BIST 9.916
DOLAR 35,14
EURO 36,63
ALTIN 2.965,02
HABER /  POLİTİKA

Dersim'le ilgili bir öneri de BDP'den

BDP Genel Başkanı Selahattin Demirtaş grup toplantısında konuştu

Abone ol

İNTERNETHABER- BDP Genel Başkanı Selehattin Demirtaş grup toplantısına gündemde tartışma yaratan Dersim katliamı ve Başbakan'ın bu katliamla ilgili özrü ile başladı.

''Başbakan Dersim'de katliam yaşandığını kabul ediyor o halde parlemento üzerine düşeni yapmalıdır. Dersim'de yaşanan tüm gerçeklerin ortaya çıkatılması ile birlikte Başbakan'ın ağzından meclis kürsüsünden özür dilenmesi gerekir. Perlemento ortak özür iradesini gösterip Dersim katliamından başlanarak tarihteki tüm karanlıkta bırakılmış olayları parlemento kürsüsünden açıklamalı''

Tarihte yaşanan katliamlardan, bedelli askerliğe, KCK operasyonlarına değinen Demirtaş'ın grup toplantısından satırbaşları şu şekilde;

Son bir haftadır sıkça tartışılan Dersim özrü üzerinde tartışılan genel mesele geçmişle yüzleşme meselesidir. Bugün yaşanan sorunlarımızın her geçen gün büyüyor olması resmi tarih anlayışıdır. Önemli ölçüde yalanlar üzerinde büyüyen nesillerin giderek birbirinden uzaklaşıyor olmaları, kamplara ayrışıyor olmaları olağan sorunlardır

Cumhuriyet tarihi boyunca okullarda anlatılan tarihin önemli ksımı gerçek dışıdır. Bugün tarihin önemli kısmı çarpıtmalara dayalıdır.

O NESİLLER BUGÜN ÜLKEYİ YÖNETİYOR

Kitaplarda anlatılan ve resmi tarih tezi ile örtüşen bilgiler nedeniyle birkaç nesil yetişti. Resmi idelojik yaklaşımın yetiştirdiği nesiller bugün ülkeyi yönetiyor.

Türkiye'de demokratlar, solcular, islamcılar, aleviler sistemle problemi olan tüm kesimler resmi idelojinin sorulanması gerektiğini ısrarla belirtiyorlardı Bizde partiyi olarak bu meselenin altını çizdik.

BAŞBAKAN'IN ÖZRÜ GEÇ KAMIŞ BİR ÖZÜRDÜR

Başbakan'ın resmi özrü ile başlayan Dersim tartışması çok geç kalmış büyük yıkımlara neden olmuş tartışmadır.

YALANLARLA DOLU TARİH ÖĞRENMİŞLERDİR

Türkiye'de okullarda  İnkilap, tarih kitapklarını okuyan çocuğun Dersim'de neler yaşandığını öğrenmesi mümkün değildir. Çünkü kitaplara göre Dersim isyandır. Bu kitaplara göre yürürlükte olan iki yerde Kürt sözcüğünü görürsünüz.

Düşünün bu ülkenin bugün profösör akedemisyenleri bile o kitaplarla ile yetişmiştir. Bunun dışında eğer kişisel çaba veya merakla gerçekleri öğrenme şansınız olmadıysa yalanlarda dolu bir tarih öğrenmişinizdir.

Şimdi yıl 2011 TC'nin Başbakan'ı çıkıyor ve Dersim katliamından dolayı özür diliyorum diyor il başkanlarına. TC devletinin kuruluşundan bu yana yaşanan tüm meselelerle ilgili tartışma başlıyor. Bu tartışmalar Başbakan'ın ağzından çıktığı için önemlidir.

PARLEMENTO ÜZERİNE DÜŞENİ YAPMALIDIR

Madem Sayın Başbakan Dersim'de katliam yaşandığını kabul ediyor o halde parlemento üzerine düşeni yapmaladır.

Dersim'de yaşanan tüm gerçeklerin ortaya çıkatılması ile birlikte Başbakan'ın ağzından meclis kürsüsünden özür dilenmesi gerekir. Perlemento ortak özür iradesini gösterip Dersim katliamından başlanarak tarihteki tüm karanlıkta bırakılmış olayları parlemento kürsüsünden açıklamalı ve Başbakan bu konularla ilgili özür dilemedir.Başbakan özür dilemedikçe kardeşlik yaşanması imkansızdır.

KÜRTLER TÜRKLERİN TÜRKLERE GÜVENİ ARTACAKTIR

Biz istiyoruz ki bu toplum birbirine daha güvensin. Türkler Kürtlere şunu yaptı. Aleviler Sünnilere şunu yaptı şeklinde birşey değildir.

