Ali Babacan'ın AK Parti’nin devamı gibi görünmeme uğruna partisini liberal Yeşiller Partisi'ne dönüştürdüğünü yazan Habertürk yazarı Kübra Par, Babacan'ın son günlerde verdiği demeçlerin izlediği siyasetin etkisizliğiyle yüzleştiği görüşünde.
Abone olAK Parti'den ayrıldıktan sonra DEVA Partisi'ni kuran Ali Babacan'ın performansı hüsrana dönüştü. Anketlerde yüzde 1'lerde gezinen Babacan, neden sıçrama yapamadı?
Son açıklamasıyla AK Parti tabanına göz kırptığı söylenen Babacan'ın çıkışını Habertürk yazarı Kübra Par, "Ali Babacan’ın AK Parti kompleksini aşması lazım" başlıklı köşe yazısında analiz etti.
"Elegant siyaset" karşılık bulmadı
Babacan'ın AK Parti'nin devamı gibi görünmeme çabasının partiyi liberal yeşiller partisine çevirdiğine işaret eden Par, "Çizdiği çerçevedeki ‘elegant’ siyaset ve iletişim stratejisi yüksek eğitimli kesim için sempatik görünse de Türkiye sosyolojisinde karşılık bulamadı, kitleleri peşinden sürükleyecek bir etki yaratmadı." ifadelerine yer verdi.
"Kokmaz bulaşmaz" pozisyon
Seküler kesimde pastanın diğer partilerce paylaşıldığına dikkat çeken yazar, Babacan için "Muhalif seçmen için fazlasıyla AK Parti çağrışımlı, AK Parti tabanı içinse fazla ‘kokmaz bulaşmaz’ bir pozisyonda kaldı." dedi.
Kendisiyle yüzleşti
Babacan'ın geçtiğimiz günlerde dindar kesimlere göz kırpan mesajını "Bugüne kadar izlediği siyasetin etkisizliğiyle yüzleştiği izlenimi uyandırdı bende." olarak yorumlayan Par, yazısına şöyle devam etti:
Anadolu'da tanınmadığını anlatmış
"Daha iyi tanınan, bilinen, kendi özgün kimliğini oturtmuş bir parti olma hedefinden söz etmiş, Anadolu’da Deva Partisi’nin yeterince tanınmadığını anlatmış. İşte bu kendi özgün kimliğini oturtma meselesi gerçekten de kritik.
Dindarlık, sekülerlik, milliyetçilik, sağcılık, solculuk, Atatürkçülük, Kürtçülük gibi kavramlar bugün hâlâ Türkiye’deki seçmen davranışlarını belirliyor.
Babacan’ın seküler kesimden oy alması imkânsız, oradaki pasta fazlasıyla bölüşülmüş durumda. Büyük beklenti içerisine girdiği genç seçmen de –kimileri aksini iddia etse de- tercihini kimlik siyaseti üzerinden belirliyor.
Demokrasi ve özgürlük vaadi de sadece dar bir kesimi ilgilendiriyor; onların da partisi ve oyu belli.
Saha çalışmasına Sultanbeyli'den başladı
Popülizmi sevmeyebilirsiniz ama günün sonunda siyaset kitlelerle yapılan bir iştir.
Zaten son günlerde Babacan’ın dümeni kıracağı yöne dair işaretler görüyoruz. Saha çalışmalarına AK Parti’nin kalesi olarak görünen İstanbul Sultanbeyli’den başlaması ve 30 Ağustos tartışmalarına ilişkin, “Neredeyse her milli bayramımızda Türkiye’nin dindar insanları adeta bir sınava çekiliyor. Milli günlerimiz üzerinden bu ülkenin dindar vatandaşlarına göndermeler yapılmasına izin vermeyiz” sözleri tesadüf değil.
Eğer ki bundan sonra Twitter’da müzmin muhalif kesimden gelen eleştirilere fazla aldırmadan, dindar görünmekten korkmadan ve esas rakibinin Tayyip Erdoğan gibi çok güçlü bir figür olduğunu unutmadan hareket ederse AK Parti’ye oy vermekte kararsız olan seçmeni kendisine çekebilir.
Ama dediğim gibi öncelikle siyaset yaptığı ülkenin İsviçre olmadığını kabullenmesi gerekiyor."