Soma'daki maden faciasında 11 şehit veren Elmadere köyüne ne Bakan ne vekil ne kaymakam uğradı. Devletin Elmadere'ye teğet geçmesinin nedeni ise köyün Alevi olması...
Abone olİNTERNETHABER.COM
Soma'da yaşanan maden faciasında hayatını kaybeden 11 işçinin köyü Elmadere'ye giden Radikalsi yazarı Şirin Payzın günün köyden çarpıcı gözlemler aktardı. 11 maden şehidi olan Elmadere köyü Kınık'a 15 km uzaklıkta. Köyün en önemli özelliği ise Alevi kimliğine sahip olması.
NE BAKAN NE VEKİL NE KAYMAKAM! DEVLET ALEVİ KÖYÜNE UĞRAMADI!
Elmadere'ye giderek köylülerle konuşan Şirin Payzın "Alevi köyüne teğet geçen devlet" başlıklı yazısında faciadan sonra ağır bir bedel ödeyen köye hiç bir yetkilinin gelmediğini yazdı. "Ne Bakan gelmiş, ne Kaymakam, ne Belediye Başkanı ne Milletvekili ne de bir yetkili" diyen Payzın köylülerin yaşadığı sahipsizliği çarpıcı anektodlar ile köşesine taşıdı.
İşte Payzın'ın yazısından bir bölüm:
Elmadere Alevi köyü. Ne Bakan gelmiş, ne Kaymakam, ne Belediye Başkanı ne Milletvekili ne de bir yetkili.
Elmadere köyü Kınık'a 15 km uzaklıkta.
Kıvrıla kıvrıla yemyeşil dağlara doğru tırmanıyorsunuz.
Cennet gibi bir köy ama evlerde cehennem azabı.
30 madden işçisi var köyün, 11 işçi şehit.
Şehitlik yapmışlar, yan yana yatıyorlar.
Köyün büyük bir kısmı akraba. Madenden para kazanıyorlar.
Yemyeşil köyde ne hayvancılık kalmış ne tarım.
Destek yok, teşvik yok, iş yok, aş yok.
Elmadere Alevi köyü.
Gönülleri bol.
"Biz Aleviyiz ama Sünni alevi ayrımı yapmayız"diyor taziyeye gittiğimiz acılı baba.
Kapıları herkese açık.
Açık açık olmasına da gelen yok.
Ne Bakan gelmiş, ne Kaymakam, ne Belediye Başkanı ne Milletvekili ne de bir yetkili.
15 km ötedeki Kınık Belediye Başkanı facianın ancak 7. Gününde ziyaret etmiş Elmadere'yi.
11 evladını madende yitiren Elmadere'li ailelere ancak bu kadar pay düşmüş devletin ilgisinden.
Neden Alevi oldukları için mi?
Neden kimse onların da ayağına gitmez?
Neden cenazelerini bulabilmek için kapı kapı gezerler?
Neden devlet başsağlığını esirger?
Bizim boynumuza sarıldılar.
Bizlerin, yani gazetecilerin ziyaretiyle teselli buldu aileler.
Röportaja geldik demeye utandık, taziye için evleri ziyaret ettik, Dinledik onları.
Zaten birisi onları dinlesin istiyorlar.
Hayatını kaybeden madenciler sayesinde kaynayan tencereler bundan sonra nasıl kaynayacak?
Çocukları nasıl okuyacak?
Tazminatları nasıl alacaklar.?
Acaba işverene dava açmak isteseler yardım eden olacak mı?
Dava açsalar hayatta kalan diğerleri işten atılır mı?
Şimdi bekliyorlar. Televizyondan duydukları ile haklarının neler olduğunu anlamaya çalışıyorlar.
Evladını kaybetmiş anne "Söylenene göre devlet maaş bağlayacakmış ama bize bilgi veren olmadı" diye dert yanıyor.
Gözü yaşlı baba "Ben hastayım sigortam yok. Oğlum bakıyordu bana. Şimdi karısına, torunlarıma maaş bağlanacak ama biz ekmeksiz kaldık" diye ağlıyor.
Birileri kapılarını çalsın, anlatsın diye bekliyorlar. Soruları da şimdilik bize soruyorlar.