BIST 9.368
DOLAR 34,53
EURO 36,13
ALTIN 2.961,53
HABER /  GÜNCEL  /  EMLAK

Devre mülkte dolandırıcılara paranızı kaptırmayın

Yaz mevsiminin yaklaşmasıyla yoğun ilgi gösterilen devre mülk ve devre tatil satışlarında dolandırıcılığın arttığını belirten tüketici derneklerinin temsilcileri ve hukukçular, vatandaşlara sözleşme imzalarken dikkat edilmesi gerekenler konusunda uyarılarda bulunuyor.

Abone ol

Uzmanlar, tüketicilerin hiçbir neden olmadan 14 gün içinde cayma hakkı bulunduğunu, belirtilen hususlarda yaşanan herhangi bir eksiklik durumunda ise sözleşmenin istenilen zamanda feshedilebileceğini kaydetti. 

Tüketici Dernekleri Federasyonu (TÜDEF) Genel Başkanı Aziz Koçal, AA muhabirine yaptığı açıklamada, devre mülk ve devre tatil satışlarının adeta "modern dolandırıcılık" yöntemi haline geldiğini belirterek, bu alandaki mağduriyetlerin her geçen gün arttığını söyledi. Koçal, haksız kazanç peşinde koşan bazı şirket ve kişilerin, işini düzgün yapan firma ve tüketicileri zor durumda bıraktığını aktardı. 

Kötü niyetli birtakım kimseler ve devre mülk satışı yapan bazı firmaların; boş araziler, süslü reklamlar ve broşürlerle tüketiciyi mağdur edebildiğini anlatan Koçal, alıcıların sıkıntıya düşüp cayma hakkını kullanmak istediğinde firmalarca taleplerinin kabul görmediğini, tüketicinin kaptırdığı parasını geri alabilmek için uzun zaman alan bir hukuki sürece girdiğini söyledi.  

Koçal, devre mülklerde fahiş fiyatlara ulaşan aidatların da tüketicileri yıldırdığını belirterek, şu değerlendirmelerde bulundu: 

"Yaz aylarının başlamasıyla devre mülk ve devre tatillere ilgi artıyor. İnsanların tatil yapma hevesiyle giriştiği bu yolda karşısına her alanda olduğu gibi kötü niyetli kişiler çıkabiliyor. Bazı kimseler ortada hiç olmayan devre mülkü satarken, bazıları da buradan daha fazla kazanç elde edebilmek için sözleşmelere uygun olmayan maddeler ekliyor. Devre mülk satan şirketler tarafından alıcılara imzalatılan satış vaadi sözleşmesine bir madde ekleniyor. Bu maddede, ortak malikler kurulu tarafından da işletilebilecek devre mülkün işletilmesinin satıcı şirkete verildiğine dair yetki alıyor. Alınan bu yetki haksız zenginleşmeye, şirketlerin garantili, uzun süreli, yüksek karlı bir yatırımına dönüşüyor."

"Verilmeyen hizmetin bedeli olmaz"

Aziz Koçal, devre mülkü kullananlardan 15 gün için aylık aidat istenebildiğini, işletmenin bu sayede yılda bir devre mülk için 24 defa aidat alabildiğini, bu yollarla haksız kazanç elde edilebildiğini aktardı.

Devre mülkü inşaat halinde olanlardan bile aidat istenebildiğini ifade eden Koçal, verilmeyen hizmetin bedelinin olmayacağını, devre mülk ne zaman kullanılacaksa aidatların o zaman verilmesi ve makul bir tutarın belirlenmesi gerektiğini söyledi. 

Yapılan bakım, onarım ve yenileme gerekçeleri gösterilerek haksız zenginleşmeye neden olacak bir avans adı altında aidatın alınamayacağını vurgulayan Koçal, 634 sayılı Kat Mülkiyeti Kanunu'nun 43. maddesinin bu konuda tüketiciyi kısmen de olsa koruduğunu kaydetti.

"Sözleşme tapuda resmi şekilde yapılmalı" 

Gayrimenkul hukuku uzmanı avukat Ecem Gedikkaya da devre mülk sözleşmesinin tapuda resmi şekilde yapılmasının zorunlu olduğunu vurgulayarak, "Devre mülk hakkı, satış vaadi şeklinde yapılıyorsa mutlaka noterde düzenleme şeklinde gerçekleştirilmeli. Aksi halde, satıcı veya sağlayıcı ile tüketici arasında yapılan devre mülk sözleşmesi geçersizdir." diye konuştu. 

Teslim süresi ve ön ödemeli (maketten) satışlarda dikkat edilmesi gereken hususlara değinen Gedikkaya, devre mülklerde, arsa üzerinde kat irtifakı tesis edilmeden ve yapı ruhsatı alınmadan ön ödemeli devre mülk sözleşmesinin yapılamayacağını ve ön ödemeli satış devir ve teslim süresinin, sözleşmenin imzalandığı tarihten itibaren 36 ayı geçemeyeceğini bildirdi. 

