Başbakan Bülent Ecevit ile Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer arasında "Anayasa kitapçığı fırlatma" ile başlayan ve bir devlet krizine dönüşen tarihi kavganın yaşandığı 19 Şubat 2001'deki Milli Güvenlik Kurulu (MGK) toplantısının üzerinden 21 yıl geçti.
Abone ol10. Cumhurbaşkanı Sezer ile eski başbakanlardan Bülent Ecevit arasında, 19 Şubat 2001'deki MGK toplantısında "Anayasa kitapçığı fırlatılması" nedeniyle yaşanan kavgayla Türkiye siyasi tarihinde eşine az rastlanır bir kriz yaşandı.
AA muhabirinin derlediği bilgiye göre, MGK toplantısında yer alanların daha sonraki anlatımlarına göre tarihi kavganın yaşandığı toplantı öncesinde saat 09.30'da Başbakan Bülent Ecevit, Yardımcısı Mesut Yılmaz ile Cumhurbaşkanı Sezer'in odasına geçti.
Cumhurbaşkanı Sezer, Ecevit ve Yılmaz ile sadece tokalaşmakla yetindi, buz gibi bir havanın estiği odada tek kelime konuşulmadı.
Toplantı saati geldiğinde Sezer, MGK salonuna doğru yöneldi. Ecevit ve Yılmaz da kendisini takip etti. Bu kısa yürüyüş sırasında Ecevit'in Sezer'e, "Yönetsel yetkilerimi kullanmayı engelliyorsunuz. Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurulundan elinizi çekin" dediği duyuldu. Ancak Sezer, herhangi bir tepki vermedi.
MGK başladığında, Sezer herkese "Hoş geldiniz" dedikten sonra, "Gündeme geçmeden önce söylemek istediklerim var" diyerek önünde bulunan dosyayı açtı.
Sezer, Başbakan Ecevit'e dönerek, "Sayın Ecevit; bankalarla ilgili benim Devlet Denetleme Kurulunu devreye sokmama tepki gösteriyorsunuz. Siz, basına 'Denetimin denetimi mi olur?' diyorsunuz. Burada yapılan nedir? Hükümet olarak kamuoyu önünde beni küçük duruma düşürüyorsunuz. Beni yıpratmak için uğraşıyorsunuz." ifadesini kullandı.
Cumhurbaşkanı Sezer, Ecevit'i ayrıca Beyaz Enerji operasyonunu yürüten Devlet Güvenlik Mahkemesi (DGM) Savcısı Talat Şalk hakkında soruşturma açtırdığı için de eleştirdi.
Ecevit, bu noktada Sezer'in sözünü keserek, "Konuşmanız bitti mi?" diye sordu. Sezer, "Hayır bitmedi" diyerek ses tonunu yükseltip devam etti ve "Bu yoksul halkın bankalarda 12 milyar doları gitti. Bugün hala kamu bankalarında yolsuzluklar oluyor. DDK devreye girdi diye niye rahatsız oluyorsunuz?" sorusunu yöneltti.
"Alın okuyun"
Ahmet Necdet Sezer, sözünün hemen ardından önünde duran Anayasa kitapçığını kaldırıp, "Denetimin denetimi mi olur diyorsunuz. Anayasa'nın 108'inci maddesi ortada. Bal gibi olur. Anayasa'yı bilmiyorsunuz, bu sözleri söylüyorsunuz." dedi.
Bu arada Başbakan Yardımcısı Hüsamettin Özkan araya girdi ve "O Anayasa'yı bir de biz görelim, anlayalım." diye seslendi.
Sezer, Özkan'ın bu sözüne sinirlendi ve elindeki Anayasa kitapçığını, Ecevit ve Özkan'ın bulunduğu yöne doğru fırlatarak, "Alın okuyun o zaman." diyerek sesini yükseltti. Anayasa kitapçığı Ecevit ve Özkan'ın arasına düştü.
Bu tavır üzerine Ecevit, sinirli bir şekilde masadan kalktı. Hemen ardından Mesut Yılmaz da kendisini takip etti. Başbakan Ecevit, kapıyı çarpıp salonu terk ederken, gerilim de arttı. Başbakan Yardımcısı Hüsamettin Özkan, devreye girip Ecevit'in önüne fırlattığı Anayasa kitapçığını aldı ve Sezer'in bulunduğu yöne doğru aynı şekilde fırlattı.
Dönemin Genelkurmay Başkanı Orgeneral Hüseyin Kıvrıkoğlu, kuvvet komutanları ve bürokratların gözleri önünde yaşanan tartışma sırasında Sezer, ellerini iki yana açıp, "Ben ne dedim ki, sadece olanları ve olması gerekenleri anlattım." sözleriyle görüşünü dile getirdi.
Ecevit yaşananları kameralar önünde anlattı
Başbakan Ecevit, toplantıyı terk etmesinden kısa bir süre sonra kameraların karşısına geçti ve MGK toplantısında Sezer'in kendisine Anayasa kitapçığını fırlattığını açıkladı.
Tüm Türkiye'nin izlediği açıklamasında, Sezer'in "terbiye dışı bir üslupla" kendisine ağır ithamlarda bulunduğunu belirten Ecevit, "Ya kendisine aynı üslup içinde yanıtta bulunacaktım veya toplantıyı terk etmek zorunda kalacaktım." dedi.
Hüsamettin Özkan ise "Milli Güvenlik Kurulu toplantısında olmaması gereken bir şey yaşandı. Cumhurbaşkanı'nın, Başbakan'a yönelik üslubu, hele hele Anayasa'yı fırlatır gibi önüne atması kabul edilir gibi değildi. Ben bu davranışın terbiyesizlik olduğunu söyledim." açıklamasında bulundu.
Bu olayın Ecevit'in ağzından duyulmasından saatler sonra Türkiye, tarihinin en ağır ekonomik krizlerinden biriyle karşı karşıya kaldı. Borsa endeksi düştü, repo faizleri tarihin en yüksek seviyelerine fırladı. Döviz kurları ve faizler tırmanışa geçti, istihdamda da derin ve bedeli ağır bir tablo ortaya çıktı.