Tarihle geçmişle yüzleşme budur Eğer gerçekler ortaya çıkarsa Türk'ük Kürt'e Alevinin Sünniye güveni artacaktır.

Eğer Türkiye'de gerçekten bir arada yaşanamasını isteniyorsa geçmişle yüzleşmenin çekinilmemesi lazım.

BAŞBAKAN SİYASİ ATRAKSİYON YAPMASIYDA TÜM BELGELERİ AÇIKLAMALI

Eğer Başbakan'ın yaptığı siyasi atraksiyon değilse Başbakan devletin tüm arşivlerini meclis komisyonuna açmalıdır.

Madem öyle Dersim'in katliamı ile başlayacaksak yüzleşmeye araştırma komisyonumuzu kuralım. Başbakanlık arşivi dahil sınırsız şekilde araştırma yapalım. Türkiye kamuoyu öğrensin. Kürtler zaten biliyor yaşananları geri kalanlar öğrensin bakalım. O belgelerle herşeyi anlayalım. Eminim ki o belgeler açıklandıkça kirli geçmişle yüzleştikçe herkes kendini arınmış hissedecektir. Böyle trajedik sorunla ilgili kayıkçı kavgası yapılmaz. Ne AKP ne CHP? Herkesin bundan sorumluluğu var. O nedenle bu mesele bir siyasi parti meselesi değildir Toplumla devlet arasında güven bunalımı meselesidir Başbakan cevap verecekse bu meseleleri cevap vermelidir Geçmişte ne olup bittiğini Türkiye toplumuna anlatacak mısınız ?Anlatmayacak mısınız? Geçmişle ilgili herşey ortaya çıkınca devletin kirliliği bir yanda duracak geriye Türkiye toplumunun gerçekliği ortaya çıkacak

1 Mayıs 1977 de katledilen işçilerle ilgili önergeler bile reddedildi. Dersim'de katliam vardı özür diliyoruz demek eksik bir davranış olur Biz meseleye daha geniş çaplı bakıyoruz.

Dersim katliamını eleştiren iktidar siyasi soykırımdan vazgeçecektir. Tek millet tek dil için Dersim'e bombalar yağdırıldı. Munzur'da kan aktı sırf Türk olsun diye.

BAŞBAKAN KCK İLE İLGİLİ DE ÖZÜR DİLEMELİ

Yaklaşım aynı... Tek dilden tek milletten vazgeçmem diyor. TRT ŞEŞ'i açtım başka birşey yapmam diyor. Alevilere yaklaşım, Dersim'e yaklaşım ortada Bu zihniyet'in Dersim katliamı  zihniyeti ile aynıdır.

Dersim'le ilgili özür dileyen Başbakan'ın KCK operasyonları ile ilgili de çıkıp özür dilemesi gerekiyor.

AK PARTİNİN AKIL HOCALARI RAPOR SUNUYOR BAŞBAKAN HAYATA GEÇİRİYOR

Ne kadar çok öldürüsek ne kadar tutuklarsak iyi olur diyorlar Bugün AKP'nin akıl hocaları Başbakan'a raporlar sunuyor Başbakan'da bunları hayata geçiriyor. Keşke samimi yürekten özür dilese.

Tarih kitaplarında gerçekler yazsa da daha demokratik bir toplum oluşsa. .Kendilerini buna rağmen gelmiş geçmiş en iyi iktidar olarak tanımlıyor bunlar  Tablo budur 2005 Ağustosunda Başbakan bir özür dilemişti  O günden bu zamana bunun  o özrün bedeli ağır olmuştu bizim için

SÖYLEDİKLERİNE KENDİLERİ BİLE İNANMIYORLAR

Hergün her saat paralı akademisyenlerini televizyonlarda gezdiriyorlar KCK ile ilgili konular konuşuyorlar. Onlar açıklamalarına kendileri ile inanmıyorlar ki... Koskoca adamlar kadınlar KCK, BDP'yi ele geçirmiş deyip duruyorlar. KCK'deki arkadaşlarımız geçmiştekiler için tutuklanmadı Gelecekte yapacakları için tutuklandılar.

Tutuklanan arkadaşlarımız geleceği dizayn etme açısından tutuklanıyorlar Bu yüzden o ya onlar çıkacak yada bizde içeri gireceğiz

ONLAR KCK'LI KİM BİLİYORLAR

İstanbul il teşkilatımız 50 kişiden oluşuyordu. Bunlardan 48'i tutuklandı. Mantıklarına göre 48 kişiyi KCK lı olmakla tutukladı. 48 kişiyi KCK atamış 2 kişiyi yönetsin diye. Bunu halka inandırmaya çalışıyorlar. Bu tutukladıklarınızın yüzde 99'u KCK ile hiç bir alakası yoktur. Bunu Başbakan da savcı da biliyorlar. Nerden biliyorlar ? Kendilerini tanıyorlar. Kandil'de Oslo'da Ankara da görüştüler. Kendileri KCK'li kim biliyorlar.

