BIST 9.164
DOLAR 34,36
EURO 36,93
ALTIN 2.973,50
HABER /  POLİTİKA  /  CHP

Dersim'in şifresi Kılıçdaroğlu'nun dilinde

Dersim katliamı, tarihte yaşanan Sünni-Alevi rekabetinin getirdiği düşmanlık ve ön yargıyı unutturmaya yetmiyor.

Abone ol

Oktay Sağlam
İNTERNETHABER.COM- Kılıçdaroğlu'nun "Dersim halkının laik Cumhuriyetle hiçbir sorunu yoktur" açıklamasının altında tarihin derinliklerinde yatan düşmanlık ve rekabet yatıyor.

Aleviler Dersim krizine rağmen cumhuriyeti temsil ettiğini düşündükleri CHP'yi terketmiyor, ya da terkedemiyor. Bir anlamda CHP'ye mecburlar. CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu'nun Dersim krizinde resmi söylemden yana tavır almasının altında tarihin derinliklerinde gizli. Genel anlamda Aleviler kendilerine yönelik tehditleri sağ-sünni iktidarların planı olarak algılıyor. Yeniden "ezilme korkusu" yaşamak istemeyen Aleviler için cumhuriyet güvenli bir liman.

NEDEN CELLADINA AŞIK?

Kılıçdaroğlu'na "celladına aşık" psikolojisi ya da "Stockholm sendromu" ile eleştiriliyor. AK Parti'ye karşı olmak uğruna katliamlara sessiz kalması ve hatta savunması kabul edilemiyor. İşte meselenin de bam teli burası. Kendisini "adam yerine" koymayan, "yok etmeye programlı" bir kesimin tehdidi altında olduğunu düşünüyor. Korkuyla karışık nefret ve güvensizlik hali her iki kesimin bilinçaltında yatıyor.

SÜNNİ-SAĞ MI KEMALİST REJİM Mİ?

Kendi iç dünyasında eleştirseler de, cumhuriyetin kendilerine sağladığı zırhı terketme lüksleri yok. Kılıçdaroğlu'nun "Yediden yetmişe bütün Dersim halkının demokratik, laik Cumhuriyetimizle hiçbir sorunu yoktur" sözünde anahtar kelime laikliktir. Aleviler için bu ilke en büyük güvence durumunda. Sünni-sağcı devlet yerine Kemalist devlet daha çok daha iyi bir tercih olarak göründü. Dersim'e bu anlamda bir "yol kazası" demek yanlış olmayacaktır.

NEDEN YENİDEN LAİKLİĞİ HATIRLATTI?

Kılıçdaroğlu'nun ve CHP'nin yakın zamana kadar en büyük silahı laiklik oldu. Çünkü AK Parti'nin rejim karşıtlarının odağı haline geldiğini düşünüyorlar. "Sistemin tutkalı" olan laikliğin çözülmesi Aleviler için alarm zillerinin çalması anlamına geliyor. Kritik dönemlerde laiklik kelimesinin sıkça tekrarlanması işte bu korkunun ve endişenin tezahürüdür aynı zamanda.

CUMHURİYETLE GELEN GÖRECELİ RAHATLIK

Cumhuriyet dönemlerinde Alevilere yönelik saldırılar olmadı mı? Oldu elbette. Dahası kendi akrabalarının da öldürüldüğü Dersim örneği dururken, haklı olarak "Neden Kılıçdaroğlu sahip çıkıyor?" denilebilir. Çünkü 1923 öncesinde yaşananlar, yüzyıllar öncesinden başlayan rekabetin getirdiği "ön yargılar" aşılamayacak kadar büyük.

YENİ ULUS DEVLET TARAFLARI ZORLA BASTIRDI

Kemalist devletin ideolojisi aslında iki kesime huzur vermiş değil. 1930'larda şekillenen yeni ulus devlet projesiyle toplum silah zoruyla dizayn edilmek istendi. Her iki taraf memnuniyetsizliklerin faturasını devlete kesmek yerine birbirlerine kestiler. Başbakan Erdoğan'ın yine şapka devrimine muhalefet ettiği için yargılama yapılmadan asılan İskilipli Atıf Hoca'yı hatırlatması, dindarların belleklerinde sakladığı bir başka acıydı.

KRİTİK SAVAŞ ÇALDIRAN

Çatışma ve husumet yüzyıllar öncesine dayanıyor. İmparatorluğa geçen Osmanlı, merkeze Sünniliği oturtunca, Alevilik, "heterodoks" (farklı, ana akımdan sapmış) oldu. Açılan aradaki makas ister istemez düşmanlığı da beraberinde getirdi. En bariz örneği de Sünni ve Şii Türkmen liderin 16. yüzyıl başındaki kapışmasıydı. Osmanlı Padişahı Yavuz Sultan Selim'in 1514'te Çaldıran'da Safevi lideri Şah İsmail'i yenmesi rekabetin önemli kilometre taşlarından birisiydi. Bektaşi ocağının hakim olduğu Yeniçeri sınıfının kaldırılması ve ocakların da kapatılması kopuşu daha da hızlandırdı.