Devleti paylaşma cesareti: Akıl tutulması
15 Temmuz 2016; Kaygı Utanç Öfke Hile Korku İhanet…doluydu. Tamtamına 8 yıl geçti.
15 Temmuz darbe kalkışması devletin kritik tüm kurumlarına; siyaset, bürokrasi, yargı, emniyet hatta Türk Silahlı Kuvvetlerine kadar sızmış, sızdırılmış özenle korunmuş sistemin FETÖ’nün girişimiydi. Bu girişimde emir alan, görev alan subaylar darbe kalkışması yapmamak için direnebilirlerdi. Direnemediler. Tanklar, uçaklar karargâhta durdurulabilirdi, ama yapmadılar. Çünkü bunlar sıfır kilometre ikinci el beyne sahiptiler.
Kıblemiz bir, camimiz bir diyerek sorgusuz sualsiz devletin içine çekilen FETÖ’cüler eski adıyla “cemaatçiler” bundan 40 yıl önce yapılandılar. Siyaseti camiye, cemaati siyasete taşıdılar. Küresel güçlerle başta ABD ile güçlü ilişkiler geliştirdiler.
ABD kendisine hainlik edenleri infaz eder ancak düşmanlarına hainlik edenleri besler, büyütür iktidarına kavuşturur.
Ilımlı İslam projesiyle ortaya çıkan FETÖ gücünü kendisine inanmış, teslim olmuş,
Eğitimsiz bir vaizin salyalı ağzından çıkan sözleriyle hipnotize olmuş,
Gerçekte eğitim seviyeleri yüksek, Fakat Fethullah’ın akıttığı iki göz yaşıyla akıl dışı davranan; Fetullah’ın ağzını sildiği peçeteyi yiyen, Fethullah’ın yediği yemeğin artığını yalayan, Fethullah’ın atletini başı ağrıyanların şifa bulmak için başlarına sarmaları gibi pek çok saçmalığın figüranları olanlar devlet kadrolarında yer buldular.
Çünkü o gün iktidar olanlar iktidara gelmeyi beklemiyordu. Hazırlıksızdı. Seçim kazanıldı fakat yetişmiş kadro yoktu. Devlet terbiyesi, devlet tecrübesi ve bürokrasi yoktu. Daha önceki iktidar dönemlerinde devlete sızdırılan yapı CIA kontrolünde küresel bir güç haline geldiği için kadrosu vardı, hazırdı.
Bu sinsi yapı yıllarca 15 yıl boyunca devlet kadrolarına nüfus etti. İyice palazlandı, güçlendi. Hatta “cemaatten” olmayanlar Fethullah’a biat etmeyenler devlet kadrolarında devre dışı kaldılar. 15 yıl süren maskeli balo iki kişilik koltuğa tek bir kişinin sahip olma, oturma arzusuyla başlayan sinsi sistem akşam üzeri henüz güneş batmamışken devleti ele geçirme operasyonuna döndü.
FETÖ’cüler halkı kendi silahlarıyla, tanklarıyla, tüfekleriyle vurdular. Milletin üzerine tankla yürüyen askerlere subaylara bu asil millet sadece kendi vücudunu siper etti. Bu subaylar askerler hiç düşünmeden namluyu kendi halkına doğrulttu. Halk demokrasiye, vatanına, ezanına, bayrağına sahip çıktı. Bedel ödedi: 253 şehit ve 219 gazi. Binlerce aile babasız, annesiz, dedesiz, amcasız, halasız, oğulsuz, evlatsız ve eşsiz kaldı.
Bu ülkenin halkının üstüne ateş açacak kadar gözü dönmüş olanlar maalesef bu ülkenin ordusunda görev yapanlardı. Bağlılıklarını koşulsuz Fethullah’a sunanlardı. 22 saat boyunca ateş edenler 35 uçak, 37 helikopter, 74 tank, 246 zırhlı araç, 9 bin asker ve 4000 silah kullanarak polisimizi, özel kuvvetlerimizi, halkımızı öldürüp, meclisimizi, emniyet binalarımızı bombalayıp kana doymadılar. Kışlalarından “vur” emrini alıp çıkanlar kontrolsüz bir güçle hareket ettiler. Ama halkın gücü onlarının gücünün üstündeydi. Bunu hesap edemediler. Hesapları şaştı, devreleri yandı. Devlet gerekeni yaptı. Yapmaya da devam ediyor. Ancak FETÖ üyesi olan büyükbaşlar Avrupa ülkelerine Almanya, İngiltere ve ABD’ye kaçtılar. Türkiye’de olanlarda sahip oldukları maddi güçle cezalarını ödeyip özgürce yaşamaya devam ediyorlar. Olan Asya Finansta 3-5 lirası olan gariban öğretmen, polis, işçiye oldu. Onlar hapiste. Tabi ki gereken ceza verilmeli. Ama ayrım yapılmadan, adam kayırmadan. FETÖ borsasına para vererek serbest kalanlar vicdanlarından kaçamazlar. Ölen 253 şehidin kanı boğar onları. FETÖ’cü vatan haini kim varsa hepsi yargılanmalıdır. Fethullah aradan geçen 8 yıla rağmen Türkiye’ye verilmedi, oysaki alınması için bütün yollar denenmelidir. ABD’de uzuncadır esir olan Fethullah kalan ömrünü Türkiye’deki hapishanelerde tamamlamalıdır. Siyasetçiler içinde de FETÖ’cü olanlar var ama onlara hiçbir şey olmuyor. Onların tövbesi kabul ediliyor bu ikircikli bakış kabul edilemez. Hatta gerekli incelemeler hassasiyetle yapılmalı gerekli kişilere gerekli cezalar verilmelidir. Fethullah’ın yapısı içinde bulunmuş ama siyasi ya da örgütsel hiçbir faaliyeti olmamış o yapıyı din olarak görmüş olanlar var. O kişiler için daha dikkatli bir süreç yürütülmelidir. Aksi takdirde süreç kan davasına döner. Onların çocukları, yakınları, aileleri devlete düşman olur. Bu süreç nefret ve kinle değil, duyguyla değil akılla yönetilmelidir. Bu yazdıklarım fanatikler ve teröristler için değil, devleti ele geçirmeyi düşünecek kadar akıl tutulması yaşayanlardan bahsetmiyorum… Bu ülke FETÖ laneti yüzünden en başarılı, en zeki, en akıllı bir kuşağı kaybetti. Onları kendi saflarında eritti. O nedenle daha fazlasını kaybetmeyelim.