. Eminim ki gerçek bir dindara da bu yakışır" dediğimde, içten söylediğim bu sözlerime sadece "Ne yapalım herkes geçmişte yaptıklarıyla mı kalsın, hiç mi hesap sormayalım yani" tepkisi alınca o noktada üzülerek koptum ve duvara tekrar çarptığımı hissettim.

Tekrar ayağa kalktım ve bu defa yine ileriye yürümeye çalışmak yerine döndüm ve geriye gittim. Kendime yaratmaya çalıştığım, içinde kinlerin, hesaplaşmaların olmadığı küçük adacığıma geri döndüm.

Bundan sonra diyalog kurmak, konuşmak isteyebilecekleri o adaya bekliyorum.
Ada her zaman açık ve ben iyi bir ev sahibiyimdir. Daha önce ben o adacığımdan hayli açılmış ve dalgalı sulara yelken açmıştım. Hayli sallandım, ama batmadım; demir atmaya çalıştım, ama demir atmamı sağlayacak bir sentez, hoşgörülü bir karşılıklı anlayış ortamı hiçbir zaman oluşmadı. Hava hiç durulmadı. Ben de geriye döndüm yelkeni kendi küçük adacığımdaki ağacıma bağladım. Bu dalgalı fırtınalı dünyaya ne yazık ki hâkim olmuş kin ve öfke, insanların sadece siyasi görüşlerine değil ilişkilerine, hayata bakışlarına da yansıyor.

HADİ ARKADAŞ BU MUTLU GÜNÜNDE HİÇ ÜZÜLMESİN

Bir de zeitgeist nedeniyle gücü de ellerinde hissettiklerinden duygularını hiç içlerinde saklamaya ihtiyaç duymuyorlar. Nazik bir yazı istendiğine bile bu şekilde cevap vermekte mahzur görmüyorlar. Bu yüzden ben bu son olaya hiç şaşırmadım, Hadi arkadaşın da en azından bu mutlu günlerinde üzülmesini hiç istemem.