17 yaşındaki Dilan Alp ve 27 yaşındaki Meral Dönmez, 1 Mayıs'ta Taksim'de gösteri yapılmasını engelleyen polisin attığı biber gazı kapsülleri nedeniyle ağır yaralandı. Alp ve Dönmez'in işçi babaları, müdahalenin sertliğine öfkelenmiş ve şaşırmış halde.
Abone ol"Benim verdiğim mücadeleyi görüp katılmaya başladı 1 Mayıs'lara."
Bu cümle sendika hakkı için mücadele ederken işten çıkartılan Hey Tekstil işçisi Ali Ekber Alp'e ait. Bir eylem meydanında değil, bir hastane koridorundayız. Onunla konuşma nedenim ise kızı Dilan Alp'in içinde olduğu kritik durum.
1 Mayıs'ı dün bir araya gelmeye çalışan on binlerce insandan biri Dilan.
Dünden beri herkesin gözünü kulağını diktiği bir kız çocuğu o. 17 yaşında. Polisin kısa mesafeden attığı biber gazının fişeği geldi kafasına. Kafatasında kırıklar oluştu. Ameliyata alındı ve doktorlar herkese derin bir nefes aldıran açıklamayı yaptı. Dilan hayati tehlikeyi atlatmıştı.
Şimdilik bu büyük darbeden geriye ne kalacak bilinmiyor. Kulaklarında hasar kalma ihtimali var. Bir süre sara krizleri geçirme ihtimali de dile getiriliyor. Sara krizleri için 6 ay ilaç kullanacakmış Dilan. Bu ilaçları kullandıktan sonra bir daha böyle bir rahatsızlık yaşamaması bekleniyor.
Babası Ali Ekber Alp, "İnsanda biraz vicdan olur, bu çocuk daha nihayetinde." diyor. "Bu yaptıkları kimsenin yanına kâr kalmayacak. Bugün Dilan, yarın başkası olur," diyerek yasal yollarla şikayetçi olacaklarını söylüyor.
Ali Ekber Alp ile konuşmak kolay değil. Yorgun, öfkeli. Bir iyi haber geldi ama devamında ne olacağını kimse bilmiyor; endişeli.
Kısa sohbetimizden sonra ben yanından ayrılırken, onun yanına başkaları geliyor. Sessizce, "Ben biraz durayım," diyor. Sandalyede oturuyor gözünü yere dikerek.
'Ben böyle bir baskı görmedim'
Bu hastane koridorundaki tek baba o değil. 1 Mayıs'ta aynı Dilan gibi yaralanan ve aynı Dilan gibi gözümüzü kulağımızı çevirdiğimiz Meral Dönmez'in babası da kızından gelecek haberleri bekliyor.
Meral Dönmez 27 yaşında. Daha önce parasız eğitim talebiyle pankart açtığı için 1 yıl tutuklu yargılanmıştı. Yakınlarının verdiği bilgiye göre hakkında hüküm verilmiş. 6 yıl hapis... Şimdi karar Yargıtay'da.
O ise başına gelen fişekler nedeniyle yoğun bakımda.
Babası emekli TEKEL işçisi Mehmet Dönmez yorgun ama iyi haberlerden umutlu. Yıllardır mücadele eden bir işçi o: "Bugüne kadar birçok direnişe katıldım. Ben böyle şey görmedim. '89 bahar eylemlerinde Ankara'ya gittik. Giremezsiniz dedi asker. Ama bizi engellemek için ne dipçik ne süngü kullandı."
Sonra benim sormama mahal vermeden devam ediyor: "Şimdi işçi suçlu, memur suçlu, öğretmen suçlu; peki kim suçlu değil?"
Dönmez'e dün ve bugün İstanbul Valisi Avni Mutlu'nun "marjinal gruplar" açıklamasını hatırlatıyorum. Sakince yanıtlıyor: "1 Mayıs yasal bir bayram. Herkes katılabilir. Burada insanları suçlamaya gerek yok, bu ülkeye yazık."
Son cümlesi bir süre havada asılı kalıyor. 1 Mayıs 1977'de yaşadıklarını anlatıyor. Hep aynı şeyi vurguluyor: "Ben böyle bir baskı, böyle bir müdahale görmedim."
Dilan'ın ve Meral'in yakınları ve arkadaşlarıyla dolu olan yoğun bakım katından ayrılıyorum. İki babanın sözleri yankılanıyor durmadan. Yoğun bakımdalar ama en azından hayati tehlikeyi atlattılar diye seviniyorum.
Gece saat 3'te, birkaç gazeteci olarak, Dilan'ı ve Meral'i merak edip buraya gelmiştik. 8 saat arayla aynı kapıdan farklı düşüncelerle çıkmama şaşıyorum.
Yanımdaki arkadaşımın sesiyle irkiliyorum. Vali Mutlu yeni bir açıklama yapmış: "Dilan marjinal grup üyesidir. Bizde kayıtları vardır. Çatışma içindedir. Tam bir radikal mensuptur. Dünyanın ne kadar mahkemesi varsa, ülkemizde ne kadar mahkeme varsa müracaat edilebilir. Aldığımız karar kendi vicdanımda fevkalade doğrudur."
Bu açıklamayı duyduktan sonra düşünüyorum. Fevkalade ne demek?