MHP Lideri Bahçeli bugünkü grup toplantısında hem esti gürledi hem de AK Parti'yi bitirme sözü verdi...
Abone olMHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli'nin bugünkü grup toplantısında yaptığı konuşmanın gündeminde yine hükümet vardı. Bahçeli, milletvekillerine seslenerek, AK Parti hükümetinden hesap sormak için sabırsızlandıklarını söyledi.
AK PARTİ'NİN ÇİVİSİ ÇIKMIŞTIR!
8 yıllık süreçte her şeyin kötüye gittiğini öne süren Bahçeli, AK Parti'nin çivisinin çıktığını söyleyerek şu ifadelere yer verdi:
"Ekonomiden kültüre, spordan sanata, dış politikadan güvenliğe, milli kimlikten bin yıllık kardeşliğimize kadar tahrip olmamış ve zedelenmemiş hiçbir alan kalmamıştır. Türkiye’nin AKP’yle birlikte deyim yerindeyse çivisi çıkmış; en adi suçlarda, cinayetlerde ve toplumsal huzursuzlukta endişe verici bir artış görülmüştür.
Milletimiz mutsuz ve rahatsız, kurumlar kavgalı ve gerilimli, adalet sancılı ve taraflı, ekonomi tükenmiş ve krizlerle aciz bir hale gelmiştir. AKP’yle birlikte; demokrasi, özgürlük, millet iradesi gibi olumlu kavramlar asıl anlamlarından uzaklaştırılmış ve her fırsatta istismar edilmiştir."
BUNLARIN GİREMEYECEĞİ KILIK YOK
Konuşmasının bu bölümünde eleştirilerini daha sertleştiren Bahçeli iktidara şöyle yüklendi:
"Başbakan Erdoğan’ın yönetiminde milli ve vicdanı bütün ayar ve ölçüler bozulmuş; teslimiyetin başarı, krizin fırsat, tavizin zafer, bölücülüğün hak, kutuplaşmanın millet iradesi, çürümüşlüğün gelişme olarak sunulduğu karanlık bir dönem geride kalmıştır. İddiaları ile yaptıkları arasında derin bir çelişki olan AKP zihniyeti, Türkiye’yi geri ve içinden çıkılması zor bir çıkmaza sürüklemiştir.
Milli meselelere duyarsız ve vurdumduymaz yaklaşan iktidar partisinin, küresel destekçilerinin gözüne girebilmek maksadıyla girmeyeceği kılık, vermeyeceği zarar ve yıkmayacağı değer olmayacağı geçmiş yıllarda çok net olarak anlaşılmıştır."
TERÖRİSTLERİ DAVULLA KARŞILADILAR!
MHP Lideri Habur'dan girişlere vurgu yaparak sözü kiliselerin açılışına getirdi:
"AKP’yle geçen sekiz talihsiz yılın içerisinde; Ermeni Kiliseleri onarılmış ve maç bahanesiyle tarihi tezlerimiz tartışmaya açılmış, ‘İnançlarımıza güveniyoruz’ sözleriyle, yıllarca kapalı tutulan Ortodoks Kilisesinin ibadete başlaması sağlanmış, Patrikhane övülmüş, Heybeliada Ruhban okulunun faaliyete geçmesi için çalışmalara başlanmış, Milli davamız Kıbrıs AB, ABD ve Rumların merhametine terk edilmiş, Peşmerge reisleri kırmızı halılarla karşılanmış ve abi denilerek saygı gösterilmiş, AB’nin dayatma ve talimatlarına boyun eğilmiş, sessiz kalınmış, Büyük Ortadoğu Projesi Eşbaşkanlığı sıfatıyla, yakın coğrafyalarımızdaki Müslüman kardeşlerimizin katline göz yumulmuş ve sorumlularıyla demokratik ortaklık bağı oluşturulmuş, Başörtüsü sürekli olarak istismar edilmiş ve belirsizliğe mahkûm edilmiş, Teröristler davul zurnayla sınırlarda karşılanmış ve adrese teslim mahkemeler kurulmuş, Teröristler ümitlendirilmiş, İmralı canavarıyla masaya oturulmuş, PKK terör örgütünün siyasallaşması için bütün şartlar olgunlaştırılmış, Medya baskı altına alınmış, kamu kaynakları yandaşlara peşkeş çekilmiş, İş âlemi devlet imkânlarıyla sindirilmiş ve siyasi haciz altına alınmış, Ve kayırmacılık, partizanlık en ileri aşamaya taşınmış ve ‘bizden sizden’ ayrımı hiçbir dönemde olmadığı kadar hayat bulmuştur."