SİZ EN APTALCA İŞİNİ YAPIYORSUNUZ

KCK ile ilgili akıl hocaları bilmeli ki siz son 30 yılın en aptalca işini yapıyorsunuz Sizden öncekiler daha zekiydi siz en aptalca yöntemi seçiyorsunuz. İçerde tutuklu olanların çoğu BDP'li. Siz KCK'li leri tutuklu sanıyorsunuz Dışarda milyonlarca KCK'lı var aslında.

GİDİP KANDİL'DEN EĞİTİM ALIN

Bugüne kadar KCK'yi televizyonlarda,gazetelerden anlatanlara tavsiyem şudur. Biz devlet nedir sorsak açıklama yapamazlar KCK bu konularda Kandil'de eğitim veriyor Akademisyenler Kandil'de bu konuda eğitim alsınlar Çünkü bugün alttıklarına kargalar bile gülüyordur

TUTUKLANACAKLAR BELLİ

KCK'nin ne olduğunu bilmeden operasyon yapıyorlar En son avukatları hapse atıp KCK lıları ortadan kaldırdıklarını sanıyorlar Son avukatlar operasyonunda cesur davranışları karşısında biz hayrete düştük Normalde avulatlarla ilgi mesleki faaliyettir. Mesleki faaliyetlerinden dolayı soruşturma açılıyor Bakanlık izni olmadan soruşturma yürütülemez Adalet Bakanlığı izin vermeli ve soruşturmayı polis değil savcı yapmalı. Polis avulatın evini basıyor Arama yapıyor İstanbul'da savcı rest çekiyor. Savunma yapacaksanız yapın yoksa sevk ediyorum onları.

Karar verilmiş isim belli acele edin diyor zaten tutukluyacağız İfade alan 15 savcının dosya ile uzaktan yakından ilgili yok Kimler tutuklanacak önceden belli Bunları nerden biliyorsuz Başbakan'ın açıklamalarından.

Ondan sonra İç İşleri Bakanı olup bitenleri hukuk varmış gibi bunları anlatıyor Bunlarda aklama işlerini yapıyorlar.Yandaş medya ve bunlar bazı köşe yazarlarının ne yazacağına psikolojik savaş merkezi karar veriyor.Bunlar olurken birileri birşeyler başarmış gibi başarı çığlıkları atıyorlar.

GERİ ADIM ATMAYACAĞIZ

Bugünler geçecek ve bizler geldiğimiz gelenek gibi direne direne kazanacağız Bizim açımızdan başka seçenek geri adım atmak yoktur Ne kadar gücünüz savcının hakiminiz kanununuz varsa geri adım atmayacağız Ama bir seçenek sunuyoruz Mecliste terörle mücadele ile kanunu ele alırız tutuklama ile ilgili meseleleri ele alırız ve bambaşka Türkiye sabahına uyanabiliriz.

Tercih AKP'nindir.Bugün bizim yaptığımız şey zulme karşı direniştir. Başbakan'ın değimi ile ''Haksızlığı karşı susan dilsiz şeytandır''

Bizim partimizi kapatsanız bizleri içeri atsanız bile tarihe anlı şanlı direnişimizin destanı kalır

YAŞ 25 BEDEL 5 BİN TL OLMASI GEREKLİDİR

Zorunlu askerliğe karşıyız Vicdani ret hakkı olmalıdır Bu hak uygulanabilir kabul edilebilir şartlarına bağlanabilir. Bedelli askerliği destekliyeceğiz Ama parlementoya iki değişiklik sunacağız. Yaşın 25'e ücretin 5 bin TL'ye yoksullara da ücretsiz olamasını sunacağız

TAŞTA YAĞSA ORADA OLACAĞIZ

Son olarak tüm zulme yapılan haksızlıklara karşı hafta sonu Diyarbakır'da olacağız . İç işleri bakanı düzeltiyorum hiç işleri bakanı şöyle ifade de bulunmuştu: '' Bunlar Diyarbakır'da miting yapacaklardı yağmuru bahane ederek iptal ettiler mitingi...Gördünüz mü KCK operasyonları ne kadar etkili olduğunu  Sanırım Diyarbakır halkı mesajı almıştır O gün istasyon meydanınza KCK mitingi etkili olmuşmudur göreceğiz O gün yağmur da yağsa taş da yağsa orada olacağız''