Yeni Akit yazarı Abdurrahman Dilipak, toplumdaki ahlaki çöküntüyü kaleme aldı, yaşananlara isyan etti.
Abone olYeni Akit si yazarı Abdurrahman Dilipak'ın hedefinde ahlaki çözülme içinde olmakla suçladığı mütedeyyin kesim vardı.
Yazar, bugünkü köşesinde "Aile dağılıyor. Gençlik yoldan çıkıyor.. Bu iki değeri kaybedersek, diğer kazanımlarınızın hiç birinin hiç bir değeri yok" diyor.
"Bu gidiş nereye" başlıklı yazısında Konya Selçuk Üniversitesi'deki yasak aşk üçgeni cinayetini yazan Dilipak, eleştiri oklarını muhafazakarlara çevirdi. "Bu gidiş hayra alamet değil" diyen yazara kulak veriyoruz:
TUZUN KOKTUĞU YERDİR
"Artık cin şişeden çıktı.. Konya Selçuk Üniversitesi’ndeki cinayet olayı, bu hadiselerin üzerine tüy dikti..
2 erkek, bir kadın. Erkeklerden biri prof., biri doçent.. Hanım, üniversitede görevli.. 3’ü de evli, çocukları var. Biri ayrılmış, biri ayrı yaşıyormuş, birinin 2. evliliği filan... Prof. olanın eşi de prof. ve bölüm başkanı. Ve il Konya.. Cinayetin işlendiği yer üniversite..
3’ü de sağcı, milliyetçi ve muhafazakâr.. Aynı kadınla ilişki kuran iki bilim adamı, kıskançlık histerisine kapılıp cinayet işliyor..
İşin geldiği nokta, tuzun koktuğu yerdir.. Bilim adamı bunu yaparsa kim ne yapmaz ki."
Başörtüsü, sakal ve cübbenin aksesuar haline geldiğinden yakınan Dilipak, yazısında aile müssesesinin dağılmaya yüz tutttuğunu iddia etti. Yazar daha sonra Ala dergisinin düzenleyeceği ancak tepkiler üzerine iptal edien 'başörtülü kızlar' partisi üzerinden eleştirilerini sürdürdü.
BAŞÖRTÜSÜ SIRADANLAŞTI
(...)Başörtülüler de bir alem.. Başörtüsü, başörtüsü firmalarının reklam panoları ve dizi filmlerindeki şekli ile zaten sıradan bir aksesuar haline geldi. Alamet-i farika özelliğini kaybetti. Sıradanlaştı! Sakal, cübbe de öyle.. Mütedeyyin tanımı kullanılmıyor artık da, bir takım kisveler öz değerini kaybedip, maskeye dönüştü, ibadetler ise mutantan bir ritüele din büyük ölçüde ruhi, ahlaki, manevi boyutunu kaybederek şeklileştirildi sanki. Din adamlarının tekeline geçti.. Sun’i bir hiyerarşik yapı oluşturuldu.. Biraz da ezoterik hikâyeler..
VATİKAN TARZI SKANDALLARA AZ KALDI
Aile dağılıyor. Gençlik yoldan çıkıyor.. Bu iki değeri kaybedersek, diğer kazanımlarınızın hiç birinin hiç bir değeri yok..
Bunları dinleyince gözümün önüne “Decameron’un aşk hikâyeleri” geliyor. Vatikan’daki skandallara benzer skandallar için fazla yolumuz kalmadı sanki.. Bu kadar aşk hikâyesi, romantizmin sonunda gelinecek yer burası idi..
DÜĞÜN EĞLENCELERİ EĞLENCE OLMAKTAN ÇIKTI
Geçen gün “Âlâ dergisi”nin arefeye denk gelen bir parti ilanı vardı. Yer: Sheraton İstanbul, Maslak’ta. Ücret: 250 TL (Bir kişi için – Bistro) VIP Lounge Rezervasyonu 3000 TL. Birilerinin sitesi mi hacklendi, beyni, yüreği mi bilmiyorum. Ya da bu dergi başkalarının eline mi geçti yoksa.. Gecenin onur konuğu kim biliyor musunuz? İnanmayacaksınız ama Asena! Ama zaten bir süredir nişan, düğün eğlenceleri eğlence olmaktan çıktı.. “Kadın kadına” sanki her şey mübah gibi yaygınlaşan bir düşünce var.. Aşağılık kompleksi ile bastırılmış duygular dışa mı vuruyor ne.. Konsept evlerde yaşayan birileri cemaatten uzak kalınca kendilerine yeni bir din mi uydurdular yoksa..
İfrat ve tefrit arasında savruluyoruz.. Üniversiteli delikanlılar kariyer peşinde, iyi bir iş, iyi bir maaş ve zevk alacağı, heyecan duyacağı bir şeyler yapmak istiyor. “Hüzün” ve “çile” ile işleri yok. “Çaba”, “risk” onlara uzak dursun.. Okuyan kızların “ev hanımı” olmak, “anne” olmak gibi bir dertleri yok sanki. Onlar da bir iş bulup kendi geçimini kendi sağlama peşinde.. Zaten giderek evlenmek yerine “birlikte yaşam”ı tercih ediyorlar.. Evliliklerini sürdüremiyorlar..
Bu gidiş hayra alamet değil.. Aman dikkat. Selam ve dua ile..