Devlet baba sen de mi öldün?
Hadi ilk günü anladık... Herkes gibi devlet baba da
şoka girdi... Hoş "devlet baba" şoka
girmez, giremez ya... Neyse... Peki hala niye harekete
geçilmiyor... Neden kimse ses vermiyor? İlk gün
bakan köye gitti inceleme yaptı... İkinci gün
köyde bir jandarma kaldı...
Ortada kalmış yaklaşık 40 çocuk...
Kimi
annesini kimi babasını kaybetmiş...
Bazılarının ise yaşayan tek bir yakını bile kalmamış...
Kundaktaki bebekten tutun da okul çağındaki çocuğa
kadar hepsi yetim ya da öksüz...
Peki benim "devlet babam" nerede?
Ne olacak bu çocukların hali...
Hani nerde bizim psikologlarımız...
Nerede sivil toplum kuruluşlarımız...
Bu çocuklar büyük bir travma yaşıyor...
Yaralarını saracak kimse yok etraflarında...
Herkes kendi derdine düşmüş...
Minicik çocuklar ana-babalarının mezarı başına
üşüşmüş...
Öylece bekleşiyorlar...
Ne edeceklerini, nereye gideceklerini bilmeden...
Bir el uzanmıyor başlarına...
Yüreklerindeki acıyı bastıracakları bir omuz da
yok...
Gözyaşlarını mezarların üzerine akıtıyorlar...
Allah aşkına nerede bizim "devlet babamız"...
Nerede bizim sivil örgütlerimiz...
Bugün orada yoklarsa yarın geç olmayacak mı?
Neredesin ey devlet babam?..
Nerede?..
Yoksa sen de mi öldün...