İçişleri Bakanlığı kaynaklarına göre, DHKP-C, Emniyet’e yönelik saldırıyla “Hâlâ güçlüyüm” mesajı verdi. Saldırıda istihbarat zafiyeti olduğu da belirtildi
Abone olAnkara Dikmen’deki Emniyet Genel Müdürlüğü ek binası ile polisevine geçen cuma akşamı düzenlenen roketatarlı saldırıya ilişkin ilk değerlendirmede, “istihbarat zafiyetinin söz konusu olduğu” vurgulandı. Ayrıca, Devrimci Halk Kurtuluş Partisi- Cephesi’nin (DHKP-C), başka örgütlere gitme eğilimi gösteren kitlesine karşı “güç gösterisi” yapmak istediği ifade edildi.
Suriye kriziyle birlikte özellikle Hatay, İstanbul ve Ankara gibi şehirlerde saldırı gerçekleştirilebileceği ve gerekli tedbirlerin artırıldığı belirtiliyordu. Taraf sinden 'nın haberine göre Ancak ABD’nin Ankara Büyükelçiliği’ne yönelik canlı bomba eylemini geçen şubatta gerçekleştirdikten hemen sonra Adalet Bakanlığı ile AK Parti Genel Merkezi’ne lav silahıyla saldırılar düzenleyen DHKP-C’nin, Ankara’nın göbeğinde yeniden eylem yapması kafaları karıştırdı.
İSTİHBARAT ZAFİYETİ VAR
AK Parti’ye yönelik eylemi gerçekleştirdikten sonra yurtdışına kaçtığı belirlenen Muharrem Karataş’ın ülkeye tekrar eylem için gelmesi dikkat çekti.
Aynı şekilde Serdar Polat’ın da, Yunanistan’da özel eğitim gördüğü biliniyordu. Dolayısıyla Karataş ile Polat’ın, kimlik ve eşkallerinin biliniyor olmasına rağmen yurtdışından Türkiye’ye girmeleri ve Dikmen’de Emniyet’i hedef almaları “istihbarat zafiyeti” şüphesi yarattı.
Taraf’ın İçişleri Bakanlığı kaynaklarından edindiği bilgilere göre, ilk değerlendirmeler “istihbarat zafiyeti” olduğu yönünde.
HAVUZ DA İŞE YARAMADI
Zira, Hatay’ın Reyhanlı İlçesi’nde 11 Mayıs’ta meydana gelen ve 52 kişinin yaşamını yitirmesine neden olan katliamın ardından güvenlik birimlerinin istihbarat paylaşımını tek çatı altında toplamayı amaçlayan Müşterek İstihbarat Koordinasyon Merkezi (MİKM) çalışmaları hızlanmış ve söz konusu birim, kısa bir süre önce faaliyete geçmişti. Milli İstihbarat Teşkilatı’nın (MİT) Ankara Yenimahalle’deki Merkez Karargâhı’nda, doğrudan Müsteşar Hakan Fidan’a bağlı olarak görev yapan birim ile birlikte Emniyet, asker ve MİT’in elindeki istihbarat bilgileri ortak havuzda toplanmaya başladı.
Birim, istihbarat bilgilerinin elde edilmesi, bunların değerlendirilmesi ve ilgili mercilere iletilmesi görevlerini yürütmeye koyuldu. Ancak tüm bunlara rağmen Dikmen’deki saldırının gerçekleşmesinin “istihbarat zafiyeti” olarak değerlendirildiği öğrenildi.
MLKP-PKK SURİYE’DE
Ankara’da yapılan ilk değerlendirmeler arasında şunlar yer aldı: Bu yıl içerisinde yapılan operasyonlar neticesinde ciddi yara alan, uzun bir süredir adını duyuramayan ve tabanında güç kaybetmeye başlayan DHKP-C, kitlesine “Hâlâ güçlüyüz” mesajı vermek istedi. Bir süredir, Marksist Leninist Komünist Partisi’nin (MLKP) güçlendiğini ve hatta tabanından eğitimli-yetişmiş bazı kişilerin MLKP’ye katıldığını gören DHKP-C, kitlesini bir arada tutmak için Emniyet’e saldırı düzenledi.
Bu arada, Dikmen’deki saldırının ardından Ankara’da, başta Kızılay olmak üzere, alınan güvenlik tedbirleri artırıldı. Ayrıca, DHKP-C’nin “uyuyan hücresi” olabileceğini ve bu hücrenin, yeni bir saldırı hazırlığı yapabileceğini değerlendiren Ankara Emniyeti, çalışmalarını bu yönde derinleştirdi. Diğer yandan, son zamanlarda, örgütün Suriye’deki bağlantıları ve buradan, Türkiye’ye silah sokma girişimlerinin tespit edildiği belirtildi. Emniyet, örgütün Suriye bağlantısını da araştırıyor.
BU SORULAR YANIT BEKLİYOR
Emniyet’e yapılan saldırı, akıllarda çeşitli soru işaretleri yarattı. O sorulardan bazıları şöyle: İki saldırgan, aranmalarına karşın, yurtdışından Türkiye’ye nasıl girdiler ve Ankara’nın göbeğinde, Dikmen’de, işlek bir cadde üzerinde bulunan Emniyet’in önüne kadar roketlerle farkedilmeden nasıl sızabildiler? İçişleri Bakanı Muammer Güler, “Saldırganlar takibimiz altındaydılar” dedi. O halde saldırı nasıl önlenemedi?