Zabıtaya yakalanan ve üzerinden çıkan 26 çeyrek altın, 12 Cumhuriyet altını, bir bilezik ve bin 633 liranın mülkiyetinin kamuya geçirilmesine karar verilen dilenci, Anayasa Mahkemesine bireysel başvuruda bulunarak mülkiyet hakkının ihlal edildiğini öne sürdü. Yüksek Mahkeme, başvurucunun mülkiyet hakkının ihlal edilmediğine karar verdi.
Abone olİzmir'in Karşıyaka ilçesinde balon sattığını iddia eden bir kişi hakkında Karşıyaka Belediyesi zabıta memurları tarafından dilencilik yaptığına dair tutanak düzenlendi, üzerinden çıkan 26 çeyrek altın, 12 Cumhuriyet altını, bir bilezik ve bin 633 liraya zabıta memurlarınca el konuldu.
Belediye Encümeni dilencilik kabahatini işlediği gerekçesiyle başvurucuya 100 lira tutarında idari para cezası verilmesine ve el konulan altın ile nakit paranın mülkiyetinin kamuya geçirilmesine karar verdi.
Mahkemede 'balon satıyorum' dedi
Başvurucu bu işleme karşı Karşıyaka 1. Sulh Ceza Hakimliği nezdinde itirazda bulundu. Başvurucu itiraz dilekçesinde, dilencilik yapmadığını ve balon satarak geçimini sağladığını savundu. Hakimlik itirazı reddetti.
Kararın gerekçesinde, yeminli tanık anlatımlarına itibar edildiği belirtilerek başvurucunun dilencilik yaptığı kanaatine varıldığı açıklandı.
Görevlilerin uyarılarına rağmen yedi gündür aynı yerde dilencilik yaptığı belirtilen başvurucunun daha evvel de dilencilik yaptığına ve bu işi meslek haline getirdiğine işaret edilen kararda, bu sebeple söz konusu mal varlığının dilencilikten elde edilen gelirle alındığı kabul edildi.
Başvurucunun bu karara yaptığı itiraz da Karşıyaka 2. Sulh Ceza Hakimliğince aynı gerekçelerle reddedildi.
Anayasa Mahkemesi'ne başvurdu
Bunun üzerine dilencilik yaptığı belirlenen kişi, Anayasa Mahkemesine bireysel başvuruda bulundu.
Meşru yollardan elde ettiğini belirttiği altın ve nakit paranın, dilencilik yaptığı gerekçesiyle mülkiyetinin kamuya geçirilmesinden şikayet eden başvurucu, itirazlarının derece mahkemelerince dikkate alınmadığını, gösterdiği tanıkların dinlenilmediğini ve etraflı bir mali durum araştırması yapılmadığını, bu gerekçelerle mülkiyet ve adil yargılanma haklarının ihlal edildiğini ileri sürdü.
Başvuruyu ele alan Anayasa Mahkemesi, başvurucunun, Anayasanın 35. maddesinde güvence altına alınan mülkiyet hakkının ihlal edilmediğine karar verdi.