BIST 9.916
DOLAR 35,19
EURO 36,64
ALTIN 2.961,89
HABER /  GÜNCEL

Derviş Türkiye'yi zengin ilan etti

Türkiye'nin Bulgaristan ve Romanya'dan daha fazla kişi başına düşen milli geliri olduğunu belirtti.

Abone ol

5. Türk-Fransız Stratejik Buluşmaları kapsamında, Türkiye'deki sosyal ve ekonomik gelişmelerle ilgili düzenlenen oturumda söz alan Derviş, Türkiye'nin ekonomik durumunun, AB'ye üye olacak diğer ülkelerden çok farklı olmadığını söyledi. Türkiye'nin kişi başına düşen milli gelir bakımından Romanya ve Bulgaristan'ın çok üzerinde yer aldığını ve Polonya'nın da yakınında olduğunu kaydeden Derviş, ''Sanayide üretkenlik açısından Türkiye'nin önemli bir yerde bulunduğunu'' belirtti. Türkiye'de bütün zorluklara rağmen ekonomik büyüme hızının ortalama yüzde 4 civarında seyrettiğini kaydeden Derviş, bununla birlikte tarımda verimsizlik, kaçak istihdam gibi bazı sorunların da devam ettiğini söyledi. Derviş, sık sık bozulan koalisyonların Türkiye'de ekonomik gelişme için olumsuz bir dönem yaşanmasına yol açtığını ifade etti. Kemal Derviş, bu gelişme hızıyla Türkiye ile AB arasındaki farkın 10-12 yıl içinde kapanmasının beklendiğini belirtti. AB'de Türkiye'nin üyeliğine karşı en önemli endişelerden birisinin Ankara'ya tarım ve diğer alanlarda yapılacak destekler olduğunu kaydeden Derviş, ''AB kendi içinde de tarım politikalarını gözden geçiriyor ve geçirmek zorunda. AB de bu mevcut politikalarını gözden geçirmeyi düşünüyor'' dedi. Fransız Bankası Societe Generale'in İstanbul'daki Genel Müdürü Eric Faivre, Türkiye'nin geçen yıllarda çok ciddi bir ekonomik krizle karşı karşıya kaldığını, ancak bu krizin Türkiye'nin muhteşem bir uyum yeteneğini de ortaya çıkardığını söyledi. Türkiye'de girişimcilik ruhu ve yatırımcıların uyum kapasitesini mükemmel olarak değerlendiren Faivre, bu sayede krizin daha rahat bir biçimde üstesinden gelindiğini belirtti. Türkiye'de bankacılık sektöründe yapılan reformlar konusunda ayrıntılı bilgi veren Faivre, tekrar güvenin tesis edilmesiyle ekonomide daha olumlu bir aşamaya gelindiğini ifade etti. Galatasaray Üniversitesi İktisat Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Seyfettin Gürsel de yaptığı konuşmada, uçurumun eşiğine gelen ekomonik durumun son 2 yılda uygulanan istikrar politikalarıyla tekrar düzelme yoluna gittiğini söyledi. Prof. Dr. Gürsel, Merkez Bankası'nın bağımsızlaştırılması, bütçe disiplininin sağlanması, faizin düşmesi, ihracatın artması, Türk Lirasının değer kazanmasıyla ekonomide önemli aşama sağlandığını belirtti. Hükümetin bundan sonra özelleştirmeye ve vergi reformuna ağırlık vermesi gerektiğini kaydeden Prof. Dr. Gürsel, iktidarın reform yorgunluğu içine düşmemesi gerektiğini ve mali disiplinden ayrılmaması gerektiğini söyledi. Alarko Holding Yönetim Kurulu Başkanı İshak Alaton ise konuşmasında ekonomik dinamiklerden ziyade sosyal gelişmeler konusuna ağırlık vermek istediğini söyledi. İstanbul'da iki sinagogun da hedef alındığı bombalı saldırılara değinen Alaton, ''Bu trajik olayın olumlu yönü, dayanışma ve birlik ruhunun tekrar ortaya çıkmasıydı. Müslüman çoğunluk Yahudi azınlığa sahip çıktı ve teselli etti. Ve teröristler amaçlarına ulaşamazken, istediklerinin tam tersi oldu. Müslüman çoğunluk ve Yahudi azınlık birbirine kenetlendi ve birlikte ahenk içinde olduklarını gösterdiler'' dedi. Renault'un uluslararası operasyonlarından sorumlu Genel Müdürü Luc-Alexandre Menart, Türkiye'de aktif ve dinamik bir ekonomik yapı bulunduğunu belirterek, Renault'nun Türkiye'deki üretimi ve yurtdışına ihracatı konusunda ayrıntılı bilgi verdi. Türkiye'de geçen yıl 132 bin araç üretildiğini kaydeden Menart, bunun yüzde 75'inin Türkiye'den yurtdışına ihraç edildiğini söyledi.