CUMHURİYETİMİZİN TEMELLERİ SARSILDI
AK Parti Hükümetinin Cumhuriyetin temellerini sarstığını iddia eden MHP Lideri sözlerine şöyle devam etti:
"Adalet ve Kalkınma Partisi’nin hükümet sorumluluğu taşıdığı yılların hafızalarda kalan acı, ama bir o kadar da gerçek özellikleri özet olarak bunlardan ibarettir. Bunların daha fazlasının olduğunu sizler çok iyi biliyorsunuz. AKP’yle birlikte Cumhuriyetimizin temelleri sarsılmış, milli kabullerimizle hesaplaşmak isteyen çevreler iştahlanmışlardır. Milletimizin hiç şahit olmadığı rezaletler bu dönemde vasat bulmuş, hıyanet saklandığı mahzenden başını çıkartmış, fitne belini doğrultmuş, Türk’e düşman çevreler AKP’nin sönmeye yüz tutmuş ampulünün altında bir araya gelmişlerdir.
Bu iktidarla birlikte milletimiz otuz altıya bölünmüş, Türk kimliği eğilmiş ve bükülmüş, Türkçenin karşısına mahalli düzeyde kullanılan bir dilin çıkarılmasına ve devlet eliyle açılan bir televizyon kanalıyla da toplumsallaştırılma çabalarına şahit olunmuştur. Milli devlet yapımız AKP’yle birlikte arkadan hançer üstüne hançer yemiş, bölücü mihraklar kolları sıvayarak hain taleplerini birer birer kendilerine çanak tutan bu iktidarın önüne koymuşlardır. Türkiye AKP’yle yıllarca süren davalara şahit olmuş, toplumsal cepheleşme zincirlerinden boşanırcasına her tarafa yayılmış ve milli birliğimizi tehdit eder bir hale gelmiştir..."
EŞKIYAYI OVAYA İNDİRDİLER
PKK ile hükümetin pazarlık halinde olduğunu öne süren Bahçeli devamla şöyle konuştu:
"Türk’ü etnik yapı mertebesine indirmek için iş başına gelmesi istenmiştir. Bu uğursuz yolda da kararlılıkla devam etmektedir. Bağımsızlığımızı, egemenliğimizi Brüksel’e devretmek için tek başına olması gerekmiştir. Bugüne kadar bu uğurda emin adımlarla ilerlemiştir. Eşkıyayı ovaya indirmesi, Kandil’le mutabakat sağlaması, İmralı canavarının affedilmesi için iş başında olması gerekmiştir. Bu siparişlerin gereğini yapmak kaydıyla kendisini destekleyen küresel çevreleri hiç yanıltmamıştır.
Irak’ın işgal edilmesine, milyonlarca Müslüman kardeşimizin seri cinayetlerle kurban edilmesine, yüzbinlerce Irak’lı kadının dul kalmasına neden olacak kanlı küresel projelerin hayat bulması için tek başına olması gerekmiştir. Ve bütün bu vahşet iktidara gelişinden hemen sonra maalesef gerçekleşmiştir. Tarihimizin sorgulanması, milletimizin ayrışması ve üniter devlet yapımızın zayıflatılması için AKP’nin iş başına gelmesi arzulanmıştır. Geride kalan yıllar bu alçak hedeflere ulaşılmak için nelerin yapıldığını bizlere açıkça kanıtlamıştır.
