Vatan Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Tayfun Devecioğlu, Kızılay manşeti yüzünden gazetesini eleştiren Sabah Gazetesi yazarı Hıncal Uluç'a yanıt verdi...
Abone olİŞTE TAYFUN DEVECİOĞLU'NUN YAZISI Hıncal Uluç büyüğümüzdür. Çalışkan, etkili, değerli, okunan bir yazardır. SABAH'ta kendisiyle beraber çalıştık. Gazetenin iyi günlerinde de, zor günlerinde de birlikte mesai harcadık. Yapılan işleri köşesinde övdüğü veya yerdiği zamanlar oldu. Şimdi de sık sık medya eleştirisi yazıyor. Hem SABAH, hem de diğer yayın organları hakkında. Peki her zaman haklı mı, söyledikleri doğru mu? Değil tabii... Hıncal Uluç kadar deneyimli birinin bile her zaman haklı olması mümkün değil. * Hıncal Ağabey'in yanılgılarının büyük bölümü, farklı bir şey söyleme isteğinden" kaynaklanıyor. Aslında güzel bir huy. Okuyucu, gazetelerde farklı sesler, düşünceler arar. Bulduğunda da, gazetenin o bölümünü veya köşesini daha dikkatle takip eder. Dolayısıyla o bölümün veya köşenin okur sayısı artar. Hıncal Ağabey de bunu sık sık yapıyor. Ama zaman zaman zorluyor. Hatta fazla zorluyor... * Dünkü köşesinde "Neden bu kadar iki yüzlüyüz" başlıklı bir yazı yazmış. Konu VATAN'ın birkaç gün önce manşete taşıdığı "Dünyada yas, Kızılay'da göbek" başlıklı haberi. Güney Asya'daki deprem ve tsunami felâketinin 4'üncü gününde Kızılay'ın ofis partisinden fotoğrafların yer aldığı haber. Fark etmemiştim, aynı haber atv ana haber bülteninde de çıkmış. Hıncal Ağabey onlara da fena çatıyor. "Yas emirle tutulmaz. Tutmayana da kimsenin hesap sorma hakkı yoktur" diyor. Sonra da kıvrak figürlü, göbekli partiyi övüyor: "Çok güzel adettir kurum içi kutlamalar. Moral aşılar. Kurum, takım ruhu aşılar. Birliktelik aşılar..." Yazı böyle... Hıncal Uluç yine "farklı olayım" yanılgısına düşmüş. Hangi takım?! Yüzyılın en büyük felâketi olacak... Yarıya yakını çocuk 160 bin insan hayatını kaybedecek... On binlerce insanın izi bulunamayacak... İlk bilgilere göre bölgedeki 75 Türk'ten haber alınamayacak... O felâketin benzerini yaşamış bir ülke olacaksın... Üstüne üstlük felâketi yaşayan ülkenin yardım kurumu olarak enkazın altında kalacaksın... Kurumun halk gözündeki itibarını sıfıra indireceksin... AKUT diye gönüllü bir derneğe olan güven senin kurumundan onlarca kat fazla olacak. Halk "Kızılay'a verdiğim yardım boşa gidiyormuş" diye neredeyse kan bağışlarını bile kesecek... "İtibarın sıfır" diye tsunami felâketinden sonra açtığın hesaplara yapılan bağışlar bir otomobil yarışçısının yaptığı bağışların yarısına bile ulaşamayacak... Felâket bölgesine, zahmet edip felâketten 8-10 gün sonra gideceksin... Sonra da tutup "Takım ruhu aşılasın" diye ofiste yılbaşı partisi yapıp göbek atacaksın. Masrafları da kurum bütçesinden karşılayacaksın... Yok artık... Hıncal Ağabey Kızılay Başkanı Talat Yılmaz'ın VATAN'ın haberinden sonraki açıklamasını atlamış olmalı. Bakın Başkan ne diyor: "Kutlamaya karşı çıksak yobaz diyeceklerdi. Kızılay'ın yurt genelinde 4 bin 500 çalışanı var. Genel Merkez'de ise 400 çalışan bulunuyor. Bu arkadaşları işe alırken her an ağlayacağız, her an güleceğiz yönünde bir anlaşma yapmadık." * Cevaba bak... Eğlenmeseler yobaz diyecekmişiz. Hıncal Ağabey "Takım ruhu için yapmışlardır" diyor, Başkan "Yobaz demesinler diye" göbek attık savunması yapıyor. Kimseyle ağlayacağız, güleceğiz diye anlaşma yapmamışlar. Size "Oturun ağlayın" diyen yok ki... Sizin işiniz afetzedelere yardım eli uzatmak. Ofiste göbek atarak harcadığınız zamanı, enerjiyi kanunların size yüklediği görev için kullanmak. Hıncal Ağabey bana ve köşe yazarlarımıza soruyor: "Yılbaşı gecesi ne yaptınız? Açıkça, erkekçe, mertçe yanıt verin.." İyi de, biz devletten maaş alan Kızılay memuru, yöneticisi değiliz ki. İşimiz yapabildiğimizin en iyisini yaparak bu gazeteyi yayınlamak. O gün de öyle yaptık. Sonra da herkes yılbaşı gecesini istediği gibi kutladı ya da kutlamadı. Hâlâ çok merak ediyorsa söyleyeyim, ben yılbaşı gecesi evdeydim.