Devletin memuru milletin vekili...
O zaman hep bir ağızdan HAKİMİYET KAYITSIZ ŞARTSIZ DEVLETİNDİR
Erken seçimle beraber kendini mecliste görmek isteyen vekil adayları müracaatlarını yaparken memur olanlar bağlı bulundukları kurumlara istifalarını vermeye başladılar.
Eskiden memur istifaları başvuru sonuna kalırdı, ama bu sefer erken seçimin adına uygun erken kalkan yol alır misali dizi dizi sıralanmaya başladılar. Önce baş memurlar sonrada kendine terfi bekleyen kısa yoldan amir olmak isteyenler
Vekillik müracaatçıların her birinin ayrı bir nedeni, ayrı bir planı var.
Aday dahi olmayacağını bile bile üç beş bin liraya
Kimi şanım olsun
Teşkilat biraz daha tanısın, geleceğe yatırım olsun
Terfi bekliyordur seçim sonrası müdür olsun
Doğrusu merak ediyorum müracaatçıların yüzde kaçı memur olup vekilliğe adaylığını koyacak
Yarısı olursa şaşırmam, ancak asıl aday olacakların yüzdesi Türkiye’nin gerçek yüzünü gösterecektir.
Düşünebiliyor musunuz kendini devlet sanan ve yıllarca devletin gücünü kendi içinde, yaşamında şahsileştiren, devlet adına devleti vatandaşa karşı koruma duygusuyla yetişen biri, vekil olacak hem de milletin vekili olacak, ona yaşam alnı bırakıp rahat nefes almasını sağlayacak,
Devletin statükocu baskıcı hep kendini vatandaşın öncesinde gören bir yapıya karşı senin benim için mücadele edip yeni düzenlemeler yapacak
Mümkün mü
Bazı bazı mümkün olmuşluğu vardır ama o dediğimiz bir elin parmaklarını geçmez
Adam genel müdür, belli ki işinde en verimli olduğu çağda, gelmiş final yapmanın peşinde, devletten alacağı tazminatı mevki olarak, statü olarak pekiştirip devlet adına yaşadığı ayrıcalıklı hayata yeni ayrıcalıklar katmanın peşinde.
Ülkeyi fabrika gibi yönetemezsin,
Vatandaşın hakkını adliye koridorlarında aradığın gibi arayamazsın,
Milleti dersliklere toplayıp, alıntılar yapıp ahkam kesemezsin
Stetoskopunu vatandaşın göğsüne dayayıp gönlünü ölçemez, elinde neşter dertlerini kesip atamazsın
İşte bu meslekler ülkemizin meçlisinde çoğunluğu elinde tutan, iradeyi genel başkanlara bırakan bahtsız vekillerimiz.
Yarısı bürokrat diğer yarısını da avukat, doktor ve öğretim görevlisi bir yapının halkla ne kadar iç içe olacak varın siz düşünün.
Almanya meclisinde sadece 8 tane duvarcı ustası olduğunu düşünürsek, demokrasi adının bedenimize oturmadığını anlarız.
Parti genel başkanlarının tek adam olma anlayışı, hakimiyet kayıtsız şartsız milletindir kelimesini manasız kılmakta, aday yapılacakların seçiminde kriterlerin liyakat değil, biat a uygunluğu sorgulanmaktadır.
Şirket gibi devleti yönetmeye kalkarsanız karınızda olur zararınızda, ancak eninde sonunda iflasınızı verirsiniz
Halkın kendi kendini yönetmesi, dayatılan vekil adaylarına sadece oy vermek midir,
Adını işini başarısını bilmediğimiz bir sürü adama evet ya da hayır diyeceğiz. Neden
Bu sistem dayatan ve tek adamcı lığa dayanan sizin adınıza biz her şeyi düşündük diyenlerin rejimidir
Padişahlık rejiminden sonra ancak bu kadar şekil değiştirebildik.
Bazıları sn cumhur başkanına tek adam, diyor
Hadi oradan hanginiz değilsiniz diyen yok
Cumhuriyetin kurulduğu yıllardan bu tarafa hangi lider tek adam olmadı.
Hangi parti demokratik, hangi genel başkan seçim yenilgisinden sonra çekip gitmiş
Hangi genel başkanı yerini sabitlemek için etrafına yandaş doldurup delegeleri kedine zincirlemedi
Sonra tek adam anlayışına karşıyız deyip halkın huzuruna hangi yüzle çıkıyorsunuz.
Sanırım biz çok geç kaldık, çok eksik
Dünya nerede biz nerede
Hayaller başka, gerçekler bir o kadar
Sanırım başka zamanlara kaldı, halkın özlemleri
Bu sistemde halk sadece yönetilir, yönlendirilir,
Doğrusu bizim millete çobana alışık,
Çoban yoksa kurt vardır
O zaman hep bir ağızdan HAKİMİYET KAYITSIZ ŞARTSIZ DEVLETİNDİR.