Gedikkaya, tüketicinin, sözleşmenin imzalandığı tarihten itibaren herhangi bir gerekçe göstermeksizin ve cezai şart ödemeksizin 14 gün içerisinde cayma hakkını kullanabileceğini, cayma bildiriminin noter aracılığıyla yapılması gerektiğini aktardı.

Gedikkaya, bağlı kredi sözleşmesinin var olduğu durumlarda cayma bildiriminin kredi kuruluşuna yönlendirilmesi halinde bağlı kredi sözleşmesinin de herhangi bir tazminat veya cezai şart ödeme yükümlülüğü olmaksızın sona erdiğini söyledi. 

Devre tatil sözleşmelerinin, "tecrübe ve muayene koşullu sözleşmeler" olduğunu ifade eden Gedikkaya, şunları kaydetti: 

"Tüketicinin sözleşmeye konu tesisi görmeden ve gezerek inceleme imkanı elde etmeden imzalamış olduğu sözleşme, tecrübe ve muayene koşulu (hizmetin alınması) sağlayıncaya kadar askıda kalır ve tüketicinin cayma hakkı tecrübe ve muayene koşulu gerçekleştikten sonra başlar. Sözleşme imzalandıktan sonra 14 gün içerisinde cayma hakkı kullanılmamış olsa bile devre mülke konu yer, tüketici tarafından görülmemiş ise tüketicinin tesisi gördükten sonra makul süre içerisinde cayma hakkı vardır. Ancak tüketiciler tarafından dikkat edilmesi gereken husus sözleşmenin devre mülke konu tesiste yapılıp yapılmadığıdır. Çoğunlukla sözleşmenin imzalandığı yerin devre mülke konu tesis olduğu şeklinde hüküm konulmaktadır. Dolayısıyla tüketicilerin sözleşme imzalarken cayma hakkına etki edecek bu hususa dikkat etmesi gerekmektedir."

Gedikkaya, ön ödemeli (maketten) satışta teslim tarihine kadar herhangi bir gerekçe göstermeden sözleşmeden dönme hakkı olduğunu belirterek, devre mülk sözleşmesi imzalanmadan en az bir gün önce tüketiciye Devre Tatil ve Uzun Süreli Tatil Hizmeti Sözleşmeleri Yönetmeliği'nde öngörülen şekilde ön bilgilendirme yapılmasının zorunlu olduğunu vurguladı.

Sözleşmede yer alması gereken unsurlar 

Ecem Gedikkaya, devre mülk sözleşmesinin en az 2 yıl için yapılması ve birden fazla dönem olması gerektiğini aktararak, "Kanun gereği devre mülk sözleşmesi en az 2 yıl için yapılması gerektiğinden bu 2 yıl içerisinde sağlayıcı tarafından tüketiciye en az 2 dönem kullanma hakkı sunulmalı. Tüketicilere en az bir gecelik konaklama imkanı verilmeli. Aksi halde yapılan sözleşme, kanunda öngörülen şartları sağlamadığından devre mülk sözleşmesi olarak kabul edilmeyecektir." diye konuştu.

Sözleşmede belirtilen sürede tüketicinin konaklama ve taahhüt edilen hizmeti alması gerektiğini vurgulayan Gedikkaya, aksi takdirde, tüketicinin uğradığı maddi ve manevi zararın satıcı veya sağlayıcıdan talep etme hakkı doğacağını söyledi. 

Gedikkaya, "Uygulamada sıkça rastlanan durumlardan biri de sözleşmede belirlenen dönemlerde ilgili tesiste tüketicinin odasının tamam olmasına rağmen sauna ve havuz gibi alanların kapalı, başka kişiye kiralanmış veya inşaat halinde olduğunun söylenmesi... Sözü edilen durumlarda tüketici, maddi ve manevi tazminat talep edebilir." ifadelerini kullandı. 

Tüketicilerin sözleşmede belirlenen plana uygun şekilde ödeme yapması gerektiğini vurgulayan Gedikkaya, ödeme yapılmaması halinde 6502 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun’da öngörülen şartlarda ve usule uygun olarak satıcının tüketiciye ihtar göndermesi gerektiğini, bu ihtara rağmen tüketicinin ödeme yapmaması halinde ise tüketicinin temerrüde düşebileceğini, sadece tek bir taksidin ödenmemesi durumunda borcun tamamının talep edilmesinin mümkün olmadığını kaydetti.

Gedikkaya, "Tüketicinin yapmış olduğu işlemler nedeniyle kıymetli evrak niteliğinde sadece nama yazılı ve her bir taksit ödemesi için ayrı ayrı olacak şekilde senet düzenlenebilir. Bu duruma aykırı olarak düzenlenen senetler tüketici yönünden geçersizdir." dedi