PKK açılımının kurdelesinin kesilmesi, peşmerge reislerinin kabul görmesi ve bin yıllık kardeşliğimizin tarumar edilmesi için AKP’nin iş başında olması istenmiştir. Bu şer emelleri projelendirenlerin ne kadar doğru bir seçim yaptıkları şimdi daha da iyi anlaşılmıştır. Bayrağımızın, dilimizin, birliğimizin, dirliğimizin ve vazgeçilmez milli ilkelerimizin alaşağı edilmesi için AKP’nin tek başına olması için çaba sarf edilmiştir. Yapılan tercihin ne kadar yerinde olduğu bugün daha da belirginlik kazanmıştır."
HADLERİNİ BİLDİRECEĞİZ
Bahçeli, konuşmasının bu bölümünde AK Parti Hükümeti'ne hadlerini bildirmek için sabırsızlandıklarını söyleyerek şöyle yüklendi:
"Biz, iktidar limanına yanaşmak uğruna, bir yüzüyle milletimize demokrasi ve özgürlük nutukları atıp, onlardan birisiymiş gibi propaganda yapan; öbür yüzüyle de, Sevr’de akılları kalan emperyalist çevrelerle kol kola giren AKP projesine haddini bildirmek ve yaptıklarını misliyle ödetmek için sabırsızlık içindeyiz. Unutulmasın ki; Türk milletini bölmeye kimsenin gücü ve nefesi yetmeyecektir. Türk bayrağını çekildiği gönderden indirmeye hiçbir kirli el cesaret edemeyecektir.
Üniter milli devlet yapımızı yıkmaya çalışanlara asla müsaade edilmeyecektir. Şehit kanlarıyla sulanmış vatan topraklarını, aralarında taksim etmeye niyetlenenlere dünya durdukça fırsat verilmeyecektir. Milletimizi yüceltmeye ve birlikte kardeşçe yaşamasına yeminliyiz. Devletimizi korumaya azimliyiz. Ne mutlu Türküm demeye de sonuna kadar kararlıyız. Milletimiz emin olsun, Milliyetçi Hareket Partisi; Türk tarihinin tüm haşmet ve heybetini varlığında bütünleştirmiştir.
Haçlı zihniyetine haddini bildiren kutlu mücadelenin hatıraları bizimledir. Niğbolu’da dünyayı titreten kuvvet yanı başımızdadır. Kosova biziz, Varna adımızdır bizim. Çanakkale’nin ruhu, Sakarya’nın kudreti, Dumlupınar’ın şanı yüreğimizdedir. Bilinmelidir ki, Milliyetçi Hareket olarak, milli kaygıları olan AKP’ye oy vermiş kardeşlerimizi ve diğer partilere destek vermiş vatanseverleri de yanımıza alıp tam bir güç birliği yaparak ihanete asla geçit vermeyeceğiz."
İRAN'I TEHDİT OLARAK KABUL ETTİLER
Bahçeli,hükümetin İran'ı tehdit gibi algıladıklarını kabul edip bunu kamuoyundan gizlediklerini iddia etti. Bahçeli, konuyla ilgili şu ifadelerde bulundu:
"NATO Lizbon zirvesi öncesi Başbakan Erdoğan ve bu konuda da hükümetle rol paylaşımında üzerine düşeni yapan Cumhurbaşkanı Gül’ün herhangi bir ülke adının tehdit olarak belirtilmesine karşı oldukları söylemi, fiiliyatta hiçbir anlam ve değer taşımamaktadır.
Oysaki Sayın Gül’ün 19 Kasım 2002 tarihli NATO Parlamenter Asamblesi 48.Genel Kurul Kapanış oturumunda, Başbakan sıfatıyla yaptığı konuşmasında; potansiyel kriz olabilecek olan bölgelerin, ülkemiz etrafında konuşlandığını ifade ederek, aslında üstü kapalı da olsa bir hedef gösterdiği bilinmektedir.
Bununla birlikte zımnen de olsa bugün, AKP hükümeti füze savunma sistemini gerektiren potansiyel tehdit kaynağının İran olduğunu kabul etmiş, ancak bu ismin kamuoyuna açıklanacak metinlerde açıkça zikredilmemesini isteyerek görüntüyü kurtarmaya çalışmıştır."